1929
kriziyle karşılaştırılıyor. Bizim kriz geçmişimiz nedeniyle bu kadar geriye gitmemize gerek yok. En son yaşadığımız kriz hâlâ hafızalarımızda canlılığını koruyor. 1994 ardından
2001 krizi.
En büyük krizini 80 yıl önce yaşayan bir
ülke ile en büyük krizini 7 yıl önce patlak veren bir ülke arasında önemli farklar var. Batıdaki yöneticiler krizle daha yeni tanışırken, bizim yöneticiler krizle nasıl mücadele edeceklerini iyi biliyorlar.
Otomotiv sektörünün duayen ismi
Citroen Genel Müdürü Müfit Ataseven de benzer görüşleri paylaşıyor. Uzun yıllar hem yurtiçi hem de yurtdışında üst düzey yöneticilik yapmış Ataseven, özellikle Türk otomotivcilerin önemli bir kriz tecrübesi olduğunu söylüyor.
Türkiye ekonomisinin iyi olduğu dönemlerde bile otomotivin iniş çıkışlar yaşadığını belirten Ataseven, "Otomotiv sektöründe hep bir kriz ortamı oldu.
Döviz dalgalandı, ÖTV çıktı. Siyasi gelişmeler otomotivi olumsuz etkiledi. Ben 6 aydan daha fazla istikrar olduğunu hatırlamıyorum" dedi.
Bu yüzden otomotivcilerin iyi günlerde bile tedbirli olmayı alışkanlık haline getirdiğini belirten Ataseven, bunun krize karşı önemli bir direnç yarattığını söylüyor. İçinde bulunduğumuz krizin el ele verilerek aşılabileceğine inanan Ataseven, " İyimserim ama toz
pembe de görmüyorum. Zordayız ama işin üstesinden de gelebiliriz mesajını vermek önemli" diyor.
Tüm dünya krizin olumsuz etkilerini yaşıyor. Türkiye'yi bu krizin dışında tutmak mümkün değil. Daha önce de yazdım. Krizlere alışığız, krize karşı tecrübeliyiz. Politikacılar yanlış yapmazlarsa, bu krizi de atlatırız.
UFUK SANDIK- SABAH