'İran bölgenin lideri oluyor, Türkiye elindekileri kaybedebilir'

Ekonomist Süleyman Yaşar'a göre, “Siyasi gerilim nedeniyle Türkiye küresel çekim merkezi olmaktan uzaklaşırken, İran, Ruhani’yle şaha kalktı”

'İran bölgenin lideri oluyor, Türkiye elindekileri kaybedebilir'

  • Ekonomist Süleyman Yaşar'a göre İran parlıyor, Türkiye sönüyor
  • Yaşar: “Türkiye gerilimi azaltıp, ekonomi ekibini yenilemezse, İran bölgenin ekonomik lideri olur. Türkiye’nin elindekini de kaybeder ” 

Siyasi karışıklıklar, iç savaşlar, yolsuzluk ve kara para aklama döngüsüyle uluslararası gündemden düşmeyen Ortadoğu’da, reform sürecine giren İran dikkat çekiyor. Türkiye’de, AKP Hükümeti’nin koyduğu 2023 hedefleri hayal olurken, İran’da Ruhani yönetiminin kurduğu Batılı anlayışa sahip ekonomi ekibi ülkeyi şaha kaldırmaya hazırlanıyor. Konuyu değerlendiren Ekonomi yazarı Dr. Süleyman Yaşar, Türkiye’nin ekonomisini yönlendiren ekibin değişmesinin vaktinin geldiğini dile getirdi. Türkiye’nin içine girdiği gerilim ortamında yeni projeler ortaya koyamadığını ifade eden Yaşar, AKP’nin 2023 hedeflerinin de artık matematiksel olarak mümkün olmadığını söyledi. Dr, Yaşar’a göre, Türkiye bir değişimin içine girmezse uluslararası sermaye, yatırım için İran’a yönelecek.

İran’ın yaptığı atılım ve Türkiye’nin ekonomi politikasını değerlendiren Dr. Yaşar Taraf Gazetesi'nden Gökhan Erkuş'un sorularına şu yanıtları verdi:

-Türkiye’deki politik gelişmeler ekonomiyi nasıl etkiliyor?

-Gezi olaylarının ardından gelen siyasi gerilim, yerel seçimler, Cumhurbaşkanlığı seçimi ve yapılacak Genel Seçimler öncesinde yaratılan ortam Türkiye ekonomisinin kapasitesinin altında kalmasına neden oluyor. AKP’nin, 2023 hedeflerini tutturması artık matematiksel olarak mümkün görünmüyor. AKP bu vaadlerle vatandaşlardan oy toplamıştı ama başaramadı. 2013’te fert başına gelir 10 bin 782 dolarken 2023 hedefine yani 25 bin dolara ulaşmak için bu yıl dâhil olmak üzere, yıllık fert başına geliri on yıl süreyle düzenli olarak yılda yüzde 8.8 oranında arttırmak gerekiyor ki bu imkansız. Kaldı ki, Türkiye’nin içinde bulunduğu gergin ortam var olan kazanımların da kaybedileceği görüntüsünü yaratıyor. Ekonomi, sakin ve barışçıl ortamı sever.

-Yürütülen dış politika ve uluslararası saygınlık noktasında Türkiye’nin gidişatını nasıl değerlendiriyorsunuz?

-17 ve 25 Aralık’tan sonra gündeme gelen yolsuzluk olaylarının bir defa açıklığa kavuşması gerek. Bunların üstü örtülmeye çalışılıyor. Küresel düzeyde bu gelişmeler yakından takip ediliyor. Bakın, İran yolsuzlukların üzerine gidiyor ve imajını düzeltiyor. Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Amerikan üniversitelerinde doktora yapmış, Wall Street’de çalışmış eğitimli insanlardan kurduğu bir kadroyla değişimin önünü açtı. Ahmedinejad döneminin popülist politikalarını sonlandırdı. Yeni ekip uluslararası alanda çalışmalara başlayarak İran’daki değişimi dünyaya anlatıyor. Avrupa’ya, ABD’ye giderek sunumlar yapıyorlar. Nükleer çalışmalar konusunda uzlaşmacı tavır sergileniyor. Yolsuzlukla mücadele yürütülüyor. Küresel anlamda İran’a bakış açısı hızla değişiyor.

Ahmedinejad dönemindeki yüzde 40’lık enflasyon yüzde 22’ye çekildi. Petrol üretimi günlük 700 bin varilden 1 milyon 200 bin varile çıkarıldı. Benzine yapılan fiyat sübvansiyonları ve popülist toplu konut yapımına ayrılan devlet bütçesi kesildi.

-İran’ın cazibesinin artması Türkiye’yi nasıl etkiler?

-İran’da kurulan yeni ekibin çalışmalarıyla birlikte küresel şirketler gözünü bu ülkeye dikti. Bu ekibin yaptığı sunumlara Total SA, Royal Duch Shell PLC, PSA Peugeot Citroen ve Deutsche Bank katıldı. İran’ın otomobil üreticisi Iran Khodro Industrial Group, Renault ve Peugeot ile ortaklık görüşmelerine başladı. Uluslararası enerji devleri, petrol ve gaz çıkarımı için İran’la görüşmeye başladı. Dünyanın dördüncü en büyük petrol rezervlerine ve en büyük ikinci doğalgaz rezervine sahip ülke olan İran, doğal kaynakların yanısıra yabancı yatırımcıyı da ülkesine getirmeye hazırlanıyor. 
Aynı zamanda, yolsuzlukların peşinden giderken kayıp 200 milyar dolarını da arıyor. Üç ülke üzerinden; Türkiye, Malezya, Dubai’deki kayıp parasının peşinde İran. Türkiye aklını başına toplamazsa, bölgenin cazibe merkezi İran olacaktır. 10 yıl içerisinde İran, Türkiye’yi geride bırakır. İran doğrudan yabancı yatırımı çekecek, bölgenin ekonomi merkezi hâline gelecek.

-Türkiye nerede hata yapıyor? Çözüm için ne yapılmalı?

-İran kötü imajını düzeltirken, Türkiye gerginliklerin ülkesi oldu. Sürekli siyasi gerilim yaratan bir kültür oluştu. Varolan ekonomi ekibi yoruldu ve yeni bir şey ortaya koyamaz hâle geldi. Türkiye’nin yeni bir ekibe ihtiyacı var. Türkiye, küresel ekonomiden pay alamıyor. Dünya’da doğrudan sermaye yatırım tutarı 2013’te 1.45 trilyon dolardı. 2014’te 1.6 trilyon dolar olacağını tahmin ediyoruz. Bunun yüzde 53’ü gelişmekte olan ülkelere gidiyor. Örneğin Çin 24 milyar dolar pay aldı bu miktardan. Büyüme böyle gerçekleşir.

Türkiye, 1.45 trilyon dolardan yalnızca 9.8 milyar dolar pay almış. 2014 yılının ocak-nisan döneminde ise sadece 3.8 milyar dolar. Gerilimler bir kenara bırakılıp, yeni bir ekiple atılım yapılmazsa, İran’ın bölgenin ekonomik merkezi olacağı anlaşılıyor. Bu Türkiye’nin elindekileri de kaybetmesi anlamına gelir. 


Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER