Babacan “2002'de göreve geldiğimde ilk işim
ekrandaki
faize bakmak oldu. Yüzde 66 idi, bugün ise 8” dedi. Milyonlarca kişinin işsiz kalmasına ve binlerce işletmenin de kapanmasına yol açan
Şubat 2001
krizinin üzerinden bugün tam 10 yıl geçti. Şubat krizini ve 10 yılda Türk ekonomisinin katettiği yolu, ekonominin patronu
Devlet Bakanı ve Baş
bakan Yardımcısı
Ali Babacan ile konuştuk. Babacan, Türk ekonomisinin 10 yılda geldiği noktayı krize şahitlik eden makamında rakamlarla anlattı. 2001 ekonomisi ile 2011 yılı ekonomisinin ‘
siyah ve beyaz' veya ‘ak ile kara' gibi olduğunu ifade eden Babacan “İlk göreve başladığım gün yani 18
Kasım 2002 tarihinde ekonomiden sorumlu bakan olarak koltuğuma oturdum. İlk işim ekrandaki iç borçlanma faizlerine bakmak oldu. Ekran yüzde 66 faiz gösteriyordu. Vade ise en fazla 9 ay idi. Bugün çok
şükür faizler yüzde 8 civarında.
Enflasyon ise 6'lar seviyesinde. Birileri o gün bu rakamlara ulaşacağımızı söylese ‘hayal görüyor' denirdi. Borçlanma faizleri bile ekonominin nereden nereye geldiğini gösteriyor” dedi.
10 YIL ÖNCE KÖTÜ ÖRNEKTİK
2001 yılı krizinin ardından, Türk ekonomisinin dünya ülkelerinde ‘kötü örnek' olarak gösterildiğini hatırlatan Babacan, şimdi ise birçok gelişmiş ülkenin Türkiye'nin uyguladığı
ekonomik politikaları örnek aldığına dikkat çekti. Babacan, “2001 yılında kişi başına düşen
milli gelir 3 bin 500 dolar civarında, şimdi ise 10 bin doları geçti.
Merkez Bankası rezervleri 28 milyar dolardan 82 milyar dolara yükseldi” dedi. Babacan, Türkiye'nin risk priminin bugün birçok
Avrupa ülkesinden daha düşük olduğunu belirterek “Örneğin
İspanya,
Portekiz, Yunanistan'ın riskleri bizden daha yüksek. Adamlar kendi paralarıyla bizden daha pahalıya borçlanıyor” diye konuştu.
Krizin simgesi Halkbank'taki bakan odasını kapattırdım
Şubat krizinin çıkma sebeplerini değerlendiren Babacan, krizin MGK toplantısında Ana
yasa kitapçığının fırlatılması ile çıktığını hatırlatarak, kitapçığın fırlatılmasının temelinde ise Halk Bankası'ndaki zararların olduğunu vurguladı. Babacan “O dönemde
kamu bankaları büyük görev zararları ile karşı karşıya kalmıştı. Sorunlar yıllardır halının altına süpürülmüş. Kimse çözüm getirememiş. Bir de sabit kur rejimi devreye girince kriz patladı. Bizim dönemde ise kamu bankalarına tek talimat verilmemiştir. Hatta krizin temelinde yatan Halk Bankası'nın 29. katında bakan katı vardır. Bu makam odasını örnek olsun diye kapısına
kilit vurdurdum. Ziraat'teki odayı da kapattırdım” dedi.
E-Muhtıra'ya rağmen ekonomi ayakta kaldı
Türk ekonomisinin, 2007 ve 2008 yıllarında Şubat krizinden daha ağır siyasi krizlerle karşı karşıya kaldığına dikkat çeken Babacan, 2007 yılındaki e-muhtıranın, 2008 yılındaki
kapatma davasının Türk ekonomisine ağır
darbe vurduğunu kaydetti. Babacan, bu iki siyasi gelişmeye rağmen Türk ekonomisinin bu dönemleri başarı ile geride bıraktığını vurguladı. Babacan, “2007 ve 2008 yılı kendi içimizdeki gelişmelerden dolayı kayıp yıl oldu. 2009 yılında da küresel kriz patladı.
Ekonomi 2010 yılında toparlanmaya başladı. Türk ekonomisi, çok şükür bu krizlerden başarı ile çıktı” şeklinde konuştu.
Allah'tan yatırımcı Kılıçdaroğlu'nu ciddiye almıyor
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun açıkladığı
aile sigortası vaadini de değerlendiren Babacan, vaatlerin ekonomi kuralları ile bağdaşmadığını söyledi. Babacan “Aile sigortasının maliyeti 12 milyar lira. Bunu ‘
bütçeden kaydırırız' diyorlar. Bütçe milimetrik hesaplarla yapılır. Bu parayı nereden keseceksiniz. Memur maaşlarından mı yatırımlardan mı? İktidara gelme niyeti olan parti böyle program yapmaz. Yatırımcılar Allah'tan CHP'nin iktidara geleceğine ihtimal vermiyor. Onun için vaatler ciddiye alınmıyor” dedi.
TECRÜBESİNE BAKARIZ
Babacan, Kılıçdaroğlu'nun SSK döneminde hükümetlerin kararlarına uygulamak zorunda kaldığı bu nedenle SSK'nın zararından sorumlu tutulamayacağına ilişkin iddiaları da değerlendirdi. Babacan “
Bürokratlar için her zaman
istifa kapısı açıktır. Hükümetin icraatlarını beğenmeyen bürokrat istifa eder” dedi. Babacan, Kılıçdaroğlu'nu bürokrat olarak atayıp atamayacağına ilişkin soruya ise “Bürokratların geçmiş tecrübelerini bakarız. Ona göre atarız” demekle yetindi.
Sisli ve virajlı yolu görünce hız düşürdük
Babacan, ekim ayından bu yana ekonominin soğutulmasına yönelik
tedbirler aldıklarını hatırlatarak, 2011 yılının enteresan bir süreç olacağını kaydetti. Ekonominin önünde sisli ve virajlı bir yol olduğuna dikkat çeken Babacan, virajda
kaza yapmamak için, hızın düşürüldüğünü dolayısıyla, bu yolda kaza yapmamak için tedbir aldıklarını kaydetti
IMF'ye ‘minnettarız' mektubu vermişler
Şubat krizi sonrası IMF'ye üç liderin imzasını taşıyan niyet mektubu verildiğini hatırlatan Babacan “Kapağında ‘minnettarız' yazıyordu” dedi
Ekonomideki düzelme ile birlikte IMF ile ilişkilerin seyrinin de değiştiğine dikkat çeken Babacan, şubat krizinin ardından dönemin
koalisyon hükümeti ortakları Ecevit, Yılmaz ve Bahçeli'nin IMF'ye çok kalın bir niyet mektubu vermek zorunda kaldığını hatırlattı. Babacan “Krizin ardından IMF'ye çok kalın bir niyet mektubu verildi. Niyet mektubunun kapağında, üç liderin imzası bulunuyordu. Kapakta, ‘minnettarız' ifadesi yer alıyordu. Bizim hükümetimiz döneminde IMF'ye 10 tane niyet mektubu verdik. Hiçbirinde
Başbakan'ın imzası yoktur. IMF de buna gerek bile görmedi” dedi. Devlet eski Bakanı
Kemal Derviş döneminde IMF'den
kredi alabilmek için ardı ardına yasa çıkartıldığını belirten Ali Babacan, yasaların tamamının yürürlük tarihinin ileriye atıldığını,
AK Parti döneminde ise bu yasaların tamamının değiştirildiğini kaydetti. Bakan Ali Babacan, 2001 yılında IMF ve Dünya Bankası'nın tüm
desteklerine rağmen krize girildiğini, 2009 yılında ise hiçbir destek almadan krizden başarı ile çıkıldığını kaydetti.
STAR