Devlet Bakanı ve Baş
bakan Yardımcısı Nazım Ekren, küresel ve ulusal gelişmelerin, konjonktürün de etkisiyle ülkelerin ve
Türkiye'nin risk primini de etkilemeye başladığını ifade ederek, ''Planladığımız ve hedeflediğimiz seviyelere gelme sürecinin de önemli zorluklar içerdiğini biliyoruz. Buna rağmen iyi bir kurgu yapıldığında, sahip olduğumuz imkan ve kaynaklar, mevcut gelişmeler ışığında yeniden düzenlendiğinde, bu zorluklardan sonuçta fırsatlar üretme şansımız da olacaktır'' dedi.
Bakan Ekren, toplantının başlangıcında yaptığı açıklamada,
ekonomik yapı ve ilişkiler sisteminin önemli bileşenleri olduğunu, bugünkü toplantıda da bu bileşenlerden reel
sektörü,
finans sektörünü, kamu sektörünü ve dış ekonomik sektörü birlikte toplayarak önümüzdeki dönemdeki yeni gelişme, inisiyatif ve yeni perspektifleri birlikte değerlendireceklerini kaydetti.
''Özellikle özel ve kamu sektörü temsilcilerinin bir arada bulunmasıyla, Orta Vadeli Programda da açık şekilde paylaşılan,
özel sektörden gelen
destek ve talepler doğrultusunda özel bir yönetişim modelinin de ilk örneklerini bu toplantıyla vermek istiyoruz'' diyen Ekren, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Elbette bu süreç, sağlıklı bir şekilde kurgulandığı ve uygulandığında, makro ekonomik performansı, yönetişimi ve demokrasiyi birlikte çalıştıracak ve birlikte işletecek son derece kritik bir süreç olacaktır. İçinde bulunduğumuz koşullardan dolayı kurumlararası özel sektör, kamu sektörü dahil olmak üzere,
bağımsızlık, eşgüdüm ve
işbirliği konusunda da küresel gelişmeleri dikkate alıp, yeni açılımlara da ihtiyacımız olduğu çok nettir.
Bu toplantıda en önemli amacımız, en önemli beklentimiz, veri ve bilgi paylaşımı ve görüş alışverişine dayalı olarak mevcut durum ve muhtemel gelişmelerle ilgili teşhis ve tekliflerde bulunmak,
tedavi ve koruyucu yaklaşımların neler olabileceğini sektörler bazında, özellikle makro istikrar ve finansal istikrarı koruyarak neler yapılabilir, buna odaklanmak. Son olarak da bu çalışmaların beklenen nihai bir etkisi olarak da
uygulama ve takip süreci konusunda da güçlü bir alt yapıyı oluşturmak.''
Yapılan toplantıdan sonra düzenli şekilde başka toplantılar da yapmayı planladıklarını ifade eden Ekren, bundan sonra ilk olarak, sosyal kesimlerle,
sivil toplum kesimleri ve sendikalarla benzer formatta ve benzer içerikte toplantılar yapılacağını bildirdi.
-''YENİ PERSPEKTİF''-
Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Ekren, şunları söyledi:
''Veri ve bilgilerin ortak payda haline getirilmesi halinde yeni bir perspektifin de gerekli olduğu da ortaya çıkmış olacaktır. Bunlardan bir tanesi küresel ölçekte karşılaştığımız ama hızla bütün ekonomileri etkileme sürecine başlamış olan krizlerdir. Bunlardan biri finansal kiriz, bir diğeri dozajı ve şiddeti finansal krizle biraz gölgelenmiş olsa bile
gıda ve tarım krizi. Benzer şekilde dozajı zaman içerisinde değişiklik gösteriyor olsa da petrol ve petrol türevleri şeklindeki enerji krizi. Bu krizlerin sadece birine odaklanmak yerine bunların üçünün de farklı nedenleri, etkileri olacağını dikkate alıp bu toplantıda bunlara yönelik bir yaklaşım tarzını da özel sektörle birlikte değerlendirmek istiyoruz.
Elbette bu süreç, küresel ve ulusal gelişmeler, konjonktürün de etkisiyle ülkelerin ve ülkemizin risk primini de etkilemeye başlamıştır ve etkilemektedir. Planladığımız ve hedeflediğimiz seviyelere gelme sürecinin de önemli zorluklar içerdiğini biliyoruz. Buna rağmen iyi bir kurgu yapıldığında, sahip olduğumuz imkan ve kaynaklar mevcut gelişmeler ışığında yeniden düzenlendiğinde bu zorluklardan sonuçta fırsatlar üretme şansımız da olacaktır. Zaten bu toplantının da beklediğimiz bir diğer amacı da bu konudaki karşılıklı görüş alışverişinde bulunmaktır.''
-KÜRESEL SÜREÇ-
''Türkiye ile ilgili temel ekonomik göstergelerin, Türkiye'nin kat ettiği normalleşme ve düzelme yönünden, büyüyen ekonomilerin karşılaştığı farklı eşiklere gelindiği için farklı duyarlılıkların ve farklı kırılganlıkların da söz konusu olduğunun bilincinde'' olduklarını ifade eden Ekren, ''Dolayısıyla geçmiş dönemde büyük maliyetler ödeyerek oluşturduğumuz bu sürecin, yapısal reformun, mali istikrarın, finansal istikrarın, ekonomik istikrarın korunması ve bu sürecin daha da güçlendirilmesi bu açıdan da özel bir önem taşımaktadır'' diye konuştu.
''
Küresel süreç şunu göstermiştir ki, ekonomik birimlerde rasyonel davranış beklemek her zaman mümkün olmamaktadır'' diyen Ekren, şunları kaydetti:
''
Ekonomilerin sağlam, güçlü olmalarına karşın, ekonomik birimlerin farklı kaygı ve nedenlerle rasyonel davranışı zaman zaman terk edecek cesareti ya da zorlukları ortaya çıkmaktadır. Bu çerçevede belkide finansal psikoloji dediğimiz her ekonomik birimin kendi özel durumundan dolayı farklı şekilde davranabileceğini ve davrandığını da dikkate alarak yeni yaklaşımlar ve arayışları da bu çerçevede yeniden değerlendirmeliyiz.
Ekonomi sosyolojisi olarak değerlendireceğimiz rasyonel davranış ve finansal psikolojiden hangisini takip edeceğine karar veremeyen, geniş ekonomik ajanları da dikkate alacak, onları yönlendirecek, onların doğru karar alma ve uygulamalarına yardımcı olacak bir süreci de elbette birlikte kurgulamalıyız.''
AA