İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen ve dört bakanın adının karıştığı yolsuzluk ve rüşvet operasyonu sonrasında yaşananlar, 28 Şubat postmodern darbe sürecinde yaşanan olayları solladı. Operasyonun ardından yaşanan sorgusuz sualsiz tasfiyeler ve paranoya ortamı kamuda da isimsiz ihbar ve karalama kampanyalarını adeta patlattı. Memurlar ve bürokratlar birbirlerini, "Cemaatçi" ve "Gezici" olarak ihbar etmeye başlarken bu süreçte, hükümetin "paralel devlet" olarak nitelendirdiği muhalif devlet görevlileri hakkında liste hazırladığına yönelik iddialar ise Ankara'yı karıştırdı.

Ülke çapında yaşanan gerginlik, kamuda ilginç bir jurnal döneminin başlamasına yol açtı. 28 Şubat döneminde kamu kurumlarında yaşanan "ihbar furyasının" bir benzeri bu dönemde yaşanmaya başladı.

Taraf  Gazetesi'nin bürokratlardan edindiği bilgiye göre, alt kadrolardan gelen ihbar ve şikayetlerde, "Cemaatçi" ve "Gezici" olma durumu ön plana çıktı. Örneğin, bazı bürokrat ve memurlar yakın çalışma arkadaşlarını, "Samanyolu TV izliyor", "Hoca'yı savunuyor", "Parasını A bankasını yatırmış" veya "Gezi Parkı eylemlerine katılmış", "Gezi Parkı eylemlerini sosyal medyadan savunmuş" gibi iddialarla ihbar etmeye başladı. 

Bu konuda gelen şikayetlerin ne kadarının dikkate alındığı bilinmiyor. Aynı ihbar ve eleştirilerin güvenlik bürokrasisine de iletildiği öğrenildi. Öte yandan, Ankara kulislerinde son dönemde, hükümet üyelerinin "paralel devlet" olarak nitelendirdiği, hükümete muhalefet eden kişilerle ilgili tasfiye listesi hazırlandığı konuşuluyor. Listede, Başbakanlık başta olmak üzere 21 bakanlık ile bağlı kuruluşlarda kritik kadrolarda bulunan muhalif isimlerin yer aldığı iddia edildi. Listede sadece, Cemaat’e yakın isimlerin değil değişik görüşlerden ancak hükümete muhalif olan kişilerin de olduğu öne sürülüyor. Liste söylentileri bürokraside bir numaralı gündem maddesi haline gelirken, listenin gerçek olup olmadığı ve kaç kişilik olduğu konusunda ise net bir bilgi yok.