ISPARTA’DA düşen uçağın ardından son 4 yılda büyüyen
sivil havacılık sektörünün denetimi konusunu da gündeme getirirken
Ulaştırma Bakanı Binali
Yıldırım’ın açıklamaları uçuşları durdurulan Fly Air’deki
tehlikeyi gözler önüne serdi. Tehlike yargı sürecindeki gecikmenin sektörde yarattığı riskli sonuçları ortaya koydu. 2006’da
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü (
SHGM) yaptığı denetimlerde 2002’de
İstanbul-
Trabzon uçuşuyla faaliyete geçen Fly Air’in ‘idari, mali ve
teknik açıdan yönetmelik gereklerini karşılayamaz duruma düştüğünü’ belirledi. Ayrıca şirket, doğmuş ve doğacak olan tüm borçlarını ödeyebileceğini belgeleri ile kanıtlayamadığı için hakkında işlem yapıldı. Bunun üzerine Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü, şirketin
işletme ruhsatını 20
Ekim 2006 tarihinde askıya aldı. Ardından da eksiklikleri tamamlaması için yönetmelik gereği şirkete 3 ay süre verildi. Bu süre içinde işletmenin durumunda herhangi bir düzelme olmayınca, 25 Ocak 2007’de Fly Air’in işletme ruhsatı iptal edildi.
AĞUSTOS SONRASI KRİTİK
RUHSATIN iptali üzerine Fly Air, yürütmeyi durdurma için başvurdu. İdare Mahkemesi Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün
iptal kararı ile ilgili olarak 29
Ağustos 2007 tarihinde yürütmeyi durdurma, daha sonra da ruhsatın iptalini kaldırma kararı verdi. Bu karar üzerine şirket yeniden uçuşlara başladı. Ancak SHGM,
mahkemenin bu kararını temyiz ederek
Danıştay’a gitti. Danıştay, 9
Aralık 2007 tarihinde
bakanlığı haklı buldu. Danıştay, mahkemenin verdiği karar ile ilgili de yürütmeyi durdurma kararı verince Fly Air’in uçuşları
bakanlık tarafından yeniden durduruldu. Bakanlığın kararı yerinde olduğu halde şirket ağustos sonundan aralık ortasına kadar yaklaşık 3.5 ay uçuşlarına devam etti.
CEZAYLA YOLUNA GİRMİŞ
KONUYU star’a değerlendiren
Binali Yıldırım, SHGM’nin uçuşlarını iptal ettiği şirketlerin mahkemeden karar alıp yeniden uçuşa başlamasına tepki gösterdi. Yıldırım, ‘2003 öncesi SHGM ne dışarıdan ülkeye gelen
uçakları ne de
yurt içinde uçuş yapan uçaklara denetim yapmamıştır’ diye konuştu. Yıldırım, 2003-2005 arası denetimlerin arttığını,
yabancı uçaklara 170,
yerli uçaklara 375
denetleme yapıldığını, denetlemelerin en hızlı artan oran haline geldiğini anlattı. Yıldırım,
Atlasjet’in uçağının düşmesinden sonra dosyaya baktığını belirterek, ‘Şimdi bu denetlemeler eksiklikler, onların giderilmesi... Bütün detaylar var dosyasında. Ben de merak ettim. Arkadaşların kusuru varsa bu vicdani sorumluluk, kaçamayız bundan. Ona özellikle baktım bu
firma için de 2005 denetim yapılmış uçuşu da askıya alınma noktasına gelmiş, cezalar verilmiş sonunda yoluna girmiş’ dedi.
YA KAZA YAŞANSAYDI
SHGM’NİN Fly Air’e gerek işletmedeki olumsuzlukları gerek uçuş
emniyetindeki olumsuzlukları ve teknik eksiklikler nedeniyle bir durdurma kararı verdiğini belirten Yıldırım, ‘Ondan sonra sağdan soldan tazyikler de oluyor. Onun için, tabi bu konuda biz hiç esnemedik. Bu insan hayatıyla ilgili teknik bir konu.
Yargıya taşıdılar işi, yargı da bizim kararımızı durdurdu. Şirket başladı çalışmaya. Aradan 3-4 ay geçti. Danıştay, bizim kararımızı doğru buldu. Mahkeme tekrar uçuşları durdurdu. Düşünebiliyor musunuz, bu arada bir
kaza olsa ne olacak? Bu iş bir ihtisas konusu, keyfi bir uçağın uçuşu durdurulur mu, firmanın ticari itibarı var. Bunların hepsi düşünülüyor, ama hepsinin üstünde emniyet var. Emniyet olunca her şey biter’ dedi.
TAHRAN TOWER’IN UÇUŞU DA DURDU
BAŞKA bir şirketin daha uçuşunun birkaç gün önce durdurulduğunu ifade eden Yıldırım ‘
Tahran Tower
Havayolları şirketinin uçuşunu durdurduk. Çok yeni, birkaç gün içinde oldu’ dedi. Yıldırım, idari kararların yargıya dayalı olduğu için yargı yolunun açık olduğun, ama bu konuların yargıya gidilebilecek en son konu olduğunu dile getirerek ‘Teknik mesele, emniyet meselesi insanların canı malı. Biz bir yandan insanları uçuralım, bir yandan da şirketleri durdurmak olmaz. Biz istiyoruz ki, mali ve mesleki yeterliği olan ile mesleki itibari olanlar bu işi yapsın’ diye konuştu. Havacılıkta çok para var diye bu işin yapılamayacağını belirten Yıldırım ‘Teknik ekibinden idari ekibine, uçuş ekibinden pazarlama ekibine varıncaya kadar özel eğitimleri gerektiriyor. Kendi has vasıfları gerektiriyor. Bunlar olmadan hadi sende çalıştır.
Ulus-
Keçiören minibüs hattı kurmuyoruz’ diye konuştu.
Isparta faciasını aydınlatacak yeni cihaz delil olarak sunuldu
BİNALİ Yıldırım Isparta’daki uçak kazasıyla ilgili daha fazla konuşmanın yararsız olduğunu belirterek, ‘Kazadan sonra kamuoyuna bilgilendirme, kaza tahkik
heyeti oluşturma benim görevim. Hemen yaptık. En uzman arkadaşları
tayin ettik. 2
pilot, 2 mühendis, 1 hava
trafik kontrolörü var. Çalışmalarını yaptılar, delilleri topladılar.
Almanya’da laboratuarda çalıştılar’ dedi. Bakan Binali Yıldırım, ‘EGPWS adlı cihazın üreticisine, içerdeki cihazın üreticisine bir başka delil olacak cihaz var onu götürdüler. Amaç burada kazanın zaten tespitleri var. Olması gerekenin dışında bir rotadan dolayı kazanın olduğu tespit edildi. Bunun dışında insan hatası dışında başka bir sebep var mı bunun araştırılmasına yoğunlaştılar’ dedi.
HEYETLER YANLIŞ YAPTI
YILDIRIM uçağın karakutusunun silindiğine ilişkin iddialar konusundaysa, ‘Tabii bunlarla ilgili bilgiye sahibim ama açıklamaktan yana değilim. Kazayı bakan yönlendiriyor, bakan mı olayı çözecek gibi bir yanlış anlaşılma olur, doğru değil’ diye konuştu. Uçak kazasıyla ilgili olarak bazı heyetlerin açıklamalarını da eleştiren Yıldırım, ‘Benim dediğim kimseye isyanım yok. Heyet gelebilir. Hukuki yoldan hak
arama herkese açık. Kaza ortaya konmadan, raporlar çıkmadan kazanın nedeni o değil, bu gibi. Kazada görevi olmayan, enkazını bile görmeden kazanın öyle olmayıp böyle olmadığını iddia ederseniz, hoş geldiniz demem. Bu ciddiyet isteyen bir iştir. Yoksa kimsenin alışverişine diyeceğimiz yok. Herkes yerini bilsin. Ne yapacaksa ondan sonra yapsın’ diye tepki gösterdi.
Personel sıkıntımız var
SİVİL Havacılık Genel Müdürü Ali Arıduru’yla ilgili iddialar üzerine
soruşturma açtığını ifade eden Yıldırım, kurumu
ekip olarak güçlendirmek için çalışmalar yaptıklarını vurguladı. Bu konuda en büyük sıkıntılarının
personel eksikliği ve personele ödenen ücretler olduğunu ifade eden Yıldırım, ‘Havacılık sektörü büyüdüğünde uzman
eleman bulmakta zorlanıyoruz. Bulduğunuz elemanı da
özel sektör kapıyor. Bizim verdiğmiiz ücretlerle dışarıdaki ücretler kıyaslanmaz. Arkadaşlarımız tecrübe kazandıkça tutamıyoruz’ dedi. Yıldırım, Sivil Havacılık’ta 2003’te 103 kişi varken, şu anda 135 kişi olduğunu, ayrıca 26 mühendis varken, şu anda 52 olduğuna dikkat çekti.
Havayolu halkın yolu
KAZANIN ardından Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’ne yapılan eleştiriler konusuna değinen Yıldırım, sivil havacılığın arzu edilen noktada olduğunu söyledi. ‘Vatandaş uçağa biniyor
seyahat ediyor. Bu hava hadiseleri olur. Dünyanın her yerinde her gün bir uçak düşüyor. Bunların hepsi ortaya çıkacak. Bir şey söylemem doğru olmaz’ diyen Yıldırım, şöyle konuştu: ‘İşin tarafları belli. Uçak var, imalatçısı var. Uçağın şirketi var. Uçağı uçuran ekip var. Uçağın indiği meydan var. Uçağı indiren ekip var. Sistemi kontrol eden idare var. Herkes görevini layıkıyla yerine getirecek. Bu her işte böyle. Bu hiyerarşik yapıdır. Havacılıkta da böyle. Kaza olunca kimin ne suçu var, bunu sağlıklı şekilde ortaya çıkarmak. Havacılığımızdaki gelişme, ben buradan sorumlu bakan olarak söylemem doğru değil ama. Vatandaş benimsedi. Havayolu halkın yolu oldu.’
Binali Yıldırım imtiyazlı taşımadan, ihtiyaca dönük, herkesin kullanabileceği, uçabildiği bir havacılık dönemini
Türkiye’ye yaşattıklarını da kaydetti.
STAR