İş dünyası
Türkiye'nin ağır bir bedel ödememesi için tedbirler konusunda hükümetin daha aktif olması gerektiğinde birleşiyor.
Türkiye ekonomisi 2001
krizinden bu yana istikrarlı bir şekilde büyüdü.
İhracatta üç haneli rakamlar yakalanırken enflasyonda on yıllardan beri görülmemiş bir başarı elde edildi ve tek haneli rakamlara inildi. Ancak istihdamda istenen seviyeye gelinemezken Türkiye hâlâ dünyada en yüksek reel
faiz veren
ülke konumunda. Bunun yanında son dönemde ABD'de başlayan ve dünya piyasalarına yayılan dalgalanma Türkiye'de de ekonomiyi menfi etkiliyor.
Köşk seçimi ve başörtüsü tartışmaları sırasında yaşanan gerilimler de ekonomideki pozitif hareketlenmenin hızını kesti.
Hükümet enflasyon,
büyüme ve istihdam gibi genel
ekonomik göstergelerde hedeflerden uzaklaşırken,
iş dünyası 2008'in de 'kayıp' bir yıl olmaması için ekonomi
yönetimine daha çok ağırlık verilmesini istiyor.
TOBB Başkanı
Rifat Hisarcıklıoğlu, 1990'lı yıllarını heba eden Türkiye'nin içe kapanması veya büyümenin yavaşlatılması diye bir seçeneği olmadığını ifade ediyor. Ülkenin küresel ekonomiye entegrasyonunun bir strateji dahilinde devam ettirilmesi gerektiğini vurgulayan birlik başkanı, kamu kesimindeki mali
disiplinin gevşetilmemesinin önemine dikkat çekiyor.
İhracatçıların en büyük sıkıntısı ise değerli YTL.
Merkez Bankası'nın yüksek faiz politikasında mutlaka
düzenleme yapılmasını isteyen
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı
Oğuz Satıcı, tarımdan sanayiye kadar her alanda
üretimin özendirilmesi gerektiğini kaydediyor.
MÜSİAD Başkanı Ömer Bolat, son bir yıldır
siyaset ve yargı konusundaki tartışmaların ekonomiyi ikinci plana düşürmesinden şikayet ederken
TUSKON Başkanı
Rızanur Meral, büyümenin devam ettirilmesi için
sektörel ve bölgesel
teşviklerin bir an önce hayata geçirilmesi gerektiğini belirtiyor.
Kamu kurumlarında ve yerel yönetimlerde
makine, ekipman ve aksamlarında
yabancı menşeli ürünlerin ağırlıkta olduğuna işaret eden Meral, bunun önüne geçilmesi gerektiğini vurguluyor İhracatın önündeki engellerin kaldırılması ve bunun teşvik edilmesinin yanı sıra üretimde ara malı kullananlara karşı teşvik verilmesi de Meral'in ekonomi yönetimine diğer tavsiyeleri.
Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı
Oğuz Satıcı, geçen günlerde ekonominin koordinasyondan sorumlu
Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren ve Dış
Ticaret'ten sorumlu
Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'le bir toplantı yaptıklarını ve ihracatçıların ve üreticilerin sorunlarını dile getirdiklerini kaydediyor. Satıcı
2023 hedeflerine ulaşmak için üretim merkezli programın
tercih edilmesinin altını çiziyor. Satıcı'ya göre, Merkez Bankası'nın yüksek faiz politikasında düzenleme yapılması gerekiyor. Çünkü faizin yüksek olduğu bir ülkede para sahibi sermayesini üretim ve ihracata yönelik yatırımlara yönlendirmez. Tarımdan sanayiye kadar üretim özendirilmeli; senelik büyüme hedefi yüzde 7 olmalı. Ayrıca teşvik politikasında yeni büyük yatırımları özendirecek önemli bir paketin açılması gerekiyor. Türkiye Genç İşadamları Konfederasyonu (TÜGİK) Başkanı Hazim Sesli, 2008'in ilk çeyreğinde ekonomik göstergelerin iyi olmadığı görüşünde. "
İşsizliğin arttığı, dış açığın, cari açığın sinyal verdiği dönemde bir de enflasyon rakamlarının son aylarda artış trendine girmesi bizleri tedirgin etmektedir." diyen Sesli, sorunların önümüzdeki günlerde artacağına ilişkin sinyallerin geldiğini ifade ediyor. Sesli, hükümetin mali politikaları devreye alarak bir an önce müdahalede bulunmasını istiyor. Konfederasyon başkanı, ülke
gündeminin artık '
refah artırmaya yönelik bir ekonomi' olması gerektiğini vurguluyor.
Cumhuriyet'in kuruluşunun 100. yılında en büyük 10 ekonomi arasında yer alabilmek için her yıl
mezun olan 700 bin gence iş bulunması ise
İstanbul Ticaret Odası Başkanı Murat Yalçıntaş'ın öncelikle üzerinde durduğu mesele. İkinci olarak kalifiye
eleman ihtiyacının karşılanması için eğitime yatırım yapılmasını isteyen Yalçıntaş, bu çerçevede meslek liselerinin özendirilmesi gerektiğini ifade ediyor. Oda başkanının dikkat çektiği bir diğer konu da geçen yıl 35 milyar dolara ulaşan cari açık. Cari açığın temel sebeplerinin başında enerji maliyetlerinin geldiğine işaret eden Yalçıntaş, Türkiye'nin artık enerji konusunda kendi kendine yeter hale gelmesi gerektiğini kaydediyor.
Anadolu Aslanları İşadamları Derneği (
ASKON) Başkanı Mustafa Koca, ekonomide yapılması gerekenler üzerine bir
rapor hazırladıklarını ve ilgililere ilettiklerini belirtiyor. Derneğin raporunda dikkat çeken unsurlar şöyle:
Ekonomi yönetimi çok başlı imajından kurtulmalı.
Bakanlıklar ve ekonomiyle ilgili kurumlar arasında
işbirliği geliştirilmeli. Kamu ve
özel sektör için makro yönlendirme planına ihtiyaç var. Rant ekonomisi kamufle tarzda devam ediyor; bunun önüne geçilmeli.
Ankara Sanayi Odası Başkanı
Nurettin Özdebir de, ekonominin Türkiye'nin en önemli gündem maddesi haline gelmesine vurgu yapıyor. Özdebir, "
İstihdam üzerindeki yükler azaltılmalı. KOBİ finansman sorunları için yeni modeller geliştirilmeli, KOSGEB'in
küçük ve orta boy işletmelere yönelik kaynakları artırılmalı." değerlendirmesini yapıyor.
Kayseri Sanayi Odası Başkanı Mustafa
Boydak da, istihdam üzerindeki işveren payının yüzde 5 düşürülmesi uygulamasının bir an önce hayata geçmesini talep ediyor. Boydak'a göre büyüme hızı yüzde 6-7 aralığının altına düşmemeli. Vergi
reformunun masaya getirilmesi gerektiğini vurgulayan Boydak, AB perspektifinin kesintisiz sürmesinin önemine işaret ediyor.
Sanko Holding Yönetim Kurulu Başkanı
Abdülkadir Konukoğlu'nun önceliği de iş dünyası temsilcileri gibi işsizlik: "Türkiye'de işsiz sayısının artması demek bir nevi o insanların enerjisinden faydalanmamak demektir. Boşu boşuna başka ülkelerden gelen
ithal mallarla başka ülkelerin işsizlerine iş buluyoruz." İşadamı,
Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve diğer yerlerden kaynaklanan göçlerin önlenebilmesi için
teşvik sisteminin gözden geçirilmesi talebini yineledi.
Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı
Ahmet Nazif Zorlu ise ekonomik iyileştirmede istihdam üzerindeki yükler, YTL'nin aşırı değerlenmesi ve faizlerdeki yüksekliğe değiniyor. Zorlu, "Bu
faiz oranı ile sanayinin çalışması mümkün değil." diyor.
Bankalar kârından biraz taviz verse işletmeler rahatlar
Ekonominin en temel dayanaklarından küçük ve orta büyüklükteki işletmeler son yıllarda ayakta kalmakta zorlanıyor. Düşük enflasyonlu ekonomik sistemde kârların azalması ve maliyetlerin yükselmesi birçok işletmeyi kapanma noktasına getirdi. Bankacılar her geçen gün kârlarını artırırken, daha önce çalıştıkları işletmelere 'riskli' gerekçesiyle
kredi vermekte imtina ediyor. MÜSİAD Başkanı Ömer Bolat, "Türkiye'deki bankalar geçen sene 13 milyar YTL kâr açıkladı. Ekonomik problemlerin aşılabilmesi için mali kesim, işletmelerin önünü açmalı. Türk halkı nasıl 2001'de bankalardan doğan zararları ödediyse, finansçılar da kârlarından biraz pay vererek şirketleri rahatlatmalı." diyor. Bolat, Kahramanmaraş'taki genel idare kurulu toplantısından sonra basın mensuplarına ekonomik gelişmeleri değerlendirdi. KOBİ'lerin zor bir dönem geçirdiğini vurgulayan Bolat, "Bankalar daha önce çalıştıkları işletmelere artık yeni kredi vermiyor, onlar da tedirgin. Yeniden güven ortamının oluşmasına hem hükümet hem iş dünyası örgütlerinin öncülük etmesi ve işletmelere moral vermesi gerekiyor." diye konuştu. Bolat'a göre, dünya piyasalarındaki dalgalanmaya rağmen Türkiye'de bir kriz durumu yok. Reel sektörde bir durgunluk gözleniyor, ancak ihracattaki artışın olumlu etkisi devam ediyor. Küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin sorun yaşamasının temelinde, gelir-gider arasındaki dengenin oluşturulamaması ve yeni ekonomik düzene alışamama yatıyor. Şu anda ekonominin öncelikli gündem olmadığını belirten Bolat, cumhurbaşkanlığı seçimlerinden bu yana ekonominin ikinci planda kaldığı kanaatinde. Ama dikkatlerin bir an önce ekonomiye çekilmesi gerekiyor. Bolat, hükümetin ekonomik performansını ise şöyle değerlendiriyor: "Hükümetin karnesine bakıldığında, üniversite ve YÖK reformunun yapılmaması, Sosyal
Güvenlik Reformu'nun gecikmesi eksik hususlar. Ancak karnesinde artılar eksilerden daha çok. Önceki dönemde hükümet birçok adımı atmak istemiş, ancak hem
cumhurbaşkanı hem de yargıdan dönmüştü."
İstihdam üzerindeki yükler çok fazla
MÜSİAD Başkanı Ömer Bolat, Türkiye'de istihdam üzerindeki yüklere bakıldığında işsizliğin azalmasının zorluğuna işaret ederek, "Aksine artmaması önemli bir başarı. Çünkü
işçi mevzuatının en katı olduğu ülkelerden biri Türkiye. Sendikalar güçlü ve bazı gelişmeleri engelleyebiliyorlar." dedi. Bolat, işletmelerin 'bir
maaş işçiye, bir maaş devlete' düşüncesiyle hareket ettiğini belirterek, girişimcilerin yeni eleman almak yerine makine aldığını, mevcut işçiye ek vardiya yaptırıp fazla
mesai ödediklerini kaydetti.
Odalar ve
Borsalar Birliği iktidardan neler bekliyor?
* Kamu kesimindeki malî disiplin gevşetilmemelidir. Bütçe dışı fon oluşturarak (ister yatırım harcaması, ister cari harcama için olsun) harcamaların denetim dışına çıkılmasına müsaade edilmemelidir. Bu tip fonların nasıl bir hasara yol açtığını 2001 krizinde gördük ve bedelini hep birlikte ödedik.
* Piyasaların yakından gözetiminin ve sağlıklı denetiminin önemi ortaya çıkmıştır. Bu yüzden
BDDK,
EPDK, KİK, SPK gibi özerk kurumların kurumsal altyapısı güçlendirilmeli. Ayrıca piyasaların yön belirlemesinde kritik öneme sahip olan Merkez Bankası'nın itibarını ve bağımsızlığını korumak daha önemli hale gelmiştir.
* Beklentilere son derece duyarlı bir ekonomi olduğumuzdan hızla yeni bir çıpa oluşturma zamanı gelmiştir. AB çıpası zayıflamaktadır. IMF çıpası ise (2008-Mayıs'ında sona ermek üzere olduğundan) eskisi kadar kuvvetli değildir. Yeni bir yerel çıpa üzerinde çalışılmalıdır. Bu çerçevede, bundan sonra uygulanacak maliye politikasıyla ilgili kamuoyuna güven verecek bir tasarıma gidilmelidir.
* 90'lı yıllarını heba eden Türkiye'nin içe kapanması ve/veya büyümenin yavaşlatılması diye bir seçenek yoktur. Türkiye ekonomisi küresel ekonomiye hızla entegre olmaktadır. Ama bu entegrasyon bir strateji dahilinde gerçekleşmelidir. Bu çerçevede; yabancı yatırım stratejisine, teşvik sistemi reformuna, sanayi politikası tespitine ve işgücünde beceri dönüşümüne (eğitim reformu) ihtiyaç vardır.
*
Cari açık en büyük kırılganlık kaynağıdır. Yüksek cari açık, yüksek dış finansman ihtiyacı demektir ki, bu da dışa bağımlılığının ve dış gelişmelere duyarlılığın artması anlamına geliyor. Bugün için bu finansman ihtiyacının önemli bir kısmının doğrudan yatırımla karşılanıyor olması sadece kısa vadede rahatlatıcıdır. Zira gelen yatırım çoğunlukla Türkiye'nin üretim ve ihracat kapasitesini doğrudan artıracak yatırımlara gelmiyor. Üstelik bugün yapılan yabancı yatırımların yarın kâr transferleri yoluyla cari açık sorununu daha da olumsuz etkileyeceği düşünülmeli. O halde sanayinin ve ihracatın ithalata bağımlılığını azaltacak,
yerli ara girdilerin kullanımını teşvik edecek düzenlemeler gerekiyor.
Ekonomide 2008 yılı tahminleri
* Bütçe giderleri 222,3 milyar YTL
* Bütçe gelirleri 204,5 milyar YTL
*
Bütçe açığı 17,75 milyar YTL
* Kişi başına
milli gelir 8 bin 500 dolar*
* Faiz dışı fazla 5,5
* Büyüme hedefi Yüzde 5
*
Enflasyon hedefi Yüzde 4
* İhracat 117 milyar dolar
*
İthalat 182 milyar dolar
*
Nüfus 74 milyon 766 bin
(*) TÜİK'in yeni yöntemle yaptığı hesaba göre, 2007 yılı tahmini
Ercan Baysal -
Abdulhamit Yıldız/ ZAMAN