Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Ömer
Dinçer, kadınların iş gücüne
katılımının 1989-2008 yılları arasında yüzde 36,2 iken, 2008 itibariyle yüzde 24'e gerilediğini belirterek, ''
Türkiye, bu oranla
Orta Doğu ülkeleriyle aynı grupta yer alırken,
Güney Avrupa ile Latin
Amerika ülkelerinin, hatta Malezya'nın bile oldukça gerisinde'' dedi.
Kadınlar çalışıyorsa, Türkiye'nin de çalıştığını ifade eden Dinçer, ''Kadınlarımız sosyal güvence altındaysa ülkemizin de geleceği güvence altındadır'' dedi.
Kadın ve erkek eşitliğini, bir
insan hakları sorunu olarak gördüklerini belirten Dinçer, yaşadıkları yüzyılda kadın ve erkeklerin her türlü ayrımcılığa uğratılmasının,
ırkçılık kadar tehlikeli, insanlık dışı bir durum olduğunu söyledi. Dinçer, ancak siyasi, sosyo-
ekonomik haklar ve teknoloji gibi alanlardaki baş döndürücü gelişmelere rağmen hala kadınlara yönelik pek çok alanda ayrımcılık yapıldığını kaydetti. Dinçer, kadına karşı bu tip ayrımcılığı kaldırmak için çaba sarf edeceklerini dile getirdi.
Dinçer, kadınlara haklarını kazanmaları yönünde verecekleri her türlü desteğin, Türkiye'nin geleceğine yatırım olduğuna işaret ederek, ''Kadının çalışma hayatına kazandırılmasının yalnız kadınlara değil, toplumun sosyal, ekonomik ve zihinsel gelişimine de katkıları olacaktır'' diye konuştu.
'MALEZYA'NIN BİLE GERİSİNDE'
Bakan Dinçer, kadınların iş gücüne katılımına ilişkin istatistiki bilgiler verdi.
Türkiye'de kadınların iş gücüne katılımının, 2008 itibariyle yüzde 24 olduğunu ifade eden Dinçer, bu oranla Türkiye'nin Orta Doğu ülkeleriyle aynı grupta yer alırken, Güney Avrupa ile
Latin Amerika ülkelerinin, hatta Malezya'nın bile oldukça gerisinde kaldığını belirtti.
Dinçer, tarım sektörü dışarıda bırakıldığında Türkiye'de kadın iş gücüne katılımının,
İspanya,
Portekiz, Güney
Kore gibi ülkelerin hemen hemen 3'te 1'i düzeyine indiğini, buna karşılık tarım dışı kadın katılım oranlarında
Mısır, Fas ve Suriye'ye kıyasla daha iyi bir konumda olduğunu söyledi.
Türkiye'de kadınların iş gücüne katılım oranının 1989-2008 yılları arasında yüzde 36,2'den yüzde 24 seviyesine kadar gerilediğini vurgulayan Dinçer, bu düşüşün en büyük nedeninin kentleşme olduğunu belirtti.
'EĞİTİMİN, İŞ GÜCÜNE KATILIMDAKİ ETKİSİ'
Bakan Dinçer, eğitimin iş gücüne katılım üzerinde büyük etkisi olduğuna dikkati çekerek, özellikle 1997'den sonra zorunlu eğitimin 8 yıla çıkmasıyla
genç kadınların eğitim seviyelerinde kayda değer artışlar olduğunu, bunun da iş gücüne katılım oranlarının artmasını sağladığını anlattı.
Dinçer, zamanla tarım istihdamındaki azalışın yarattığı olumsuz etkinin, eğitim düzeyindeki artışın getirdiği olumlu etkiyle dengelendiğini belirterek, ''
Tarımdan tarım dışına geçişin yavaşladığı, eğitim seviyelerinin arttığı göz önünde bulundurulduğunda, kadın iş gücüne katılım oranındaki düşüşün neden yavaşladığı, hatta son birkaç yılda yükselişe geçtiği açıklık kazanmaktadır. Nitekim kadın katılım oranı 2004-2008 döneminde yüzde 23,3 seviyesinden yüzde 24,5'e yükselmiştir. Aynı dinamiklerin sonucu kadın iş gücüne katılım oranlarının önümüzdeki dönemlerde de artması beklenmektedir' diye konuştu.
KADINLARIN İŞSİZLİK NEDENLERİ
Tarım dışı işsizlik oranlarının, kadınlarda, erkeklerle kıyaslandığında belirgin ölçüde daha yüksek olduğuna işaret eden Dinçer, kadınlarda görülen yüksek işsizlik oranlarının en önemli nedenlerini, ''yüksek rezervasyon ücretleri, yetersiz iş tecrübesi,
cinsiyet ayrımcılığı ve kadın istihdam etmenin işverene yarattığı ek maliyetler'' olarak sıraladı.
Dinçer, sözlerine şöyle devam etti: 'Türkiye ve diğer ülkeler arasındaki kadın
işsizlik oranı farkının en önemli kalemini
ortaokul ve lise mezunları oluşturmaktadır. Ortaokul ve lise mezunlarında Türkiye, kadınlarda yüzde 21,1 ile karşılaştırılan ülkelerdeki en yüksek işsizlik oranına sahiptir. Benzer bir eğilim
yüksekokul ve üniversite mezunu kadınlarda da vardır. Yüksekokul ve
üniversite mezunu kadınlarda Türkiye yüzde 13,8 ile karşılaştırılan ülkeler arasında yine en yüksek işsizlik oranına sahiptir.
15-24 yaş grubunu oluşturan gençlerde 2008 itibariyle iş gücüne katılım oranı yüzde 37 olarak hesaplanmaktadır. Türkiye genç erkeklerde iş gücüne katılım yüzde 53,2 ile karşılaştırma yapılan ülkelerin ortalamasına çok yakınken, genç kadınlarda iş gücüne katılım oranları genel yapıyla benzerlik göstermekte ve yüzde 24,4 ile Orta Doğu dışındaki ülkelere göre oldukça düşük bir seviyede bulunmaktadır. İş gücüne katılım oranı 2004'ten 2008'e genç erkeklerde yüzde 50 civarında neredeyse sabitken genç kadınlarda yüzde 24'ten yüzde 27'ye istikrarlı bir biçimde artmıştır. Genç işsizlerin toplam işsizler içerisindeki oranına bakıldığında Türkiye uluslararası karşılaştırmada yüzde 33,7 ile ortalamaya yakın bir yerde durmaktadır.''
'SADECE TEŞVİKLE...'
Sadece
teşvikle, kadınların istihdamını artırmaya yönelik çalışmalarda başarılı olunamayacağını belirten Dinçer, yapısal sorunları çözecek stratejiler geliştirmek ve bununla uyumlu teşvik politikaların ortaya konulması gerektiğini belirtti.
Bakanlığı önderliğinde,
Milli Eğitim Bakanlığı,
Sanayi ve
Ticaret Bakanlığı, DPT'den sorumlu Bakanlık ve YÖK ile bir çalışma yürüttüklerini anlatan Dinçer, ''Bir prensip kararına vardık. Bugünden itibaren Türkiye'de mesleki eğitimler,
Mesleki Yeterlilik Kurumunun tanımladığı meslek standartlarına uygun bir müfredatta yürütülecek'' dedi.
Dinçer, kadın girişimciliğinin desteklenmesi gerektiğini dile getirdi.
'GENÇ KADIN VE GENÇ ERKEKLERDE İŞSİZLİK ORANI'
Dinçer, genç kadınlarda işsizlik oranı yüzde 22 seviyesindeyken genç erkeklerde işsizlik oranının yüzde 16 olduğunu dile getirdi.
Uzun süreli işsizlerin, toplam işsizlere oranının yüzde 26,9 olduğunu belirten Dinçer, bu oranın,
İtalya, Portekiz,
Yunanistan ve
Çek Cumhuriyeti gibi ülkelere kıyasla belirgin bir biçimde düşük,
OECD ortalamasına ise çok yakın olduğunu söyledi. Dinçer, yüksek işsizlik oranının beraberinde yüksek uzun süreli işsizlik oranını getireceği tezinin, Türkiye için geçerli olmadığını ifade etti.
Kadının istihdamının artırılması ve fırsat eşitliğinin sağlanması konusunda 25
Mayıs 2010'da Baş
bakanlık genelgesi yayımlandığını anımsatan Dinçer, bu çerçevede yapılacak çalışmaları anlattı.
Dinçer, 2003-2010 yılları arasında kadınlara yönelik yapılan yasal çalışmalar hakkında bilgi verdi.
TBMM Kadın
Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Başkanı
Güldal Akşit de
komisyonlarının çok yeni olduğunu, ancak yürümeden koşmaya başladıklarını anlattı.
Akşit, kadının iş hayatına katılımının önemine değinerek, yasal düzenlemeler, genelgelere baktıklarında dünya standartlarında yarışır bir noktada olduklarını ancak bunların hayata geçirilmesinin önem taşıdığını kaydetti.