Uluslararası Para Fonu (IMF), 4. madde kapsamında yaptığı görüşmeleri sonuçlandırdı ve
Türkiye'ye 13 maddelik bir
öneri paketi sundu. Kırılganlıkların önlenmesi için Türkiye'ye yüzde 5'in üzerinde
büyüme öneren IMF, "Türk ekonomisinin önünde devasa fırsatlar bulunmaktadır" değerlendirmesi yaptı.
IMF
Avrupa Bölümü Direktör Yardımcısı Susan Schadler'ın de katıldığı çalışmaları tamamlayan IMF heyeti hükümete 'değerlendirme notu' sundu.
Türkiye ekonomisinin 2001'den bu yana etkileyici bir makro
ekonomik performans sergilediği vurgulanan notta, "Yakın dönemde, ekonomik koşulların daha az elverişli olduğu bir döneme girilmiştir" denildi.
Cari açık trendinin 2007'de tersine dönmesinin (daha ılımlı iç talep büyümesi, düşük petrol fiyatları ve Türkiye'nin başlıca ticari ortaklarının güçlü büyümesinin yardımıyla) beklendiği vurgulanırken, dış finansman ihtiyacının halen yüksek düzeyde olduğu, bu durumun ekonomiyi finansal piyasalardaki dalgalanmalara karşı duyarlı kıldığına dikkat çekildi.
IMF'nin hükümete sunduğu değerlendirmeler ve öneriler şöyle:
Dayanıklılık artırılmalı: Görüşmeler potansiyel büyümeyi yükseltecek ve dış şoklara karşı dayanıklılığı artıracak politikalar üzerine odaklanmıştır. Mevcut büyüme Türkiye'nin uzun dönem ortalamasından yüksek olsa da, birçok yükselen piyasa ekonomisindeki büyümenin halen gerisindedir ve işsizlik yüksek seviyesini korumaktadır. Büyüme potansiyelin artırılması, piyasaların ve potansiyel
yerli ve
yabancı yatırımcıların güveninde kararlı iyileşme gerektirmekte.
Hükümetle mutabakat: Yetkililerle yapılan görüşmelerde bu amaca ulaşmaya yönelik politikalar üzerinde görüş birliği sağlanmıştır;
Maliye ve para politikalarındaki disiplinin, düşük enflasyonu güvence altına almak ve özellikle halen yüksek seviyede bulunan kamu borcundan kaynaklanan kırılganlıkları azaltmak amacıyla sürdürülmesi,
Verimliliği destekl
emek ve istihdam ve yatırımı artırmak amacıyla arz odaklı yapısal reformların ilerletilmesi.
Bu politikaların başarılı şekilde uygulanması potansiyel büyümeyi yüzde 5'in oldukça üzerinde seviyeye yükseltecektir. Daha güçlü büyüme ise, ekonominin, cari açığı sürdürme yetisini iyileştirmek ve dış finansmanı doğrudan yabancı yatırım gibi daha istikrarlı kaynaklara yöneltmek suretiyle, dış şoklara karşı hassasiyetini azaltacaktır.
Eşsiz fırsat:
Enflasyon oranlarındaki düşüş henüz istenilen noktaya varmamıştır. Düşüş eğiliminde geçen yıl meydana gelen kesintiye rağmen, yüzde 4'lük
hedefe ulaşmak için gerekli nihai hamleyi yapmak için yetkililerin elinde eşsiz bir fırsat görülmektedir. Faizlerin mevcut seviyesi uygun bulunmaktadır. Enflasyonda hedefe doğru bir yakınsama gerçekleşmediği takdirde
Merkez Bankası, politikasını daha da sıkılaştırmaya hazırdır. Enflasyonun somut bir şekilde düşüş eğilimine girdiğinin teyit edilmesi halinde,
faizler ihtiyatlı bir yaklaşım çerçevesinde düşürülecektir.
Faiz dışı fazla: Yüzde 6.5 faiz dışı fazla sürdürülmeli, bu hedef 2008'de de muhafaza edilmelidir. Bunun için harcamaların belli sınırlar dahilinde tutulması büyük önem arz edecek olup,
bütçe kalitesini azaltan ve
vergi tabanını daraltan bir defaya mahsus girişimlerden kaçınılmalıdır.
Borç hedefi yüzde 30: Orta vadede politikalar, kamu borcunun düşürülmesi ve bozucu etkileri olan vergilerin azaltılmasına yönelik temel hedeflere odaklanmalı. Borcun daha güvenli seviyeye (net bazda GSMH'nin yaklaşık yüzde 30'u) düşürülmesinin kamu maliyesi önceliği olduğu konusunda mutabakat oluşmuştur.
Seçim fırsatı: Seçimin hemen sonrasındaki dönem, yeni bir yapısal reform gündeminin ortaya konması için bir fırsat teşkil etmelidir.
Öncelik sosyal güvenlik:
Reform gündeminin en temel unsurlarından biri, sosyal güvenlik reformunun yeniden hayata geçirilmesi olmalıdır.
İş yasalarında esneklik: Büyüme, büyük ölçüde istihdamın artmasına ve
işgücü verimliliğine bağlı olacaktır. Görüşmelerde emek piyasası düzenlemelerinin yumuşatılmasının ve yüksek istihdam vergilerinin azaltılmasının işsizliği düşürebileceği, işgücü katılımını artıracağı ve ciddi düzeydeki
kayıt dışı kesimi daraltacağı hususunda görüş birliğine varılmıştır.
İstihdamda vergi yükü azaltılmalı: Emek piyasasındaki katılıkları gidermek amacıyla atılabilecek adımlar arasında orta ve büyük ölçekli şirketler üzerinde işe almaya ilişkin bazı zorunlulukların kaldırılması, zorunlu
kıdem tazminatı sisteminin rasyonelleştirilmesi, esnek koşullu istihdam uygulamalarına izin verilmesi ve üzerindeki vergi yükünün azaltılması sayılabilir.
Bankalar özelleştirilmeli: Bütçe şartları elverdiği ölçüde finansal aracılık vergilerinin kaldırılması, başta Halk Bankası'nın
halka arzının zamanlıca tamamlanması olmak üzere kamu bankalarının özelleştirilmesinin kararlılıkla ilerleme sağlanmalı.
Denetim geliştirilsin önerisi: Finansal
sektör geliştikçe kurumsal çerçevenin ve denetim altyapısının aynı paralelde geliştirilmesi büyük önem arz edecek. Gözetim uygulamalarının daha da geliştirilmesi öncelik taşımakta. Şirket bilanço bilgilerinin kapsamının ve zamanlamasının da iyileştirilmesi gerekmektedir. Yeni
Ticaret Kanunu'nun
erken bir zamanda çıkarılması bu kapsamda yararlı olacaktır.
Yabancı
sermaye: Doğrudan yabancı yatırımların gelecekte daha da artması için önemli bir imkân mevcuttur. Özelleştirme programının ilerletilmesi, AB ile yakınsama amacıyla yürütülen reformların devam ettirilmesi ve piyasalara giriş önündeki engellerin azaltılması amacıyla
ürün piyasası düzenlemelerinin yumuşatılması yeni özel yatırımları destekleyecektir.
Koşullar uygun: Türk ekonomisinin önünde devasa fırsatlar bulunmaktadır. Bundan sonra hedef, hızlı büyümeyi kalıcı kılmak, düşük enflasyon ortamını korumak ve ekonomiyi dış şoklara karşı dayanıklı ve esnek hale getirmek olmalıdır.