Merkez Bankası Para Politikası
Kurulu, global risk algılamasının artış eğilimi gösterdiği bir dönemde bekleyişlerde bozulmaya yol açacak uygulamalardan kaçınılmasının büyük önem taşıdığını bildirdi.
Kurul, bu bağlamda,
Avrupa Birliği'ne uyum ve yakınsama sürecinin devam etmesi ile
ekonomik reform programına ilişkin yapısal reformların planlandığı gibi kesintiye uğramaksızın hayata geçirilmesinin kritik önemini koruduğunu vurguladı.
Değerlendirmede, süregelen kamu mali disiplini ve yapısal reformların, mali
baskınlık konusunu para
politikası açısından bir kaygı unsuru olmaktan çıkardığı ve
Merkez Bankası'nın politika araçlarını daha aktif olarak kullanabilmesine olanak tanıdığı belirtildi.
Fiyat istikrarının, gerek finansal istikrar gerekse sürdürülebilir
büyüme açısından temel bir ön koşul olduğunun unutulmaması gerektiği ifade edilen değerlendirmede, enflasyon belirsizliğinin azalmasının uzun vadeli
faizlerin düşmesini sağlayacağı, bu durumdan hem finansal kesim hem de reel kesimin olumlu etkileneceği vurgulandı.
Bu bağlamda, Merkez Bankası'nın
fiyat istikrarına odaklanmasının orta ve uzun vadede toplumsal refaha katkıda bulunduğu belirtilen değerlendirmede, şöyle denildi:
''Son yıllarda makroekonomik istikrar yolunda önemli mesafe alınmıştır. Uygulanan basiretli makroekonomi politikalarının bu kazanımlarda rolü büyüktür.
Elde edilen kazanımlardan geri dönülmemesi ve risk algılamasına yönelik kaygıların sınırlı tutulması açısından, istikrar ortamının devam etmesi gerekmektedir.
Global risk algılamasının artış eğilimi gösterdiği bir dönemde bekleyişlerde bozulmaya yol açacak uygulamalardan kaçınılması büyük önem taşımaktadır. Bu bağlamda, Avrupa Birliği'ne uyum ve yakınsama sürecinin devam etmesi ile ekonomik reform programımıza ilişkin yapısal reformların planlandığı gibi kesintiye uğramaksızın hayata geçirilmesi kritik önemini korumaktadır.''
Değerlendirmede, son yıllarda söz konusu alanlarda atılan kararlı adımların önümüzdeki dönemde aynı kararlılıkla sürdürülmesinin, uluslararası konjonktürdeki değişimlerin en az dalgalanmayla atlatılmasına katkıda bulunacağı da belirtildi.
Merkez Bankası
Para Politikası Kurulu, 2006 yılının ikinci yarısında iç talep ve büyümenin yavaşlayacağını öngördüğü, yavaşlamanın durgunluk seviyesine ulaşmayacağı ancak ilk yarıya kıyasla büyüme oranlarında belirgin bir düşüş olacağının düşünüldüğünü bildirdi.
Değerlendirmede, alınan kararların ardından ve
para politikasının temkinli duruşunu devam ettirdiği varsayımı altında, ekonomik faaliyetin orta vadede kademeli bir şekilde toparlanacağının tahmin edilse de 2007 yılının ilk yarısında da düşük büyüme hızlarının görülmesinin
sürpriz olmayacağı ifade edildi.
Talepte öngörülen bu daralmanın, aynı zamanda
maliyet yönlü baskıların enflasyon üzerindeki ikincil etkilerinin sınırlı kalmasına katkıda bulunacağı bildirilen değerlendirmede, bu bağlamda,
döviz kurundaki son hareketlerin fiyatlar üzerindeki etkisinin
Ağustos ayından itibaren azalacağının tahmin edildiği kaydedildi.
Yıllık enflasyonda Ağustos ayında düşüş beklense de mevsimsel fiyat ayarlamalarının yoğun olduğu sonbahar aylarında enflasyonda dalgalanmaların görülebileceği belirtilen değerlendirmede, şöyle denildi:
''Ancak sonrasında enflasyonun tekrar istikrara kavuşacağı ve 2007 yılının ikinci çeyreğinden itibaren ana eğilimde belirgin bir düşüş gözleneceği tahmin edilmektedir.
Merkez Bankası'nın aldığı son kararların ardından 2006 yılı sonunda enflasyonun tek haneli rakamlarda kalma olasılığı artmıştır. Daha da önemlisi, son dönemdeki döviz kuru hareketlerinin enflasyon üzerindeki yansımalarının 2007 yılına taşınma ihtimali azalmıştır.''
Bu bağlamda, Kurul'un, orta vadeli
hedeflerin erişilebilir olduğunu düşündüğü belirtilen değerlendirmede, kuşkusuz, bu saptamaların arkasında mali disiplinin süreceği, gelirler politikasının enflasyon hedefleri ile uyumlu olmaya devam edeceği ve bekleyişlerin iyi yönetileceği varsayımının yattığı ifade edildi.
-RİSKLER VE POLİTİKA TEPKİSİ-
Enerji ve emtia fiyatlarındaki artışların ve dünyadaki hızlı büyümenin gelişmiş ülkelerdeki enflasyon bekleyişlerine etkisinin yakın tarihe kadar sınırlı olduğu ifade edilen değerlendirmede, ancak, bu ülkelerde enflasyonun yükselmesinin önemli bir risk olarak görüldüğü vurgulandı.
Değerlendirmede, şöyle denildi:
''Gelişmiş ülkelerin para otoriteleri, enflasyon ve para politikasına giderek daha temkinli bir tutum almaktadır. Para Politikası Kurulu, global enflasyon kaygılarının ortadan kalkmaması ve buna bağlı olarak gelişmiş ülkelerdeki merkez bankalarının parasal sıkılaştırma sürecine devam etmesi olasılığını önemli risklerden biri olarak değerlendirmektedir.
Global risk iştahının azalmaya devam etmesine yol açabilecek böyle bir durumun ortaya çıkması ve mali piyasalarımızda yeni dalgalanmalar olması halinde, Merkez Bankası göreli fiyatlardaki değişimden kaynaklanan doğrudan etkilere tepki vermeyecek ancak bekleyişler ve genel fiyatlama davranışının bozulmasına müsaade etmeyecektir.
Bu doğrultuda, bugüne kadar olduğu gibi önümüzdeki dönemde de tüm politika araçlarının etkin bir şekilde kullanılmasından kaçınılmayacaktır.''
-FİYATLAMA DAVRANIŞLARININ BOZULMA OLASILIĞI-
Değerlendirmede, Kurul üyelerine göre önümüzdeki döneme ilişkin bir diğer temel riskin, fiyatlama davranışlarının bozulma olasılığı olduğu kaydedildi.
Merkez Bankası bünyesinde yapılan çalışmaların, son yıllarda enflasyon hedeflerinin giderek artan bir şekilde fiyatlamada referans olarak kullanılmaya başlandığını gösterdiği ifade edilen değerlendirmede, son dönemde enflasyonda yaşanan yükseliş geçici olmasına rağmen, yüksek enflasyon döneminin henüz hafızalardan silinmemiş olması nedeniyle, fiyatlamada geçmiş enflasyona veya hedef dışında bir değişkene endeksleme eğiliminin artmasının önlenmesi gereken bir risk unsuru olduğu vurgulandı.
Merkez Bankası'nın bu riske karşılık tepkisi, hızlı ve sert bir parasal sıkılaştırma paketi şeklinde olduğu bildirilen değerlendirmede şöyle denildi:
''Öngörülemeyen şoklar karşısında kısa vadede enflasyon hedeflerinden sapma olasılığı ortaya çıkmış olsa dahi, Merkez Bankası orta vadeli hedeflere ulaşılabilmesi için gereken tepkiyi vermiştir ve vermeye devam edecektir.
Ekonomik birimlerin orta vadeli hesaplarını hedeflenen enflasyon rakamlarına göre yapmaları, tepkinin derecesini azaltacak ve ana eğilime daha çabuk dönülmesini sağlayacaktır.''
-MERKEZ BANKASI'NIN TEMEL AMACI-
Merkez Bankası'nın temel amacının, orta vadeye ilişkin enflasyon bekleyişlerini hedefler ile uyumlu hale getirmek olduğu ifade edilen değerlendirmede, ancak o zaman enflasyon hedeflemesi rejiminin başarıya ulaşmış sayılacağı kaydedildi.
Kurul'un, aylık fiyat verilerinin ekonomik birimler tarafından zaman zaman eksik yorumlanabildiği ve bu durumun bekleyişlerde rasyonel olmayan bozulmalara neden olabildiği değerlendirmesini yaptığı belirtine değerlendirmede, şöyle denildi:
''Özellikle son dönemde, fiyat verileri detaylı olarak incelenmeden orta vadeli enflasyona ilişkin güçlü hükümlere varma eğiliminin arttığı gözlenmiştir.
Kurul, önümüzdeki aydan itibaren, aylık enflasyon verilerinin doğru anlaşılmasına katkıda bulunmak amacıyla, fiyat endekslerinin açıklanmasını takip eden iki işgünü içinde enflasyon gelişmelerini mercek altına alan
teknik bir not yayımlanmasının faydalı olacağı değerlendirmesini yapmıştır.''
Kurul, son dönemde yüksek artışlar gösteren
ithalatın ise Temmuz ayından itibaren yavaşlamasının beklendiğini belirtti.
Merkez Bankası, 20 ve 25 Haziran tarihlerinde gerçekleşen toplantılardaki ''Para Politikası Kurulu Değerlendirmeleri Özeti''ni yayımladı.
Değerlendirmede, yılın ilk beş ayında enflasyondaki yükselişin büyük oranda arz yönlü unsurlardan kaynaklandığı belirtildi.
İşlenmemiş
gıda ürünleri fiyatlarının Haziran ve Temmuz aylarında enflasyona olumlu katkı yapma olasılığının yüksek olduğu ifade edilen değerlendirmede, buna karşın, son dönemde döviz kurunda yaşanan hareketlerin
tüketici fiyatları üzerindeki doğrudan etkilerinin Haziran ve Temmuz aylarında devam edeceği ve bu dönemde yıllık enflasyonun artacağının öngörüldüğü kaydedildi.
Değerlendirmede, Ağustos ayında ise geçtiğimiz yılın aynı ayında
tütün ve alkollü içecekler grubu fiyatlarında yaşanan yüksek oranlı artıştan kaynaklanan etkinin ortadan kalkması ile yıllık enflasyonun düşmesinin beklendiği bildirildi.
-ENFLASYONU ETKİLEYEN UNSURLAR-
''Son aylarda,
üretim faaliyetleri ve talepteki canlanma yeni bir ivmelenme olmaksızın sürmüş, yatırım harcamaları güçlü seyrini devam ettirmiştir'' ifadesine yer verilen değerlendirmede, ancak,
Mayıs ayında başlayan mali piyasalardaki dalgalanmaların sonrasında makroekonomik görünümün yeniden ele alınması gerektiği belirtildi.
Mali piyasalardaki dalgalanmaların öncelikle ithal girdi maliyetlerini etkilediği kaydedilen değerlendirmede, imalat sanayi kısmi
emek verimliliğindeki artışların 2006 yılının ilk çeyreğinde de sürmesinin birim
işgücü maliyetlerindeki düşüş eğiliminin devamını sağlasa da, söz konusu düşüşün ithal girdi maliyetlerindeki yüksek oranlı artışı telafi edecek düzeyde olmayacağı vurgulandı.
-MALİ PİYASALARDAKİ DALGALANMALAR-
Mali piyasalardaki dalgalanmaların, aynı zamanda talep koşullarını da değiştirdiği ifade edilen değerlendirmede,
tüketim ve yatırım harcamalarına ilişkin gerçekleşmelerin
yurt içi talebin yılın ikinci çeyreğinde güçlü seyrettiği yönünde sinyal verdiği belirtildi.
Değerlendirmede, ''ancak yükselen faizler, sürmekte olan dalgalanmanın oluşturduğu belirsizlik algılaması ve ithal mallardaki göreli
fiyat artışı önümüzdeki dönemde yurt içi talebi olumsuz etkileyecektir. Faiz oranlarındaki artış ve vadelerin kısalmasıyla beraber şimdiden
kredi artış oranlarında yavaşlama görülmektedir'' denildi.
Bu gelişmelerin, yılın geri kalanında
dış ticaret dengesi ve dolayısıyla cari açık üzerinde daraltıcı etkilerinin olmasının beklendiği belirtilen değerlendirmede, şöyle denildi:
''Yeni Türk Lirası'ndaki değer kaybı neticesinde
yabancı paralar cinsinden birim ücretlerin gerilemesiyle, özellikle emek yoğun sektörlerde ihracat performansının olumlu etkileneceği düşünülmektedir.
Son dönemde yüksek artışlar gösteren ithalatın ise Temmuz ayından itibaren yavaşlaması beklenmektedir. Enerji fiyatlarındaki yüksek seviyeler nedeniyle ara malı ithalatının azalması beklenmese de, özellikle, 2005 yılının ikinci yarısından itibaren hızlı büyüme sergileyen
sermaye ve tüketim malı ithalatının, 2006 yılının ikinci yarısında yıllık bazda önemli oranda gerileyeceği tahmin edilmektedir.''
-''İÇ TALEPTEKİ YAVAŞLAMA BASKIN OLACAK''-
Net dış talepteki artışa rağmen, kısa vadede iç talepteki yavaşlamanın baskın olacağı ve son dönemdeki dalgalanmaların toplam talep üzerindeki net etkisinin daralma yönünde olacağının düşünüldüğü belirtilen değerlendirmede, bu çerçevede, talep koşullarının enflasyona yaptığı düşüş yönlü katkının, yılın ikinci yarısında artmasının beklendiği ifade edildi.
Yatırım eğiliminin yılın ikinci yarısında yavaşlayacağı tahmin edilse de, orta vadede son üç yıldaki güçlü yatırımların verimlilik artışlarına
destek vermeye devam etmesinin beklendiği kaydedilen değerlendirmede şöyle denildi:
''Ayrıca, demografik unsurlar ve tarım sektöründeki yapısal dönüşüm nedeniyle kentlerdeki işgücü arzının artma eğiliminde olması, işgücü maliyetlerini sınırlamayı sürdürecektir. Sonuç olarak, birim işgücü maliyetlerinin, son yıllarda olduğu gibi önümüzdeki dönemde de enflasyondaki düşüş sürecine katkı yapmaya devam edeceği düşünülmektedir.''