Sera Yatırımcıları ve Üreticileri Birliği Başkanı Hasan
Şentürk,
tüketicinin kafasının karıştığını, GDO ile hiç ilgisi bulunmayan
sebzelerden bile uzak durmaya başladığını öne sürdü.
Şentürk,
Tarım ve
Köyişleri Bakanlığının bir hafta önce yürürlüğe soktuğu “Gıda ve Yem Amaçlı
Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerinin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol ve Denetimine Dair
Yönetmelik” ile ilgili kamuoyundaki
tartışmaların sebze satışlarını olumsuz etkilediğini söyledi.
GDO konusunda televizyon ve gazetelerde “yetkin olan, olmayan herkesin konuştuğunu” söyleyen Şentürk, GDO dünyada sadece
pamuk,
buğday, mısır, soya ve kolzada genetik değişiklik yapılmasına rağmen yayınlanan haberlerde sanki Türkiye'deki
seralarda genetik değişikliğe uğramış sebze üretiliyormuş gibi bir izlenim yaratıldığını savunan Şentürk, “Her
akşam televizyonlarda GDO tartışmaları yapılıyor. Bu sırada kullanılan görüntülerin hepsi seralardan domates ve biber görüntüsü. Tüketici, konuşulan
teknik konuları değil, görüntüleri dikkate alıyor. Halkın kafası karışmış durumda.
Domates yemekten korkak hale geldi. Bakanlığın yönetmeliği çıkardığı ve bu tartışmaların başladığı günden bu yana geçen bir haftada, domates ve biber satışları yaklaşık yüzde 40 düştü. Hallerde
ürün stoku artıyor. Biz aynı ürünü şu anda
İngiltere,
Almanya ve Rusya'ya gönderiyoruz. Ama iç pazarda insanlar istemiyor” dedi.
Sebzede GDO'lu
üretime ihtiyaç olmadığını, böyle bir çalışma da bulunmadığını dile getiren Şentürk, bu konuda
Tarım Bakanlığı'nın tüketiciyi aydınlatmasını beklediklerini kaydetti.
Şentürk, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Tüketicinin kafa karışıklığının giderilmemesi halinde, iç pazarda büyük sorun yaşanacak.
Domuz gribi hastalığı nedeniyle bilim adamları daha fazla sebze ve
meyve tüketilmesi gerektiği yönünde uyarılar yapıyor. İçinde portakaldan çok daha fazla
C vitamini barındıran biberdeyse satışlar bir anda dibe vuruyor. İnsanların vitamine en çok ihtiyaç duyduğu anda yaratılan bu karmaşa ortamı insan sağlığıyla oynamaktır. Tarım Bakanlığı konunun ciddiyetine bir an önce varmalı ve harekete geçmelidir. Bu konuda kurulacak bir
komisyon analiz sonuçlarıyla birlikte halka aydınlatmalı” diye konuştu.
Serada üretilen sebzelerde geçmişte ilaç kalıntısı ve
hormon sorunlarının gündeme geldiğini belirten Şentürk, belli bir kapasitenin üzerinde üretim yapan
modern seralarda böyle bir sorunun olmadığını, bu seraların üretimlerinin büyük bölümünü sıkı kuralları bulunan AB ülkeleri ve Rusya'ya sorunsuz şekilde gönderdiğini kaydetti.
“TARLADAN İYİYİZ, İNANMAYAN GELSİN”
Serada yetişen domates ve biberin tarlada yetişene göre daha sağlıklı olduğunu ileri süren Şentürk, “Tüm bilim adamlarına ve ilgililere sesleniyoruz. Gelin seralarımızda yetişen ürünleri analiz edin. Hem kalite, hem kalıntı ve hormon, hem de lezzet yönünden tarlada yetişenlerden daha iyi ve sağlıklı üretim yapıyoruz. Bu konuda iddialıyız. İnanmayanı seramıza bekliyoruz. Açık havada her tür hastalığa açık olan ürün, zirai ilaçlarla korunur. Seradaysa şartların
kontrol altında olması, hastalık riskini ve ilaç kullanımı azaltır” dedi.
Tarım Bakanlığı'nın
küçük üreticiyi korumak adına sera üretimini kontrol altına almadığını ileri süren Şentürk, özellikle
soğuk seralarda ilaç kalıntısı sorununun yaşandığını, ancak bunu tüm seralara mal etmenin yanlış olduğunu kaydetti. Küçük üreticiyi korumanın insan sağlığını riske atarak yapılamayacağını dile getiren Şentürk, “Bakanlık gerekli şartları yerine getiremeyenler üzerinde
yaptırım uygulaması halinde
sektör kısa sürede toparlanacaktır. Aksi taktirde sebze üzerindeki tartışma bitmez” diye konuştu.
Sera Yatırımcıları ve Üreticileri Birliği üyesi 35 işletmenin 5 bin dönümlük serada üretim yaptığı belirtildi.
AA