IMF ve
Dünya Bankası toplantıları kapsamında düzenlenen 'Krizin İnsani Boyutu' başlıklı seminerde konuşan Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Ömer
Dinçer, en son
OECD tahminlerine göre işsizlik tahminlerinin 2010 yılının sonuna kadar OECD bölgesinde yüzde 10'a ulaşacağını, bu oranın
kriz öncesi seviyelerle karşılaştırıldığında toplam işsizlikte 25 milyondan daha fazla artışa karşılık geldiğini kaydetti. Dinçer, 2008-2010 döneminde krize karşı alınan ve sadece doğrudan Çalışma Bakanlığı'nın faaliyet alanında yer alan tedbirlerin tahmini maliyetinin 11 milyar 805 milyon lira olduğunu, bunun da GSYH'ye oranının 1,24 olarak gerçekleşeceğini açıkladı.
Bakan Dinçer, son zamanlarda krizin geçtiğine dair işaretler bulunduğunu, ancak krizin özellikle sosyal alandaki etkilerinin daha uzun süreceğini kaydetti. Güçlü sosyal güvenlik rejimlerinin kriz dönemlerinde önemli roller üstlendiğini vurgulayan Dinçer, özellikle işsizlik sigortası önlemlerinin
ekonomik kriz dönemlerinde otomatik stabilizatör işlevi gördüğünü ifade etti. Kriz döneminde işverenlerin işsizleri istihdam etmeyi ve
işçi çıkarmalarını azaltmayı
teşvik ederek iş gücü talebini artırıcı önlemlerin güçlendirilmesi gerektiğini belirten Dinçer, bu çerçevede kısa çalışma sisteminin önemli bir rol oynadığını söyledi.
İstihdam yardımları gibi yeni işlerin oluşturulmasına yönelik sübvansiyonların diğer önemli aktif
işgücü politikası olduğunu anlatan Dinçer, ancak kriz zamanlarında bu biçimdeki önlemlerin tepki derecesinin doğru olarak belirlenemediğini kaydetti.
Bakan Dinçer, işe yerleştirilmesi zor olan iş arayanların işgücü piyasasında yer edinmelerine yardım etmek için
ülke şartlarına bağlı olarak çeşitli alternatifler uygulanabildiğini belirterek, bunların arasında eğitim fırsatları ile işe alma ve iş tecrübesi sağlama
desteklerinin sağlanması ve kamusal iş oluşturma fırsatlarının daha fazla kullanılması gibi uygulamaların öne çıktığını kaydetti. Krize karşı mücadelede sosyal korumayı içeren politikaları önemsediklerini vurgulayan Dinçer, "Türkiye'de iyileştirme politikalarının merkezine istihdamın ve sosyal politikaların yerleştirilmesi yaklaşımını benimsedik. Krizle mücadele sürecinde politikalarımızı şekillendirirken, sosyal
diyalog mekanizmasından azami ölçüde yararlanmaya, uluslararası norm ve standartlara uygun adımlar atmaya büyük özen gösteriyoruz." diye konuştu. Dinçer, tüm dünyada işsizlikle mücadelenin en önemli araçlarından biri olarak kabul edilen aktif işgücü programlarına da değindiği konuşmasında, bu programların, işgücünün istihdam edilebilirliğinin artırılmasında büyük önem taşıdığını kaydetti.