2001 yılında Ege Serbest Bölgesi'nde Lucas Dizel'i satın alan Delphi Dizel Sistemleri AŞ,
ekonomik krizi gerekçe göstererek 400'e yakın
işçisinden 6'sının işine son verdi.
Dünyanın önde gelen otomotiv parça, modül ve
sistem tedarikçisi olan
Fransız Delphi Corporation'ın sahibi olduğu şirket, vardiya sistemiyle çalışırken, krizden dolayı sadece 6 işçisini çıkarmasına hem
fabrikada örgütlenen Birleşik Metal İş Sendikası hem de bağlı olduğu DİSK sessiz kaldı.
Fabrikanın, 2
Nisan 2010'da işine son verdiği 6 işçiden 2'sinin
özürlü kadrosunda yer alması yadırganıyor. Yıllarca
emek verdikleri Delphi Dizel Sistemleri'ndeki işlerinden olan işçiler,
sendikanın çifte tutumundan şikâyetçi. Sendika yöneticilerinin kendilerine, en azından
Tekel işçilerine olduğu kadar sahip çıkmamasını yadırgıyor. Sendika ise fabrikada çalışan 400'e yakın işçiyi gözardı edip 6 kişiyi savunamayacağını belirtiyor.
Lucas Dizel'de 1991 yılında işe başlayan ve satıştan sonra da Delphi Dizel Sistemleri AŞ'de devam eden Ercan Ayhan, Tekel işçilerine
destek veren sendikanın, 6 işçisine sahip çıkmadığını vurguluyor. Sendikanın Ege Serbest Bölgesi'nde örgütlendiğini hatırlatan Ayhan, fabrikada askerliği gelen, karı koca çalışan ve
emekli olanlar da bulunduğunu ifade ederek, "Sendika, bir yıl boyunca kısa çalışma döneminde herkesten tam çalışıyor gibi
aidat kesti. Bunun karşılığında biz bir şey görmedik. İtiraz ettik ama
kanuni hakları olduğunu söylediler." diye konuştu.
Aynı işyerinde 14 yıldır çalıştığını anlatan
Ramazan Çoban, sendikayla görüştüklerini ve kendilerine, "Sizinle çalışmak istemiyorlar." denildiğini belirtti. "Genel Müdür
Kerem Erman'a çıkıp
takım lideri olarak çalıştığımı ve işten çıkarılma nedenini sordum, sebep gösteremiyorlar." diyen Çoban, sendikanın daha sonra kendilerine yakın kişileri işe aldırdığını iddia etti.
Özürlü kadrosunda olup da işten çıkarılanlardan Adnan Kılıç ise sendikadan bir
telefon bile etmediklerini vurguladı. Fabrikadan çıkış imzalandığında yanına bile gelmediklerini anlatan Kılıç, "Haberiniz yok mu, çıkış aldık dedim, hiç ilgilenmediler. Sendikayla fazla içli dışlı değildik, ilgilenmiyorlardı ve uyarıyorduk. Sendikanın yürüyüşlerinde en önde yürümüyorduk,
bayrak tutmuyorduk." dedi.
Fabrikada üç yıl önce özürlü kadrosunda işe başladığını kaydeden Mahmut Kezer de kendilerinin çalıştığı dönemde bile özürlü işçi eksiği olduğunu aktardı. Özürlü olmasına rağmen normal insanların çalışmak istemediği yıkama bölümünde görev yaptığını ifade eden Kezer, şöyle konuştu: "Sendika, bir gün bile aramadı. Herhangi bir yol da göstermediler. Anlaşmalı olarak çıkaralım dediler. Özellikle bizden kaçıyorlardı. Tekel işçilerine, başkalarına iyi destek verdiler ama özürlülerin yanında bulunup destek vermediler."
DİSK'e bağlı Birleşik Metal İş Sendikası
İzmir Şube Başkanı Ali Çeltik ise fabrikadan, 6 kişinin yanısıra 30 kişinin daha
gönüllü olarak ve haklarını alarak ayrıldığını söyledi. İşletmenin, söz konusu kişilerin tazminatlarını bir seferde ödeyerek çıkışlarını verdiğini belirten Çeltik, 6 işçinin başka yerlerden farklı şekilde etkilendikleri için kendilerince bir yol seçtiğini iddia etti.
Fabrikanın bir yıl boyunca işçi çıkarmadığına dikkat çeken Çeltik, "Bu fabrika, bir yıl boyunca işçi çıkarmadı ve sosyal yardımları da ödedi. Burada yaklaşık 400 kişi çalışıyor. Bunu üçle çarparsanız bin 200 kişi eder. Başkan olarak orada yanlış bir hamle yaparsam, 6 kişiyi kurtarmak için
eylem yapalım dersem, bu yanlış karar, içerideki diğer insanları etkiler." şeklinde konuştu.
(CİHAN)