Personel giderlerinin, devletin genel bütçesi içindeki payı her geçen yıl katlanarak artıyor. Maliye Bakanlığı verilerine göre 2004 yılında 25,4 milyar lira dolayında gerçekleşen personel gideri, 2013’e gelindiğinde 83,4 milyar liraya yükseldi. 2014 yılı başlangıç ödeneğinde bu tutar 95,5 milyar lira olarak belirlendi. Personel sayısı ise 2003’ten 2014’ün Eylül ayına kadar yüzde 21 arttı. Dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan, 2003’te devleti iş kapısı olarak gören zihniyeti eleştirmiş ve bu anlayıştan kurtulacaklarını söylemişti.
2003 yılında başbakan olan Tayyip Erdoğan, işsizliğin belini kırmaya mecbur olduklarını, devleti iş kapısı olarak görmeye devam eden zihniyetin yanıldığını söylemiş ve devleti artık iş kapısı olmaktan çıkaracaklarını vaat etmişti. Ancak vaat edilenin aksine genel bütçe giderlerine bakıldığında geçen 10 yıl içerisinde devletin personel giderleri katlanarak arttı. 2004 yılında personel giderleri için toplamda 25,4 milyar lira harcanırken, 2014 yılı başlangıç ödeneğinde bu tutar 95,5 milyar lira olarak belirlendi. 2004 yılı Ocak-Ağustos dönemi gerçekleşmeleri toplamına bakıldığında personel giderleri için 17 milyar lira civarında harcanırken, bu yılın aynı döneminde yüzde 281 arttı ve 65 milyar lirayı aştı. Öte yandan toplam personel sayısında meydana gelen artış miktarı ise 2003 yılından 2014’ün Eylül ayına kadar yüzde 21’in üzerine çıktı.
Konuyu Zaman’a değerlendiren Süleyman Şah Üniversitesi İktisat Bölüm Başkanı Doç. Dr. Fatih Macit, devletin istihdam politikasının sadece sağlık, eğitim ve hukuk gibi uzun vadeli ve sürdürülebilir ekonomik büyümeyi destekleyecek alanlara yoğunlaşması gerektiğinin altını çizdi. Personel giderlerinin genel bütçe içindeki payı her geçen yıl katlanarak artıyor. Maliye Bakanlığı verilerine göre 2004 yılında toplamda 25,4 milyar lira dolayında gerçekleşen personel giderleri, 2013 yılına gelindiğinde 83,4 milyar liraya yükseldi. 2004 yılı Ocak-Ağustos dönemi baz alındığında 17 milyar liranın biraz üzerinde gerçekleşen personel giderleri, bu yılın aynı dönemine gelindiğinde 65 milyar liranın üzerine çıktı. 8 aylık dönem baz alınarak hesaplandığında 10 yılda meydana gelen artış tutarı 48,01 milyar lira olarak istatistiklere yansıdı. Geçen 10 yılda sayısal anlamda personel dağılımı olarak bakıldığında ise en çok artış, yüzde 55,4 ile öğretim elemanlarında gerçekleşti. Bu personel sınıfındaki artışı sırasıyla yüzde 50,9 ile hakimlik-savcılık, yüzde 40,2 ile memur, yüzde 44,9 ile geçici personel grupları gösterdi. Sözleşmeli personelde ve işçilerde ise sırasıyla yüzde 41,8 ve yüzde 54’lük düşüş gerçekleşti.
Süleyman Şah Üniversitesi İktisat Bölüm Başkanı Doç. Dr. Fatih Macit, “Türkiye’de işgücü piyasasının önemli sorunları bulunuyor. 2,7 milyona yakın işsiz ve 580 bin dolayında iş bulma ümidini kaybettiği için iş aramayı bırakmış insan bulunuyor. Ekonomik büyümenin en iyi olduğu dönemlerde bile işsizlik yüzde 8-9 seviyesinin altına gerilemiyor. Yine yüzde 51,3 işgücüne katılım oranı ile Türkiye yüzde 72,3 olan AB ortalamasının oldukça altında yer alıyor.” dedi. İşgücü piyasasındaki bu problemlerin kamudaki istihdamla çözülmeye çalışılmasının hem bütçe dinamikleri hem de Türkiye’nin demografik yapısı açısından sürdürülebilir bir durum olmadığına vurgu yapan Macit, “Yapılan akademik araştırmalar uzun vadeli işsizliği aşağı çekebilecek ve işgücüne katılım oranını artırabilecek en önemli unsurun aktif işgücü piyasası politikalarına yönelik harcamalar olduğu görülmektedir. Yani mevcut işgücünün bilgi ve becerilerini artırmaya veya yeni teknik bilgiler oluşmasına yönelik harcamalar uzun vadeli işsizliğin düşmesini ve işgücüne katılım oranının artmasını sağlamaktadır.” ifadelerini kullandı.