Haber şu:
TBMM plan ve
bütçe görüşmelerinde Çalışma Bakanı Faruk Çelik'in konuşmasında Sosyal
Güvenlik açığını gündeme getirmiş.
Ve Bakan Çelik ; 23 milyar YTL'de kalacağı öngörülen sosyal
güvenlik açığı 26.4 milyar YTL'ye, yani 205 milyar YTL'lik
Türkiye bütçesinin yüzde 12.8'ine ulaşacağı bilgisini vermiş .İşte bu haber Mehmet Altan'a Baş
bakanlığı Dönemindeki uygulamaları sebebiyle 9. Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel'i hatırlatmış
Demirel bu haberi okudu mu?
Gazetelerin birinci sayfalarına bakarak... Dün sabahki Türkiye fotoğrafını görmeye çalışıyorum.
Abdullah Gül'ün Suudi
Arabistan Kralı'nın ayağına gitmesinin yol açtığı
tartışma...
DTP'nin üçte bir oyla seçilen yeni başkanının '
çürük' raporunun sahte olup olmadığı...
Üzerinde yarın ve sonrasında çok daha fazla konuşacağımız,dünün tarihsel olayı
İsrail ve
Filistin liderlerinin
Ankara zirvesi.....
Bakanlar Kurulu ertesi, Başbakan'ın
Genelkurmay 2. Başkanı ile yaptığı görüşme...
Türkiye fotoğrafının dün sabah itibariyle günlük kareleri.
***
Radikal gazetesi'nin manşetinde, Ahmet Kıvanç'ın eskilerde hayati sayılan, şimdilerde ise pek kimsenin yüz vermediği TBMM plan ve bütçe görüşmelerinde Çalışma Bakanı Faruk Çelik'in konuşmasını içeren haberini, günlük fotoğrafı aşan bir boy tomografisi olarak algılıyorum.
'Karadelik yakında bütçeyi de yutacak' başlıklı haber, sanki bizim
toplumsal aklımızın da bir resmi...
23 milyar YTL'de kalacağı öngörülen sosyal güvenlik açığı 26.4 milyar YTL'ye, yani 205 milyar YTL'lik Türkiye bütçesinin yüzde 12.8'ine ulaşmış.
Nutuklara gelince herkes Türkiye için ayılıyor bayılıyor ama bir türlü sosyal güvence kuruluşlarında gelir-gider hesabı tutturulamıyor... Herkes 'hak etmediğinin' peşinde hazineyi talan etmekle meşgul.
***
Açık neden büyüyor?
Çünkü alınan
prim, aylıklara yetmiyor.
2006'da sosyal güvenlik sisteminde 1
emekliye 2.04 çalışan düşerken...
Bu yıl ağustos ayında 1 emekliye karşılık çalışan sayısı 1.99'a geriledi.
Halbuki...
Batı Avrupa'da 1 emekliye 4 çalışan düşüyor.
***
2006 yılında 7 milyon 248 bin 871 olan emekli sayısı bu yıl 7.5 milyon kişiye yükselmiş.
Buna karşılık, aktif çalışan sigortalı sayısı sadece yüzde 0.5 oranında artarak, 14 milyon 821 bin 617 kişiden 14 milyon 895 bin 711 kişiye yükseldi.
Türkiye'de sosyal güvenlik sistemine kayıtlı olarak bu yılın ağustos ayı itibarıyla 9 milyon 12,7 bin
işçi, 3 milyon 449.5 bin esnaf ve 2 milyon 433 bin memur olmak üzere toplam 14 milyon 895 bin 711 kişi çalışıyor.
Buna karşılık, 4 milyon 310.3 bin işçi, 1 milyon 624.4 bin esnaf ve 1 milyon 532.6 bin memur emeklisi olmak üzere toplam 7 milyon 467 bin 316 kişi sistemden emekli aylığı alıyor.
***
Sosyal güvence sisteminde gelir-gider hesabını ayarlayamayan '
akıl dışı' bir toplum durumuna ilk ne zaman düştük?
Haberden okuyalım:
'Türkiye daha önce
yabancı olduğu sosyal güvenlik açığı kavramıyla 1992'de tanıştı.
Demirel hükümetinin emeklilik yaşını düşürmesi ve 'sosyal
yardım zammı' adı altında emekli aylıklarına prim karşılığı olmayan artışa gitmesi üzerine sosyal güvenlik sistemi sembolik de olsa ilk açığını 1992'de verdi ve izleyen yıllarda giderek büyüyen miktarlarda açık vermeye devam etti. '
***
Süleyman Demirel'in hükümet etme anlayışını en iyi 1991 yılındaki
seçim kampanyası sırasında Karadeniz'de söylediği 'ne veriyorlarsa beş bin lira fazlası' cümlesi yansıtır..
Turgut Özal'ın düzenlediği sosyal güvence dengesini de aynı mantıkla alt üst ederek emekli yaşını düşürmesi de zaten o söylemin hemen ardından geldi..
Sosyal güvence açıkları, toplumda yaygın olan avantacılık ve beleşcilik, Demirel siyaseti gibi bir anlayışla kolkola girince ülkeyi nasıl çökertebilir sorusunun net cevabıdır.
Kartopu gibi büyüyen bu açıkların kapatılması da kolay gözükmüyor.
***
Bence Türkiye'nin fotoğrafı filan değil, düpedüz boy tomografisi bu haberde yatıyor.
Siyasal bir
hesap sormayı bırakın, Süleyman Demirel'in bir de cumhurbaşkanlığıyla taltif edildiğini hatırlarsanız, toplumun da kendisine daha bir dikkatli ve eleştirel bakmasının ne kadar gerekli olduğunu anlarsınız.
Ve içinde yaşadığımız yapıyı görürsünüz.
Ortak aklının gelir ve gideri denkleştiremediği... Mevcut dengeyi bozana da oy verdiği bir yapı.