Sektörün sorunlarının acilen çözülmesini isteyen
iş dünyası "İnşaat durursa, ekonomi durur" uyarısında bulunuyor
Türkiye'nin son yıllardaki
ekonomik büyümesini ortalama yüzde 20'lik büyüme ile sırtlayan inşaat
sektörü, çimento,
demir ve hazır
beton gibi ana girdi maliyetlerindeki artış nedeniyle zor günler geçiriyor.
Konut kredisi
faizlerinin yükselmesi sonrasında talebin de azalması müteahhit firmaları zor durumda bırakırken, inşaat sektörünün durması halinde ekonominin genelinin de olumsuz etkileneceği belirtiliyor.
Toplu Konut İdaresi Başkanlığı'nın (
TOKİ) önce 6 bin konutluk 16 TOKİ
ihalesini, ardından da 130 bin konutun projesini ihaleye çıkarma işini askıya almasının sektördeki sıkıntının en açık göstergesi olduğu kaydediliyor.
İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı
Murat Yalçıntaş, özellikle 2005 ve 2006 yıllarında çok ciddi bir inşaat üretimi gerçekleştiğini ancak bu hızlı büyüme ve artan üretimin inşaat malzemeleri
fiyatlarında enflasyon oranının kat be kat üzerinde artışlara neden olduğunu söyledi. Bunun sonucunda çeşitli taahhütlere girmiş müteahhitlerin zor duruma düştüğünü kaydeden Yalçıntaş, piyasa fiyatının üzerinde malzeme bulmanın bile mümkün olmadığını dile getirdi.
İnşaat sektörünün ekonomiyi sürükleyen sektörlerin başında geldiğini vurgulayan Murat Yalçıntaş, "İnşaat sektörü yüzlerce sektörü tetikler, harekete geçirir. Bu yüzden inşaat sektöründe şartlar ne olursa olsun bir durağanlığa izin vermemeliyiz. Çünkü bu sektördeki bir durağanlık, gerileme, domino etkisiyle her sektörü olumsuz etkileyecektir" dedi.
KARARNAME ÇIKMAZSA İNŞAATLAR DURACAK
İTO
Meclis üyesi Ahmet Kibritçi de sabit fiyatla iş alan müteahhitlerin artan maliyetler nedeniyle zor durumda olduğunu belirterek, fiyat farkı
kararnamesi çıkarılmaması durumunda Türkiye'deki müteahhitlerin yüzde 60'ının işlerinin duracağını söyledi. İhale mevzuatına göre gerekli görülürse enflasyon oranında fiyat farkı verilebildiğini ancak bunun adil olmadığını savunan Kibritçi, "
Enflasyon yüzde 10 artmış ama inşaat malzemelerinde yüzde 100'ün üzerinde artan mallar var. Fiyat farkı yapılırken, çayın, şekerin fiyatı değil, çimentonun, demirin olduğu bir sepet uygulanmalı. Bunun için bir kararname çıkarmak yeterli" dedi.
EKONOMİYİ İNŞAAT SIRTLIYOR
2005 yılında Türkiye ekonomisinin yüzde 7,6 büyümeyi yakalamasında en büyük pay, yılı yüzde 21,5'lik büyümeyle tamamlayan inşaat sektörü oldu. 2006 yılı ilk çeyreğindeki yüzde 6,3 büyümede de yüzde 25,9 büyüyen inşaat sektörünün etkisi gözlendi. İnşat sektörünün büyümesinde, ekonomik istikrarın yanı sıra buna paralel olarak
konut kredisi faizlerinin aylık yüzde 1'ler seviyesine gerilemesi ve
15-20-30 yıl gibi vadelerle kira öder gibi
taksit imkanı oluşmasıyla ortaya çıkan konut talebi en büyük etken oldu. Talebe
cevap verebilmek için Türkiye'nin her yanında konut projeleri boy göstermeye başladı. Türk
Müteahhitler Birliği verilerine göre 2005 yılında yüzde 19,7'lik bir büyüme gösteren inşaat sektöründe 2005 yılının ilk
9 ayında cari fiyatlarla 17,7 milyar YTL konut edinmek için; 2,1 milyar YTL kamu sektörünce bina yapımları için ve 6,6 milyar YTL de altyapı yatırımları için harcandı. Kriz yıllarında 1 milyonun altına düşen yurtiçi inşaat gücü, 2005 yılında tekrar 1 milyon 300 bin seviyelerine çıktı.
Bu faizlerle de ev almak avantajlı
Daha düşük faizli krediye geçiş hakkı nedeniyle fiyatları düşen konutları şu anki
faiz oranlarıyla almanın
tüketici için avantaj olabileceği belirtiliyor
Konut kredisi faizlerinin yükselmesi ile talepte duraklama olduğunu ifade eden Keops AB Genel Müdürü Zafer
Arslan, bu faiz oranlarından ev almanın da avantajlı olabileceğini kaydetti. Mevcut mevzuata göre konut kredisi alan vatandaşların faizler düştüğünde, daha düşük faizli bir krediye geçmesinin mümkün olduğunu hatırlatan Arslan, şöyle konuştu:
"Alıcılar açısından aslında avantajlı bir dönem. Konut fiyatlarında gerileme var. İstenilen bir konut için daha fazla pazarlık etme şansı var. Hatta eski faiz oranlarıyla satan firmalar da var. Diyelim ki şu an yüzde 2 ile borçlandınız. Bir yıl sonra faiz yüzde 0,8 oldu. Bu bir yılda ödeyeceğiniz faiz farkı yüksek olabilir ama belki yüzde 25 daha düşük fiyata alacaksınız evi. Faizler düştüğünde belki evin fiyatı yüzde 50 artmış olacak."
Lokomotif sektör hız kesti
Türkiye ekonomisinde son yıllarda sağlanan istikrarla enflasyon tek haneli rakamlara ve faiz oranları yüzde 1'lere kadar gerilemiş, konut talebinde
patlama yaşanmıştı. Ancak
Mayıs ve Haziran aylarında piyasalarda yaşanan dalgalanma ilk önce inşaat sektörünü etkiledi. Kredi faizleri oranı yüzde 2'lere çıktı, talep daraldı.
YENİ ŞAFAK