Faiz indiriminde bekleneni vermeyen
Merkez Bankası'nın Başkanı
Durmuş Yılmaz, son günlerde ihracatçı ve sanayicinin
hedefi haline geldi.
Tepkiler
gazete ilanlarına bile yansıdı. Önceki
akşam gazetecilerle bir araya gelen Başkan Yılmaz, ilanlara kızmadığının altını çiziyor. Ancak, aldıkları kararların
ekonomik teröre yol açtığı eleştirilerine katılmıyor. "Biz
terörist değiliz." d
erken,
faiz indiriminde erken davranmanın şimdiye kadar yapılan fedakârlıkları boşa çıkaracağı uyarısında bulunuyor.
Enflasyon düştükçe faizi indireceklerinin altını çizen Başkan, doğru yolda olduklarından da emin: "Akşam eve gidip yorganı üstümüze çektiğimizde, 'Aldığımız kararlardan sonra işini kaybeden oldu mu?' diye kendimize soruyoruz. Tepkileri okuyoruz, inceliyoruz. Ama doğru yaptığımıza inanıyoruz."
Dövize müdahale sonuç vermiyor enflasyon düştükçe faizi indireceğiz
Faiz ve kur politikası yüzünden ihracatçılarla yıldızı bir türlü barışmayan
Merkez Bankası, 'temkinli' duruşunun sebeplerini açıkladı. Kurum olarak temel hedeflerinin '
fiyat istikrarı'nı sağlamak olduğunu yineleyen
banka yönetimi,
faiz indirimi konusunda erken davranmanın şimdiye kadar yapılan fedakarlıkların boşa gitmesine yol açabileceğini kaydediyor. Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, "Başta
tüketici kredileri olmak üzere elimizdeki veriler faizlerin çok hızlı aşağı inmemesi gerektiğini söylüyor. Faizler yüksek, bunu kabul ediyoruz. Ama enflasyondaki düşüşü gördükçe faiz indireceğiz." diyerek bu konudaki duruşlarını bozmayacaklarını ifade etti. YTL'nin değerlenmesini yakından takip eden banka, 'müdahale' seçeneğini kullanmaya pek niyetli değil. Yılmaz, "2005'te yüklü oranda müdahale ettik.
Doların değerini 1
kuruş yükseltebildik. Kapanışta da müdahale ettiğimiz noktanın da altına indi. Dünyadaki örnekleri de böyle,
kura müdahaleler sonuç getirmiyor." tespitinde bulundu.
Son günlerde ihracatçı ve sanayicinin hedef aldığı isim haline gelen Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, gazetelerin ekonomi editörleriyle bir araya geldi. Yılmaz'a, yardımcıları
Erdem Başçı ve Burhan Göklemez ile
Para Politikası Kurulu üyesi
İbrahim Turhan da eşlik etti. Sohbetin ağırlıklı konusu
döviz kuru ve faiz oranlarıydı. Banka yönetimi bu konuda çok hassas. 2001 krizine vurgu yapan Yılmaz, "Toplum 35 yıl yüksek enflasyonla yaşadı. Bedelini 2001'de altında kaldığı
maliyetle ödedi. 2001'den beri uygulanmakta olan ekonomik programın sonuçlarını bir görelim. Kısa vadeli düşünmemeliyiz. Böyle yaparsak kazandıklarımızı kaybederiz." ifadelerini kullandı. Enflasyon hedefinde
revizyon söz konusu değil. Bu konuda yaptıkları açıklamaların doğru okunmasını isteyen Yılmaz, "Yüzde 4 tartışması yapmak faydasız. Revize edilebilir şartlar zorlarsa. Ama bunu gerektiren şartlar yok. Yaparsak kredibilite sorunu çıkıyor. Revize etmişti, yine edebilir diye. Enflasyonla mücadeleyi zora sokabilir. Üstleneceğimiz riskler fazlalaşır. Bugün enflasyon hedefinin gerisindeysek de 2008 sonunda yüzde 4'e ulaşacağız. Hedef revize edilmiyor, beklenti değişiyor. Bize düşen görev
piyasaları enflasyonun düşeceğine inandırmak. Asıl görevimiz fiyat istikrarı." vurgusunu yaptı.
Geçen yıl mayıs ve haziran aylarındaki dalgalanmanın ardından parasal sıkılaştırmaya gidildi. Merkez, kısa vadeli faizleri yüzde 13,25'ten 17,5'e çıkardı. Durmuş Yılmaz, Aradan geçen sürede, bazı kesimlerin "Niye aynı oranda geri indirilmiyor?" sorusuna şöyle karşılık verdi: "Faizin yukarı veya aşağı yönlü değişmesi hiçbir zaman simetrik değildir. Orta vadede enflasyon hedefini tutturmak için talep şartlarını
kontrol etmemiz gerekiyor.
Konut kredileri 28 milyar YTL. GSMH'ya oranı yüzde 4'e ulaştı. Faizi yükseltmeseydik talebi kontrol edemeyecektik." Bankanın en çok eleştirildiği diğer konu da döviz politikası. Dalgalı kur sisteminde dövizin fiyatı piyasada oluşuyor. Merkez Bankası ancak aşırı yükselme ya da düşüşte müdahale ediyor. Son 4 yılda büyük değer kaybına uğrayan dolar, 1,2 YTL'ye kadar geriledi.
İhracatçıların sürekli şikayet ettiği bu seviyelere rağmen 100 milyar dolarlık hedefi yakaladıklarına dikkat çeken Yılmaz, bu konuda tavır değişikliğine gitmeyeceklerini şöyle anlattı:
"Modelimizde döviz kurları bir veri. Kurun düşüklüğünden enflasyonla mücadelede faydalanmıyoruz. İhracat düşük kurla 100 milyar doları buldu. Verimlilik artışı var. Kur bizi ilgilendirmez diye bir söylemimiz yok. İkinci görevimiz
finansal istikrar. Döviz piyasasına iki türlü müdahale ediyoruz; günlük döviz alım ihaleleri ve doğrudan müdahale şeklinde. Ancak müdahaleler başarılı olmuyor. 2005 yılında yüklü oranda müdahale ettik. Doların değerini 1 kuruş yükseltebildik, kapanışta da müdahale ettiğimiz noktanın altına indi.
Müdahale ettiğimizde karşılığında piyasaya YTL likidite veriyoruz. Bu da toplam talebi etkiliyor ve enflasyonla mücadeleyi zorluyor. Dünyadaki örnekleri de böyle, kura müdahaleler sonuç getirmiyor. Hem faiz indirdikçe kur değerlenmeye devam edebilir."
Gazete ilanlarına kızmıyoruz; ama biz terörist değiliz
Durmuş Yılmaz, ihracatçıların gazetelere verdiği faiz indirimiyle ilgili ilanlarına ne kızdıklarını ne de öfkelendiklerini söyledi. "Akşam eve gidip yorganı üstümüze çektiğimizde, 'Aldığımız kararlardan sonra işini kaybeden oldu mu?' diye kendimize soruyoruz. Tepkileri okuyoruz, inceliyoruz. Ama doğru yaptığımıza inanıyoruz." diyen başkan, uygulanan ekonomik programda nihaî amacın ekonomik refaha ulaşmak ve hayat standardını yükseltmek olduğunu vurguladı: "Hedef işsize aş sağlamak, açı doyurmak. Fiyat istikrarı, malî
disiplin araçtır. Bunu yaparken fiyat istikrarı başlı başına amaç haline gelirse ekonomiyi resesyona sokarız. Büyümeyi göz ardı etmiyoruz. Yıl sonunda yüzde 5 olacak. 3. çeyrekte iç talepte canlanma var ama kontrol altında. Kanunda bize
büyüme ile ilgili hedef verilmedi." Banka yönetimi, yapılan eleştiriler içinde en çok aldıkları kararların ekonomik teröre yol açtığı yönündeki ifadelere üzülmüş. Bununla beraber kızmadıklarını aktaran Yılmaz, "Biz terörist değiliz." dedi. Yılmaz ve ekibi doğru bildiğini yapmaya devam edecek. Bu arada
İhracatçılar Meclisi Başkanı
Oğuz Satıcı ile oturup konuşacaklar. "Hiç olmazsa anlaşamamakta anlaşırız." diyen Yılmaz, banka sahipleri, ihracatçı ve sanayicilerin döviz kurları hususunda farklı görüş bildirmelerini yadırgamadıklarını kaydetti.
Kararlarımızın enflasyona yansıması 2 yılı buluyor
Merkez Bankası, enflasyonla mücadelede alınan mesafeye büyük önem veriyor. Para politikasına yön veren
ekip, uyguladıkları politikanın oranları hemen düşüreceği gibi bir beklentiye girilmesini istemiyor. Enflasyon ile mücadelede alınan herhangi bir kararın kısa sürede etkisini göstermediğini, zamanın dış etkilere verilen tepkilere bağlı olarak değiştiğini ifade eden Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, "Bizim bugün itibarıyla bulunduğumuz noktada elimizde bulunan veriler bizim ekonomimizde merkez bankasının faiz tepkisinin ekonomik aktivite üzerine 1 çeyrek ile 3 çeyrek arasında etkili olduğunu gösteriyor." bilgisini verdi. Bankanın faiz oranındaki bir değişikliğinin ekonomik faaliyet üzerinde geliştirme veya daralma şeklindeki etkisi en az 3 ay, en fazla 9 ay sonra görülüyor. Bu durumun enflasyon üzerindeki etkisi ise daha uzun süre alıyor. "18 ay ile 2 yıl arasında değişiyor." diyen Yılmaz, buna dikkat edilmesini istedi. Banka yönetimi,
siyasi istikrar ile fiyat istikrarının karıştırılmasından da muzdarip. Yılmaz, kendi ağzından yayınlanan 'siyasi istikrar henüz sağlanamadı' gibi ifadelerin yanlış yazıldığını ifade etti. Bu ifadenin aslında kendisine ait olmadığını vurgulayan Durmuş Yılmaz, "Siyasi istikrar bizim için önemli. Fakat bizim üzerinde durduğumuz ve sorumlu olduğumuz husus, fiyat istikrarı. Tabii fiyat istikrarı ile siyasi istikrar arasında çok yakın bir ilişki var. Siyasi istikrarı da sağladığımız sürece ekonomimiz iyiye gidiyor, fiyat istikrarı da sağlanıyor. Siyasi istikrar bizi ilgilendirir, kararlarımızda etkilidir ama bizim asıl görev alanımız fiyat istikrarı." uyarısında bulundu.
Başkan Yardımcısı Başçı: Faizde ayağımız hâlâ frende
Merkez Bankası yönetimi, faiz konusunda oldukça hassas. Elindeki faiz silahını kullanırken tedbiri elden bırakmayacağını her fırsatta dile getiriyor. Bu yöndeki eleştirilere
cevap veren Merkez Bankası Başkan Yardımcısı
Erdem Başçı, "Faiz konusunda şu an ayağımız hâlâ frende." diyerek karşılık veriyor. Geçen sene ilkbaharda yaşanan küresel dalgalanma ve
Türkiye piyasalarına etkisine işaret eden Başçı, "
Mayıs-Haziran 2006 öncesi yokuş aşağıya gidiyorduk. Viraja yaklaşmıştık. Keskin bir şekilde frene bastık. Araba devrilmedi, yoldan çıkmadı. Daha önce de frene basılabilirdi. Şimdi hâlâ ayağımızı frenden çekmedik." ifadelerini kullandı.
Irak'a operasyonun maliyet hesabı olmaz
PKK terör örgütünün barınaklarının vurulması için Irak'ın kuzeyine yapılması planlanan askerî operasyonun ekonomik maliyeti tartışmaları devam ediyor. Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz'ın bu konudaki düşüncesi, "Muhtemel askerî operasyon güvenlik sorunudur ve maliyet hesabı, fiyat etiketi olmaz. Siyasi risk sorusundan farklı değil. Bunların hepsi birer risktir." şeklinde. Bununla birlikte operasyon yüzünden ekonomik değişkenlerin etkilenmesi ve enflasyon beklentilerinin bozulması durumunda, beklentileri tekrar hedefe yönlendirmek için alınması gereken tedbirler anında alınacak. "Etkin likidite yönetimi için illa faiz yükseltmek gerekmiyor." diyen Yılmaz, piyasaya likidite vermek-almak için değişik yöntemler olduğunu belirterek, 'tedbirli' olduklarını vurguladı.
Banka yönetimi, hükümette ekonomik programı sürdürme hususunda kararlılık görmekten memnun.
Mali disiplin olmadan ekonominin sağlam gitmeyeceğini, ama siyasi iradenin kararlılık ve uygulamaları arasında farklılık olabileceğini düşünüyorlar. Hükümetle yaşadıkları tek sıkıntı,
kabine üyelerinin döviz kurları ve faiz konularında verdikleri demeçler. Yılmaz, "Siyasi irade ile Merkez Bankası ilişkileri eskiye nazaran çok iyi noktaya geldi. Ama daha tam oturmadı.
Sanayi Bakanı Zafer Çağlayan'ın faiz indirimiyle ilgili açıklamaları, Erzurum'da, "Zamanından önce faiz indirimi ters teper." gibi sözlerim son
para politikası kurulu toplantısında zamanımızın çoğunu aldı. Her şeyi enine-boyuna tartışıyoruz. Siyasi etkilere göre değil, elimizdeki verilere göre karar alıyoruz." diye konuştu. Banka, her yıl aralık ayında takip eden yıldaki para politikasının genel çerçevesini açıklıyor. Bu sene de yapacakları bir
basın toplantısı ile 2008'de uygulanacak para politikasının genel çerçevesini kamuoyuna duyuracaklar.
Yılmaz ve ekibinin bir başka endişesi de bütçeden yapılan aşırı harcamalar. Bu konuda kamuoyunda yeterli kültürün henüz oluşmadığından dert yanıyorlar. Başkan, "Yüzde 6,5'lik faiz dışı fazla hedefi tutmayacak, IMF mutlu değil. Yüzde 6,5 de tılsımlı bir rakam değil.
Maliye politikalarında gevşemeyi, mali disiplinsizliği hesabımıza kattık. Bugüne kadar mali disiplinin faydasını gördük. Ancak bütçeden yapılan aşırı harcamalar konusunda kamuoyunda yeterli kültür oluştu mu? O noktaya gelmedik henüz." siteminde bulundu. Hükümetin İstanbul'u finans merkezi haline getirme projesi çerçevesinde Merkez Bankası idaresinin de taşınması planlanıyor. Durmuş Yılmaz, Banka Kanunu'nda, 'TCMB'nin İdare Merkezi Ankara'dadır' yazdığını belirterek, bu yüzden konunun Meclis'i ilgilendirdiğini aktardı. Dolayısıyla İdare Merkezi'nin İstanbul'a taşınması bugün için söz konusu değil. Banka, İstanbul'da Levent'te yaptırdığı şube binasının inşaat projesinde revizyona gitti. Yılmaz, bu değişikliği 'tasarruf tedbirleri' ile ilişkilendirdi ve "Öyle çok katlı şaşaalı bir bina yapmayacağız. Kurumda kullanılan otomobiller 1996
model Renault ve
Ford Focus. Değiştirme kararı almıştık. Hükümetin tasarruf tedbirlerinden dolayı vazgeçtik." dedi.
Harun Çümen - ZAMAN