Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği'nin (
MÜSİAD) Doğu ve Güney
doğu Anadolu Bölgesi'nin sosyo
ekonomik yapısına yönelik hazırladığı
raporda; Doğu ve
Güneydoğu Anadolu Kalkınma Bakanlığı Kurulması gerektiğine dikkat çekildi.
MÜSİAD tarafından Doğu ve
Güneydoğu Anadolu Bölgelerine Yönelik Sosyoekonomik Kalkınma Önerileri Arıştırma Raporu Açıklama Toplantısı
Erzurum'da düzenlendi.
2
bölgeden çok sayıda işadamının katıldığı toplantı
Palandöken Dağı'nda bir otelde gerçekleşti. Bölgenin sosyoekonomik sorunları ve çözüm önerilerinin yer aldığı 160 sayfalık rapor MÜSİAD Danışmanı Prof. Dr. Hüner Şencan tarafından açıkladı.
MÜSİAD Başkanı Ömer
Cihad Vardan, Doğu ve Güneydoğu bölgelerinin
kalkınmasına yönelik çözüm arayışlarında bölge insanının sosyal, kültürel, dini ve siyasal beklentilerinin dikkate alınması gerektiğini söyledi.
Hükümetlerin bölgede yaşayan vatandaşlarını kucaklayıcı bir
politika yürütmesi gerektiğine değinen Vardan, "Raporumuzda bölgesel kalkınma programlarının
uygulama modellerine kalkınma ajanslarının başarılı olma şartlarından bölgesel gelişmişlik düzeylerinin karşılaştırılmalarına kadar birçok açıdan farklı analizlere yer verdik. Son yıllarda ortaya konulan bazı kararlı politikalarla birlikte doğu ve güneydoğu bölgelerini öncelikle ekonomik ve sosyal
yardım, ardından kültürel gelişmişlik düzeylerinin artırılması yolunda son derece etkin adımlar atılmaktadır. GAP, DAP, KOP projeleriyle beraber hemen tüm Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin kalkınmasına yönelik projeler geliştirilmiştir.
Kamu tarafından ortaya konulan bu girişimler bizler gibi
sivil toplum kuruluşlarına da yeni sorumluluklar getirmektedir." dedi.
MÜSİAD Danışmanı Hüner Şencar ise kalkınma ajanslarının bölgelerin sosyoekonomik gelişmesindeki önemine değindi.
Az Gelişmiş İllerden Sorumlu Devlet Bakanlığı'nın bulunması gerektiğini dile getiren Şencan, Doğu Anadolu Projesi (DAP) için yeni bir
eylem planı hazırlanmasını istediklerinin dile getirdi.
Şencan, DAP'ın hazırlanmasında çalışan 5 üniversitenin akademisyenlerinin bir araya gelerek AB hibelerinden yararlanacak projeler üretmeleri ve DAP'ın yeni bir anlayış ile ele alınması gerektiğini de söyledi.
Bölgedeki sorunların tespitinin ve çözüm önerilerinin yer aldığı raporda Doğu ve Güneydoğu Anadolu Kalkınma Bakanlığı'nın kurulması gerektiği yer aldı.
Raporda geçen bazı ayrıntılar şöyle: "Bölgelerin kalkınma sorumluluğunun Devlet Planlama Teşkilatı gibi bürokratik kuruluşlara değil, siyasi yapıya verilerek yeni bir
bakanlık kurulmalıdır. Her türlü gelişme, yatırım ve
teşvikler Devlet Planlama Teşkilâtı yerine, bu bakanlık tarafından izlemeye alınmalıdır. Bakanlığın bütçesi, önceden belirlenen beş yıllık stratejik hedefleri gerçekleştirecek ölçüde yüksek tutulmalıdır. Bölgede kurulacak kalkınma ajansları da doğrudan bu bakanlığa bağlanmalıdır. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin kalkınma sorumluluğu bürokratlara değil, siyasi sorumluluk taşıyan bakanlık düzeyindeki yetkililere verilmelidir."
Raporun sonuç bölümde ise bölgelerin
özgürlük alt yapısının oluşmasının kalkınmayı sağlayacağına ve bölgelerde girişimcilik ruhunun harekete geçirilmesinin önemine dikkat çekildi.
Bölgelerinin ekonomik kalkınması ve gelişmesini sağlamak amacıyla şu önerilere yer verildi: "Kalkınma Bakanlığı Kurulma
Sanayi envanteri yapılmalı ve bilgiler paylaşılmalı
Kalkınma Ajansları devreye alınmalı
Teşvik programları uzun süreli uygulanmalı
Üniversiteye girişler yeniden düzenlenmeli
Üniversite bölümleri ihtiyaca göre açılmalı
Sermayenin bölgede kalması sağlanmalı
Bölgede enerji cazibesi oluşturulmalı
Sınır ticareti geliştirilmeli
Kalkınma ajansları oluşturulması
Organize Sanayi Bölgeleri güçlendirilmeli
Vergi muafiyetleri getirilmeli
Serbest
Ticaret Bölgeleri güçlendirilmeli
Kredi ve nakliye cazibesi sağlanmalı
Üreme konusunda
halk bilinçlendirilmeli
GAP özel sektöre açılmalı
Küçük HES'ler kurulmalı
Ulaşım imkanları arttırılmalı
Yeni sınır kapıları açılmalı
Raporda Erzurum ile ilgili ise şu tespitlere yer verildi: Erzurum, son yıllarda
batı illerine göç vermesi nedeniyle ekonomik cazibesini bir ölçüde yitirmeye başlamıştır. Bu cazibenin arttırılması ve göçün durdurulması için uzun sürecek kademeli bir çalışmaya ihtiyaç vardır. Öncelikle kırsal kesimdeki çiftçilerin kendi köylerinde kalmalarını sağlayacak ve hayvancılığı destekleyecek politikalar uygulanmalıdır. Bu insanların şehre göç etmeleri ve şehre yerleşmeleri sonucunda şehir çevrelerinde sağlıksız gelişme alanları ortaya çıkmaktadır.
Üniversitenin şehrin gelişme ve kalkınmasındaki rolünün arttırılmasıdır. Bunun için YÖK ve üniversiteler kanununda değişiklik yapılarak
sözleşmeli öğretim üyeliği statüsü oluşturulmalı ve yetişmiş öğretim üyelerinin aynı zamanda iş piyasasında fiilen çalışmasına, danışmanlık yapmasına, kendi işletmelerini kurmalarına imkan sağlanmalıdır.
Erzurum'u cazibe merkezi haline getirecek bir diğer faktör kış turizmidir. Kış turizmi için şehrin Avrupa'da daha fazla tanıtılmasına, şehre daha fazla yatırım yapılmasına ihtiyaç vardır.
Cihan