DİSK
Araştırma Enstitüsü'nün
Nisan dönemi raporunda, hükümetin işsizliğe karşı
kayıt dışı, güvencesiz ve geçici çalışma çözümü bulduğu savunuldu. Raporda, işsizliğin
Türkiye açısından yeni bir olgu olmadığına dikkat çekilerek, işsizlik açısından yüzde 10'luk bir oranın ''makulmuş'' gibi kabul ettirilmeye çalışıldığı belirtildi.
Raporda, hükümetin 2 milyon 572 bin işsizi yapısal işsiz olarak gördüğü kaydedilerek, Türkiye'de resmi
işsizlik oranında, Nisan ayı için geçen yılın aynı dönemine göre yaşanan düşüşe rağmen, işsizlik oranının iflasın eşiğinde olduğu ilan edilen Yunanistan'dan fazla olduğuna işaret edildi.
Raporda,
Mart, Nisan,
Mayıs aylarını (Nisan dönemi) kapsayan ''Hanehalkı İşgücü Anketi''nde işsizlik oranının geçen yılın aynı dönemine göre 2,9 puanlık düşüşle yüzde 12 olduğu hatırlatıldı.
''
İşsiz sayısındaki 547 bin kişilik azalmaya karşın,
kayıt dışı çalışanların sayısı geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre 905 bin, geçici işlerde çalışanların sayısı ise 315 bin kişi arttı'' ifadesine yer verilen raporda, hükümetin kayıt dışı ile mücadele konusunda yetersiz kaldığı iddia edildi.
Güvencesiz çalışmanın arttığına işaret edilen raporda, geçici iş ilişkisinin, işçinin geleceğe olan inancını zedeleyen, yeni bir iş bulamama korkusunu tetikleyen, işçinin temel haklarından birinin ihlali anlamını taşıdığı belirtildi.
Raporda, taşeronlaşma olgusunun yine geçici iş ilişkisinin bir biçimi olarak yürüdüğü de kaydedilerek, resmi rakamlara göre, işsiz kalanların, işsiz kalma nedenlerine göre en ön sırasında güvencesiz çalışan geçici işçilerin oluşturduğu ifade edildi.
Türkiye'de yaklaşık her 10 ücretliden sadece 1'i geçici bir işte çalıştığı halde, işsizlerin yüzde 29,8'ini, geçici işlerde çalışırken işsiz kalanların oluşturduğu da vurgulanan raporda, bu halde olanların sayısının 915 bin olduğu kaydedildi.
İşsizlik verilerinin, düşük görünmesinin nedenlerinden birinin de çaresizlik nedeniyle kentten kırsal alana iş gücündeki kayma olduğu ifade edilen raporda, Nisan döneminde de bu durumun kendini gösterdiği ve bu dönem için tarımdaki istihdam geçen yılın aynı dönemine göre 664 bin kişi artış göstererek 5 milyon 619 bine ulaştığı belirtildi.
GENİŞ TANIMLI İŞSİZLİK YÜZDE 18
DİSK'in raporunda, ayrıca şu görüşlere yer verildi:
''Türkiye açısından işsizlik verileri ile ilgili olarak, giderek önemini artıran kesim, işe başlamaya hazır olup, iş bulmaktan umudunu kestiği için iş
aramayan ve bu nedenle işsiz sayılmayanlar ile diğer nedenlerle işe başlamaya hazır olup, iş aramayan ve bu nedenle işsiz sayılmayanlardır. Bu durumda olan kişi sayısı 10 yıl önce son derece azken, bugün neredeyse toplam işsiz sayısına yakın bir düzeye ulaştı. 2004 yılında sayısı 1 milyon 100 bin olan işe başlamaya hazır olup, başta umutsuzluk olmak üzere, çeşitli nedenlerle iş arama kanallarından birini kullanmayan ve bu nedenle işsiz sayılmayanların sayısı, 2010 yılının Nisan dönemi için 1 milyon 976 bin düzeyindedir.
Tanımlama nedeniyle işsiz sayılmayan, söz konusu 1 milyon 976 bin işsizi dahil ettiğimizde, daha gerçekçi bir rakama işaret eden geniş tanımlı işsizlik oranlarına ulaşıyoruz. Bu hesaplamaya göre işsiz sayısı 3 milyon 71 binden 5 milyon 47 bine yükselmekte, işsizlik oranı ise yüzde 12'den yüzde 18,32'ye çıkmaktadır.
Geniş tanımlı işsizlik verilerine çeşitli nedenlerle tam zamanlı çalışamayanlardan oluşan, eksik istihdam sayılarını ilave ettiğimizde, işsiz ve yetersiz istihdam edilenlerin, toplam istihdama oranı yüzde 23'ü bulmaktadır.''
Raporda,
iş güvencesinin olmadığı,
kuralsız çalışmanın bir kural haline getirildiği,
sendikal hak ve özgürlüklerin önündeki engellerin devam ettiği, kamu harcamalarında toplumsal yararın değil, piyasa dinamiklerinin esas alındığı, iş yaratmanın piyasanın insafına bırakıldığı şartlarda işsizliğe karşı kalıcı çözümler üretmenin mümkün olmadığı da anlatılarak, işsizlikle mücadele için acil alınması gereken tedbirler şöyle sıralandı:
''Haftalık çalışma süresi gelir kaybı yaşanmaksızın 40 saate, fazla mesailer için uygulanan yıllık 270 saat sınırı, 90 saate düşürülmelidir. Herkese en az 1 aylık ücretli izin hakkı tanınmalıdır. Herkes için iş güvencesi ayrımsız bir biçimde uygulanmalıdır. Sendikal hak ve özgürlükler güvence altına alınmalı, sendikal barajlar, noter şartı kaldırılmalı, herkesin sendika hakkını özgürce kullanabilmesi için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
Kamu girişimciliği ve hizmetleri istihdam yaratacak şekilde yeniden ele alınmalıdır. Kamuda
personel açığı derhal kapatılmalıdır. Taşeronlaşma ve kayıt dışı istihdam engellenmelidir.''