Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet
Büyükekşi,
Merkez Bankasının aldığı önlemler sonrasında döviz kurlarında yaşanan gelişmelerin, kalıcı olabildiği takdirde, hem Türkiye'nin ihracatına olumlu yansıyacağını hem ithalatı dengeleyerek, cari açık sorununun
kontrol altına alınmasına imkan tanıyacağını belirterek, ''Temmuz ayında ithalat ve
ihracat artışı arasındaki
makas daralmaya başladı. Önümüzdeki aylarda da ihracat lehine olumlu gelişmeye devam edeceğini öngörüyoruz'' dedi.
Büyükekşi,
Ağustos ayı ihracat rakamlarına ilişkin yaptığı yazılı değerlendirmede, ihracatçılar olarak, küresel ekonomideki gelişmeleri dikkatle izlediklerini ifade ederek, ABD ve AB'de küçülme ve resesyon yerine uzun süreli yavaş bir
büyüme sürecine girildiğini, parasal genişlemenin,
kredi kanallarına giremediğini, bu nedenle hem ABD hem de AB'de sadece kamu borçlarının sürdürülmesini ve bankaların ayakta kalmasını sağladığını kaydetti.
Japonya'nın benzer şekilde 1990 yılında resesyona girdikten sonra faizleri sıfıra indirmesine ve parasal genişleme uygulamasına rağmen ''likidite tuzağı''na düştüğünü, maliye politikası tarafında genişletici önlemlerle kamu borcunun, milli gelirinin 2 katını aştığını, ancak tüm bunlara rağmen ortalama yüzde 1 büyümeye sıkışıldığını anlatan Büyükekşi, ABD ve AB için de aynı riskler bulunduğuna işaret etti.
Büyükekşi, Türkiye'nin, gelişmiş
ülkelerin karşı karşıya olduğu ve çözüm getirmek için büyük çaba sarf ettiği aşırı kamu borcu ve yüksek
bütçe açığı gibi problemleri, 2001 krizinden sonra aldığı önlemler, uyguladığı sıkı para ve maliye politikaları ile büyük oranda çözdüğünü kaydederek, ''Türkiye,
ekonomik durgunluğa giren gelişmiş ülkelere göre, canlı ekonomisi ile dikkati çekmektedir'' dedi.
Yükselen döviz kurları ile iç talebin ithalat yerine iç
üretim tarafından karşılanmasını, ithalatın dengelenmesini ve iç üretimdeki artışın büyümeye katkı sağlamasını beklediklerini ifade eden Büyükekşi, şu görüşlere yer verdi:
''Merkez Bankasının aldığı önlemler sonrasında döviz kurlarında yaşanan gelişmeler, kalıcı olabildiği takdirde, hem Türkiye'nin ihracatına olumlu yansıyacak hem de ithalatı dengeleyerek, cari açık sorununun kontrol altına alınmasına imkan tanıyacaktır.
Kurdaki hareketin, ihracatta yüzde 20 seviyesinde yaşanan artışı yüzde 30 seviyesine yükseltmesini, ithalat artış oranını da yüzde 40'lar seviyesinden yüzde 30 seviyesine düşürmesini beklemekteydik.
Nitekim Temmuz ayında ithalat ve ihracat artışı arasındaki makas daralmaya başladı. Önümüzdeki aylarda da ihracat lehine olumlu gelişmeye devam edeceğini öngörüyoruz.''
SANAYİ ÜRETİMİ YÜKSEK SEYRETTİKÇE, İTHALAT DA YÜKSEK KALMAYA DEVAM ETMEKTEDİR
Mehmet Büyükekşi, kısa vadede olumlu görünüme rağmen, Türkiye'nin orta ve uzun vadeli bakış açısıyla hareket ederek, ekonomide yapısal dönüşümü hızlandıracak adımlar atmaya devam etmesi gerektiğini vurguladı.
Büyükekşi, Merkez Bankasının politikalarında yaptığı değişikler ile Türkiye'nin sıcak para cenneti olmaktan hızla çıkmasını ''son derece olumlu bir gelişme'' olarak değerlendirirken, faizlerin indirilmesiyle birlikte döviz kurlarının daha rekabetçi seviyelere yerleştiğini kaydetti.
İç piyasayı daraltmayacak düzeyde rekabetçi döviz kurunun, sanayiciyi ihracata yönlendireceğini, ithalatın azalmasını ve ihracatın artmasını sağlayacağını savunduklarını hatırlatan Büyükekşi, Merkez Bankasının yürürlüğe koyduğu politikaları olumlu bulduklarını ve sanayide yapısal bir dönüşüme
destek vermesini beklediklerini belirtti.
Büyükekşi, Temmuz ayı
dış ticaret verilerinin, Türkiye'nin sanayi üretiminde yaşanan değişimin olumsuz sonuçlarının çok kısa sürede tersine çevrilemeyeceğini, uzun vadeli bir dönüşüm gündemi ile ancak kalıcı bir iyileşmenin olabileceğini gösterdiğine değinen Büyükekşi, ''Kurlarda geçen senenin
Kasım ayından başlayarak, yaşanan yükseliş ihracata olumlu bir etkide bulunmaktadır, ancak bu olumlu etki ithalatta sınırlıdır.
İthalat kurdan bağımsız bir şekilde yüksek kalmaya devam etmektedir. Türkiye'de
sanayi üretimi yüksek seyrettikçe ithalat da yüksek kalmaya devam etmektedir'' dedi.
Türkiye'nin artık ihracatı ve üretimi daha fazla destekleyici adımlar atması gerektiğinin altını çizen Büyükekşi, Türkiye'de ilk kez üretilecek ileri teknolojili yüksek katma değerli ürünlerin üretimi için yapılacak yatırımlar ile ihracatta kullanılacak kritik girdi malı üretecek yatırımların ''özel yatırımlar
teşviki'' düzenlemesi ile
yerli ve
yabancı yatırım farkı gözetilmeksizin ayrıcalıklı olarak teşvik edilmesi gerektiğini vurguladı.
Büyükekşi, Türkiye'nin sanayinin ihtiyaç duyduğu ara mallarını
yurt içinde üretip hem içeride kullanmak hem de
ihraç etmek zorunda olduğuna, aksi takdirde dış ticaret açığında sürdürülebilir bir iyileşme yakalanamayacağına dikkati çekti.
EN FAZLA İHRACAT YAPILAN ÜLKELER
Mehmet Büyükekşi, ihracatın aylık bazda yüzde 30 arttığı Almanya'nın, açık ara ile en fazla ihracat yapılan ülke unvanını koruduğunu açıklarken, şu bilgileri paylaştı:
''
Irak'a yapılan ihracat Ağustos ayında yüzde 25 artmış, Irak en fazla ihracat yaptığımız ikinci ülke konumuna yükselmiştir. Üçüncü sırada yer alan İngiltere'ye ihracatımız yüzde 17, Fransa'ya yüzde 36, Rusya'ya yüzde 33, İtalya'ya yüzde 24 artış göstermiştir.
Fas'a yaptığımız ihracat Ağustos ayında yüzde 122, Mısır'a yaptığımız ihracat yüzde 106, Suriye'ye yaptığımız ihracat yüzde 2 artış göstermiştir. Ağustos ayında ihracatımızın Çin'e yüzde 27, Brezilya'ya yüzde 103, Hindistan'a yüzde 62, Rusya'ya yüzde 33 artması önemli bir gelişme olarak kaydedilmektedir.''
Ağustos ayında en fazla ihracat yapan ilk 10 ili
İstanbul,
Kocaeli,
Bursa,
İzmir,
Ankara,
Gaziantep,
Manisa, Denizli,
Hatay ve
Adana olarak sıralayan Büyükekşi, ilk 10'daki iller arasında en fazla ihracat artışını yüzde 56 ile Manisa'nın gerçekleştirdiğini, Bursa'nın ihracatının yüzde 49, Gaziantep'in yüzde 49, Hatay'ın yüzde 36, İzmir'in yüzde 31, Ankara'nın yüzde 31, Kocaeli'nin yüzde 30, Denizli'nin yüzde 25, İstanbul'un yüzde 25 ve Adana'nın yüzde 23 artığını kaydetti.
AA