Bu kararlar doğrultusunda
gıdaya dönük perakende işini ayrı bir gözle değerlendireceklerini, bu amaçla bir yatırım
bankasını
Migros ile ilgili
satış dahil her türlü stratejik alternatifi değerlendirmek üzere görevlendirdiklerini bildirdi.
Bulgurlu,
Koç Holding 15'inci basın ve kamuoyunu bilgilendirme toplantısında yaptığı konuşmada, Koç Topluluğunun önemli yatırımlara
imza atan ve yüksek
büyüme planları olan bir topluluk olduğunu vurguladı.
Koç Topluluğu olarak
Türkiye'nin her türlü risk ve zorluklara rağmen önemli bir büyüme döneminde olduğuna inandıklarını dile getiren Bulgurlu, dünyanın pek çok yerinde yatırım yapma imkanı varken Türkiye'de bu denli önemli projelere yapmış oldukları yatırımın Türkiye'ye ve ekonomisine olan güvenin en önemli göstergesi olduğunu söyledi.
Türkiye'nin 2001
krizinin etkilerini üzerinden atmaya çalıştığı dönemde Türkiye'nin sürdürülebilir büyüme ve istikrar yönünde ilerleyeceğini öngördüklerini ve buna inandıklarını belirten Bulgurlu, bu senaryoyu esas alarak yeni bir stratejik plan oluşturduklarını ve kendilerine iddialı
hedefler koyduklarını ifade etti.
Hızlı ve karlı bir büyüme ile
Avrupa ve dünyanın önde gelen şirketlerinden biri olmayı hedeflediklerini, bu hedefe ulaşmak için bir dizi temel stratejik prensip benimsediklerini aktaran Bulgurlu, bu prensiplerin
rekabet gücüne sahip oldukları ve tüketiciye yakın olan
sektörlere odaklanmak, cironun en az yüzde 50'sini
yurt dışından elde etmek, faaliyet gösterdikleri alanlarda liderlik,
marka ve teknoloji gücünü artırmak olduğunu anımsattı.
Aradan geçen dönemde Türkiye'nin bekledikleri yönde bir gelişme sergilediğini ve buna bağlı olarak bazı fırsatların öngördüklerinden de kısa sürede karşılarına çıktığını kaydeden Bulgurlu, bunları stratejik planları doğrultusunda değerlendirerek çok hızlı ve karlı bir büyüme gerçekleştirdiklerini, cironun 5 yılda 5,5 katına çıkarak 34,5 milyar dolara ulaştığını, 2002 yılında 244 milyon dolar olan faaliyet karının 8,5 kat artarak 2 milyar doları aştığını hatırlattı.
Tüpraş,
Yapı Kredi, Tansaş gibi önemli satın almalar gerçekleştirdiklerini, bunun yanı sıra odaklanma stratejileri doğrultusunda bir çok şirketten de çıktıklarını hatırlatan Bulgurlu, Koç Holdingin bugün geçmişe göre daha odaklı bir yapıya sahip konuma geldiğini söyledi.
“4 ANA SEKTÖRE ODAKLANMAYA KARAR VERDİK”
Bulgurlu, bir dünya şirketi boyutuna ulaştıkları bu dönemde bulundukları noktadan daha ileri gitmek için daha fazla odaklanmaları, kaynaklarını ve enerjiyi daha az sayıda sektöre yoğunlaştırarak daha fazla derinleşmeleri ve dünya ölçeğinde rekabet eder hale gelmeleri gerektiğini vurguladı.
Bulundukları sektörlerde gerek yurt içinde gerekse global pazarlarda önemli fırsatlar mevcut olduğunu veya önümüzdeki dönemde gündeme gelmesinin beklendiğini belirten Bulgurlu, büyüme ve karlılığın sürdürülebilir olması için bu fırsatları bir öncelik çerçevesinde değerlendirmeleri gerektiğini söyledi.
Bu nedenle stratejik planlarını yeniden gözden geçirdiklerini ve portföylerini tekrar
analiz ederek iş birimlerine yurt içi ve dışında büyüme potansiyelleri, rekabet güçleri, fırsatlar ve tehditler, topluluk neticelerine katkıları, bugün ulaşmış oldukları değerler gibi bir çok kriter açısından değerlendirdiklerini ifade etti.
Bulgurlu, şöyle devam etti: “Sonuçta 4 ana sektöre odaklanmaya karar verdik.
Enerji, dayanıklı
tüketim, otomotiv, finansal hizmetler bu sektörlerdir. Topluluğumuzun en büyük iş birimleri bu 4 sektörde bulunmaktadır. Koç Holding'in 2006 büyüklükleri içinde konsolide cironun yüzde 87'si, yurt dışı gelirlerin yüzde 90'ı, faaliyet karının yüzde 91'i,
faiz amortisman ve
vergi öncesi karın yüzde 89'u, yatırım harcamalarının yüzde 82'si bu iş birimleri tarafından sağlanmıştır. Bu 4 sektör ayrıca son 5 yıldaki ciro büyümemiz içinde yüzde 88 paya sahip olmuştur. Dolayısıyla almış olduğumuz karar, portföy yapımızda çok büyük bir değişiklik değil bu yapı içerisinde zaten en büyük ağırlığa sahip olan sektörlere daha da fazla odaklanmak anlamına gelmektedir. Stratejik planımızın temel prensipleri aynen geçerli olmaya devam etmektedir. Sadece içerisinde bulunduğumuz şartlar ve gelmek istediğimiz noktanın gereği olarak daha odaklı bir yapıya geçme kararı alınmıştır.”
GERÇEK ANLAMLI KÜRESEL BİR ŞİRKET
Bülent Bulgurlu, bundan böyle odaklanacakları diğer bir çok önemli hedefin ise gerçek anlamlı küresel bir şirket haline gelmek olacağını kaydederek, “Aldığımız stratejik kararlar doğrultusunda gıdaya dönük perakende işimizi ayrı bir gözle değerlendireceğiz. Bu amaçla bir yatırım bankasını Migros şirketimizle ilgili satış dahil her türlü stratejik alternatifi değerlendirmek üzere görevlendirdik. Bu noktada altını çizmek isterim ki Migros Topluluğumuzun en başarılı şirketlerinden biridir. Sektörün Türkiye'de tartışmasız lideridir” şeklinde konuştu.
Migros'un yurt dışında Ramstore markası ile önemli bir büyüklüğe sahip olduğunu, hızla büyümeye ve yaygınlaşmaya devam ettiğin vurgulayan Bulgurlu, 2005 yılında gerçekleştirilen Tansaş alımının yanı sıra organik büyümenin sürdürüldüğünü ifade etti.
2007'nin ilk 3 ayında satışlarını geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 14 artıran Migros'un faaliyet karının yüzde 17, net dönem karının da yüzde 69 arttığını hatırlatan Bulgurlu, karlılıktaki artışta Tansaş birleşmesi ile sağlanan verimlilik ve sinerjinin önemli payı olduğunu aktardı.
SEÇİM BEKLENTİMİZ İSTİKRAR
Bulgurlu, “22 Temmuz'da sandıktan çıkacak yeni iktidarın, AB yol haritasına sahip çıkmasını ve reform sürecini yeniden canlandırmasını yürekten diliyoruz” dedi. Türk ekonomisinin 2000'li yıllarda önemli bir değişim ve iyileşme sürecinden geçtiğini söyledi. 1990'lı yıllarda hükümetlerin ömrü ortalama 1,5 yıl ile sınırlı kalırken, yılda ortalama yüzde 7
bütçe açığı verildiğini, ortalama enflasyonun yüzde 77 olduğunu ve bu tür dengesizlikler sonucu da her 3-4 yılda bir
ekonomik kriz yaşandığını kaydeden Bulgurlu, 2001 krizinden bu yana ise, politik istikrar ve beraberinde gelen hızlı karar alma ve reform süreci sayesinde, enflasyonun 2001 yılındaki yüzde 69 seviyesinden tek haneli rakamlara doğru gerilediğini anlattı.
Bulgurlu, son beş yıldır faiz dışı bütçe fazlası verilirken, konsolide bütçe açığının, Maastricht kriterleri ile paralel olarak, yüzde 3'lerin altına indiğini, ortalama 1 milyar dolar seviyesinin altında kalan doğrudan
yabancı yatırımların, geçtiğimiz yıl 19 milyar dolara yükseldiğini kaydetti.
2006 yılında dünya
piyasalarında yaşanan dalgalanmalar karşısında, Türkiye'nin önemli bir sınav verdiğini ifade eden Bulgurlu, “Ekonomimizin bu tür dış şoklar karşısındaki direncinin, önemli derecede arttığını gözledik” dedi.
Bülent Bulgurlu, uygulanan sıkı
para politikası ve finansal dalgalanmalara rağmen artan ihracat performansı ile beklentilerin de üzerinde ekonomik büyüme gerçekleştiğini vurguladı.
“CARİ AÇIĞIN SEVİYESİ UZUN VADEDE RAHATSIZLIK YARATABİLİR”
Ekonomideki başarılı sonuçlara rağmen, cari açık ve işsizlik gibi bazı yapısal sorunların ise devam ettiğini belirten Bulgurlu, cari açık finansmanının, doğrudan yabancı yatırımlar ve özel sektördeki uzun vadeli
krediler ile sağlanıyor olmasının, açığa ilişkin riskleri, kısa vadede azaltmakla birlikte, cari açığın seviyesinin uzun vadede rahatsızlık yaratabileceğine dikkat çekti.
“IMF İLE İLİŞKİLERİN AYNI DİSİPLİN İÇİNDE YÜRÜTÜLMESİ”
2007 yılının, iki ayrı
seçimin yaşanması dolayısı ile politik risklerin arttığı bir yıl olduğuna işaret eden Bulgurlu konuşmasını şöyle sürdürdü: “Şu ana kadar özellikle uluslararası finansman kaynaklarının gelişmekte olan ülkelerin lehine artıyor olması, Türkiye'ye özgü risklerin, ekonomimiz üzerindeki olumsuz etkilerinin sınırlı kalmasını sağlamıştır. Ancak, geçtiğimiz sene yaşadığımız finansal dalgalanmalar, bu tür eğilimlerin kısa sürede değişebileceğini ve dolayısı ile Türkiye'ye özgü dinamiklerin, mutlak surette desteklenmesi gerektiğini göstermektedir. Bu meyanda, IMF ile ilişkilerin, aynı
disiplin içerisinde yürütülmesi, mali disiplinin sürdürülmesi, kısa vadeli kazanımlar uğruna uzun vadeli hedeflerden sapmaya sebep olabilecek politikalardan uzak kalınması, sosyal güvenlik ve vergi konuları gibi yapısal düzenlemelerin hızla tamamlanması, istikrarlı büyüme ortamı için en önemli şartların başında gelmektedir.”
“MÜZAKERE SÜRECİNDEKİ YAVAŞLAMA GEÇİCİ BİR SIKINTI”
Türkiye'nin uygulayacağı
kalkınma modelini seçtiğini belirten Bulgurlu, “Bu kapsamda 22 Temmuz'da sandıktan çıkacak yeni iktidarın, AB yol haritasına sahip çıkmasını ve reform sürecini yeniden canlandırmasını yürekten diliyoruz” dedi.
Bulgurlu, Koç Topluluğu olarak müzakere sürecinde yaşanan yavaşlamayı, AB-Türkiye ilişkilerinin uzun vadeli karakteri içinde geçici bir sıkıntı olarak değerlendirdiklerini kaydetti.
Hızlı büyümenin, dünya piyasaları ile güçlü bağlar ve uluslararası standartlara erişmek ile mümkün olacağını dile getiren Bulgurlu, bu doğrultuda, Türkiye AB'ye ne kadar ihtiyaç duyuyorsa, AB'nin de Türkiye'ye o kadar ihtiyaç duyduğunu ifade etti.
Bulgurlu, Ekonomimiz ve coğrafyamızdan kaynaklanan gerçeklerin dünya ekonomisi ve politikasındaki yeri göz önüne alındığında, ülkemizin AB'ye dahil olmasının gerekliliği açıklıkla ortaya çıkmaktadır” dedi.
Bu yönde Türkiye'nin ortak bir planla yönlendirilmesinin önem taşıdığını vurgulayan Bulgurlu, “Tam üyelik sürecinin
teknik gereklerini 2014 yılına kadar tamamlamanın, gerçekçi bir hedef olduğunu düşünüyoruz” diye konuştu.
“TÜRKİYE'NİN GELECEĞİNE GÜVENİYORUZ”
Bazı alanlarda yapısal değişim ihtiyacına rağmen, Türkiye'nin sürdürülebilir büyüme ortamına girdiğini ifade eden Bulgurlu, AB ile görüşmeler döneminde ekonomiye yılda ortalama olarak yüzde 5-7 arasında bir büyüme ivmesi kazandırılmasının hedeflenmesi gerektiğine işaret etti.
Türkiye'nin yeni bir meclis ve
cumhurbaşkanı ile bu yılı bitireceğini hatırlatan Bulgurlu sözlerini şöyle tamamladı: “Seçimlerin sonucu ne olursa olsun, Türkiye'nin geçtiğimiz birkaç yılda yakaladığı istikrarlı büyüme çizgisini ve AB ile entegrasyon yolunda ilerlemesini devam ettireceğine inanıyoruz. Biz de, Koç Topluluğu olarak, bir dünya şirketi olma yolunda başarılarımızı sürdürerek bu gelişmeye katkıda bulunmaya devam etmeyi hedefliyoruz. Türkiye'nin geleceğine güveniyor ve bu gelecek için çalışıyoruz.”
MİGROS'UN SATIŞIYLA CİRO KAYBI YÜZDE 10 CİVARINDA OLACAK
Bulgurlu, Migros'un satışının tamamlanması ile ilgili aracı banka JP Morgan'ın vermiş olduğu tahminlerin 6 ay ile 9 ay arasında değiştiğini bildirdi. Bulgurlu, Koç Holdingin 15'inci basın ve kamuoyunu bilgilendirme toplantısında sorularını yanıtlarken, Migros'un satışının özellikle alıcı açısından oldukça detaylı çalışmalar gerektiren işlemlerden oluştuğunu söyledi.
Bu konuda yetkilendirilen JP Morgan'ın izleyeceği çalışmaya ilişkin bir soru üzerine Bulgurlu, şirket bilgilerini toparlayan kitapçıkların hazırlandığını ve bunların potansiyel alıcılara gönderildiğini belirterek, ön
teklifler alındıktan sonra bilgi odasının açılacağını, bilgi odasında Migros'a ilgi duyan şirketlerin her türlü istedikleri bilgilere ulaşabileceklerini anlattı.
Bulgurlu, bu süreçten sonra ilgisi devam eden şirketlerin bunu somut bir teklif haline getirip belirli bir süre içinde vereceklerini ifade ederek, bu süre içinde kendilerine düşen görevin bunları değerlendirip, sonuca ulaştırmak olduğunu, bu yöntemin bütün şirketlerin satışında uygulanan model olduğunu kaydetti.
“Migros'un ne kadarı satılacak?” sorusuna Bulgurlu, “Bize ait tüm hisseler satılacaktır, yüzde 52 civarında” yanıtını verdi.
Satışın ne kadarlık süre içinde tamamlanacağı yönündeki bir soru üzerine de Bulgurlu, “Aracı bankamız JP Morgan'ın bu konu ile ilgili vermiş olduğu tahminler 6 ay ile 9 ay arasında değişmektedir” dedi.
“CİRO KAYBINI 1,5 YILDA TELAFİ EDERİZ”
Migros'un satışı ile ne kadarlık bir ciro kaybı oluşacağı yönündeki soruya da Bulgurlu, “Migros satışı ile ilgili ciro kaybı aşağı yukarı yüzde 10 mertebelerinde olacaktır. Yüzde 10 ciro kaybını önümüzdeki 1,5 yıl içinde sadece organik büyüme ile telafi edeceğimize inanıyoruz” diye konuştu.
Böylelikle dünyanın ilk 200 ve Avrupa'nın ilk 50'nci şirketi konumunu 2 yıl içinde tekrar elde edeceklerini düşündüklerini ifade eden Bulgurlu, sadece ciro büyümesi değil yaptıkları stratejik değerlendirmelerde dikkate aldıkları en kuvvetli unsurun, karlı büyüme modeli üzerine odaklanmak olduğunu, dolayısıyla bundan sonra büyümenin sadece ciroda değil karlılıkta da belirli bir şekilde algılanacağını söyledi.
Bulgurlu, görüşmelere ilişkin bir soru üzerine “Bu (Bize satar mısınız?, Biz de satalım) diye bir görüşmeye dönük bir şey değil” dedi. “Satın almak üzere kapınızı çalan olmadı mı?” sorusuna Bulgurlu, “Benim dönemimde olmadı” yanıtını verdi.
Tansaş'ın Migros'a katılmasının süreci nasıl etkileyeceği şeklindeki soru üzerine ise Bulgurlu, şunları kaydetti: “Biz hiç bir şirketimiz için daha önceden (şöyle yapacağız, aman büyümesini durduralım, büyümesini çoğaltalım) diye düşünmüyoruz. Her şirket yönetimi kendi şirketinin ileriye dönük tırmanabilmesini hedefler ve o doğrultuda gayret sarfeder. Migros'un da büyüme hedefleri var. Son 10 yıl içinde devamlı atılım içinde. Tansaş'ta bu program dahilinde gerçekleştirilen ilave bir yatırım ve büyümedir.”
Bulgurlu, “Bir sürprizle karşılaşabilir miyiz?” sorusuna, “Olabilir. Dünya o kadar büyük ve o kadar çok şirket var ki” karşılığını verdi.
Bulgurlu, bir gazetecinin “Daha önceden Wal
Mart ile görüşme yaptığınız konuşuluyordu. Bu görüşmeler devam ediyor mu?” sorusunu, “Şu an için böyle bir görüşmemiz yok. Çünkü başlatmadığımız için yok. Belki olacaktır” yanıtını verdi.
Tat gibi diğer gıda şirketlerinden zamanla çıkıp çıkmayacakları yönündeki bir soru üzerine ise Bulgurlu, belirledikleri 4 ana sektörün asıl işleri olduğunu, diğer şirketlerin ise kendi işlerindeki faaliyetleri karlı olduğu sürece devam edeceğini belirten Bulgurlu, “Farklı bir durum olursa o zaman şirketi değerlendiririz. Ama şu anda hepsi sağlıklı bir şekilde büyüyor. Gıda toptancılığı işindeki şirketlerimizde memnuniyet verici neticeler oluyor” dedi.
Bulgurlu, stratejilerin
Anayasa gibi algılanmaması gerektiğini, zaman içinde değişebileceğini, ortama ve şartlara göre uyum sağlayacağını belirterek, “O zaman yine bir iki sene sonra belki oturup yeni baştan değerledirir daha verimli hale nasıl gelebiliriz...” diye konuştu.
Bulgurlu, Migros satışı ile ilgili, herhangi bir çalışma yapmadan günübirlik kararlar vermediklerini ifade ederek, 3-4 hafta önce söylediği gibi stratejik bir çalışma yaptıklarını, içinde bulundukları sektör ve şirketleri
teker teker değerlendirdiklerini anlattı.
Bulgurlu, diğer gıda grubu şirketleri ile ilgili bir gözden geçirme olup olmayacağı yönündeki soru üzerine de “Altını çizerek gıdaya dönük perakende işimiz dedik. Çünkü bizim başka perakende işlerimiz de var. Şu an için diğer herhangi başka bir işimizde satışa veya yeniden çalışmaya dönük bir değerlendirme ve çalışma yoktur” diye konuştu.
AA