Lipsky,
IMF'in internet sitesinde yer alan yazısında, 2011 yılının küresel
ekonomik toparlanma, uluslararası
işbirliği ve Fon'un bu güçlüklerle başa çıkmadaki rolü açısından çok önemli bir yıl olduğuna dikkati çekerek, ''2011 yılı
kriz sonrası planların uygulandığı,
test edildiği ve değerlendirildiği yıl olacak'' dedi.
Finansal krize karşı ortaya konan planların başarılı bir şekilde uygulanması halinde bu yeni modelin, küresel ekonomi ve finansal
yönetim için yolunda olduğunu iddia etmenin abartılı olmayacağını ifade eden Lipsky, başarısız olunması halinde ise muhtemelen güvenin baltalanacağını ve üstesinden gelinmesi zor bir sorunlar listesi ortaya çıkaracağını vurguladı.
-''KÜRESEL EKONOMİNİN ÖNÜNDEKİ RİSKLER DEVAM EDİYOR''-
Lipsky, acil dikkat gerektiren yeni sorunlar ortaya çıktığına işaret ederek, küresel ekonominin önünde bulunan riskler arasında özellikle Avrupa'da devam eden, diğer bölgelere ve reel ekonomiye yayılması tehdidi bulunan
ülke borcu krizini, bazı gelişmiş ülkelerdeki konut piyasasında devam eden sorunları ve yüksek işsizliği gösterdi.
Bu risklerin
tüketici güvenini daha da baltalayabileceğine, harcamaları yavaşlatabileceğine ve
büyüme görünümünü zayıflatabileceğine işaret eden Lipsky, bazı gelişmekte olan ülkelerdeki yüksek büyüme oranları, varlık fiyatlarındaki artış ve yükselen enflasyonun aşırı
ısınma potansiyeli kaygılarını artırdığını, bunun yanı sıra
sermaye girişindeki artış ve güçlenen para birimleriyle başa çıkmakla ilgili zorluklar bulunduğunu belirtti.
IMF Başkan Yardımcısı Lipsky, küresel büyümede toparlanmaya rağmen, güçlü, sürdürülebilir ve küresel dengeli büyüme hedeflerine ulaşmak için önemli değişiklikler gerektiğine de dikkati çekerek, ''İhtiyatlı iyimserliğin zemini sağlam. Aynı zamanda ciddi zorluklarla karşı karşıyayız. Yeni yılla birlikte artık çalışma zamanı'' dedi.
-BEŞ BÜYÜK EKONOMİ İÇİN YENİ RAPOR 2011'DE-
John Lipsky, IMF'in bu yıl Çin,
Avro Bölgesi,
Japonya,
İngiltere ve ABD gibi dünyanın en büyük beş ekonomisinin diğer ülkeler üzerindeki etkisini değerlendiren bir
rapor hazırlayacağını ifade etti.
Raporun, ABD'nin finansal piyasalarına enjekte ettiği 600 milyar dolar tutarındaki İkinci Parasal Gevşeme Programı'nın ya da aşırı değerlenen Çin para birimi yuanın dünyanın geri kalan ekonomiler üzerindeki etkisini değerlendiren ve yeni deneysel yöntemlerin kullanılacağı bir rapor olması hedefleniyor.