Beyaz Saray'da enerji pazarlığı

Cumhurbaşkanı Gül'ün ABD ziyaretinin en önemli gündem maddelerinden birini PKK oluştururken, enerji alanındaki işbirliği çalışmalarına da özel önem verildi

Beyaz Saray'da enerji pazarlığı

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün ABD ziyaretinin en önemli gündem maddelerinden birini PKK ile ortak mücadele oluştururken, enerji alanındaki işbirliği çalışmalarına da özel önem verildiği görülüyor. Bu kapsamda ABD'nin, Irak'ın tümündeki petrol ve doğalgaz kaynaklarının çıkarılması ve pazarlanması konusunda Türkiye ile yoğun işbirliğine girmek istediği, ABD'de bu stratejik konuda yoğun görüşmeler yapıldığı öğrenildi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler'in, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün heyetine, ABD tarafının ısrarı üzerine, son günlerde dahil edildiği öğrenildi. Edindiğimiz bilgilere göre enerji alanındaki işbirliği çok taraflı olarak gündeme geliyor ama en çok da Irak'taki doğalgaz ve petrol kaynaklarının kullanımı için neler yapılabileceği üzerinde duruluyor. Daha makro çerçeveden bakıldığında ise bu işbirliğinin genel kapsamını; "ABD'nin bölgede enerji üssü olarak Türkiye'yi seçip bunun çerçevesini oluşturma çabasının başlaması" olarak bile değerlendirebiliriz. Yani bu kapsamda Irak'taki enerji işbirliği, genel enerji görüşmelerinin önemli bir parçası ama bununla birlikte nükleer enerjide somut işbirliği, Rusya'ya karşı Türkiye'nin batıya açılan bir enerji koridoru oluşturması, Azeri gazının geliştirilmesi ve ek kaynaklarla takviyesi, kurulacak Ceyhan enerji bölgesinin, "bölgesel bir merkez" haline getirilmesi de tartışılıyor. Bu arada İran'la ilgili görüşmeler yapılması da kaçınılmaz görülüyor. Irak'ta etkili olabilecek tek ülke Türkiye Irak'ın enerji kaynaklarının dağılımına bakıldığında, dağınık enerji kaynaklarının tümünde birden etkin olabilecek tek, hem de komşu ülkenin Türkiye olduğu, Irak'tan bir an önce çıkmak isteyen ABD'nin çıkışını da rahatlatmak için enerji kaynaklarının biran önce harekete geçirilmesini sağlamak istediği ve bu kapsamda Türkiye ile işbirliğini geliştirmeye karar verdiği kaydediliyor. Bilgi veren yetkililer Irak'taki petrol kaynaklarının yüzde 72'sinin Güney'deki Şii-Arap kesiminde olduğunu, geriye kalan yüzde 14'ün Kuzey Irak'taki Kürt bölgesinde, kalan yüzde 14'ün ise Ürdün-Suriye sınırındaki Sünni-Arap kesiminde bulunduğu hatırlattılar. Sünni-Arapların menfaatlerini doğal olarak zaten Türkiye'nin savunduğunu, Şii-Araplarla işbirliğine girebilecek İran dışındaki tek ülkenin de yine Türkiye olduğunu hatırlatan yetkililer, Kuzey Irak'ın da ABD'nin baskısıyla bu işbirliğine girebileceğini hatırlattılar. Doğalgazda ise henüz somut veriler bulunmadığını, araştırmaların sürdüğünü belirten yetkililer, Irak'ın doğalgaz açısından da zengin rezervlere sahip olduğunun bilindiğini, Shell'in yaptığı kaba araştırmada ilk tahmin edilen rezervin 2-3 trilyon metreküp olduğunu hatırlattılar. Ayrıntılı incelemede bu rezervlerin artmasının beklendiğini kaydeden yetkililer, doğalgaz kaynaklarının bölgesel dağılımının da petrole benzer bir harita oluşturmasının beklendiğini kaydettiler. ABD'nin Irak operasyonu sonrası yaptığı planda; 2008 Mayıs'ında toplam petrol üretiminin günlük 3 milyon varile çıkmasını hedeflediğini, geçen mayısta 2 milyon varilin geçildiğini ve bu hedefe yaklaşılacağının anlaşıldığını kaydeden yetkililer, buna karşılık ABD'nin çok daha hızlı biçimde petrol ve doğalgaz üretimini planladığını söylediler. Çünkü ABD, 2015 yılında Irak'tan çıkarılacak ham petrolün günde 6 milyon varile çıkmasını istiyor. Yetkililer, Irak'ın enerji üretiminin ve ülke gelirlerinin artmasının, ABD'nin bu bölgeden askeri olarak çıkmasını kolaylaştıracağını söylediler. Enerji bakanlarının görüşmesi Bu kapsamda detay görüşmelerin, geçtiğimiz pazartesi günü ABD Enerji Bakanı Samuel Bodman ile Enerji Bakanı Hilmi Güler arasında gerçekleştiği öğrenildi. ABD Enerji Bakanı'nın talebi üzerine yapıldığını öğrendiğimiz görüşmelerde, Irak'taki enerji kaynaklarının üretim ve pazarlaması konusunda yapılacak işbirliğinin en ağırlıklı konuyu oluşturduğu ama bunun yanında örneğin, "ABD'nin Türkiye'de kurulacak nükleer enerji sektörüne sadece destek sağlayan bir ülke değil, projelerin içinde aktif rol alacak bir ülke olmak istediğinin" de açıkca beyan edildiği kaydediliyor. İşte bu kapsamda Türkiye'nin Irak enerji kaynaklarının sadece pazarlamasını yapan, denize açılacak bir ülke olmayacağını, aynı zamanda bu kaynakların çıkarılması konusunda da etkin rol alabilmesinin planlandığını söylediler. ABD yetkililerinin bu konuya sıcak baktığını kaydeden yetkililer, zaten belirli bir yol alındığını, genel işbirliği içinde Türkiye'nin üretimden pazarlamaya uzanacak her zincir parçası içinde yer almasının görüşüldüğünü kaydettiler. Bu kapsamda Suriye-Ürdün sınırında bulunan doğalgazın, kurulacak Ceyhan enerji bölgesine aktarılarak pazarlanmasının gündeme geldiğini kaydeden yetkililer, ABD'de iki bakan arasında yapılan görüşmeler sırasında bu somut proje üzerinde de tekrar durulup, uzlaşmaya varıldığını tahmin ediyorlar. PKK enerji tartışmalarının içinde ABD'nin sadece ekonomik değil siyasi olarak da bölgedeki sorunların çözümü için Türkiye'ye ihtiyaç duyduğu, bu kapsamda enerji işbirliği projelerinin birdenbire canlandırıldığı tahmin ediliyor. Türkiye'nin evvelden beri Irak'ın üniter yapısını savunduğunu, ABD'nin de bu yolda resmi demeçler verdiğini ama Kuzey Irak'ta ayrı devlet kurulması gibi fikirlerin zaman zaman gündeme geldiğini hatırlatan yetkililer, "Enerjide kapsamlı işbirliğinin ABD'nin Irak'ın üniter yapısının korunmasına kesin karar verdiği biçiminde yorumlanabileceğini" de söylediler. ABD'nin bu süreçte en kritik düzenlemelerden biri olan Irak petrol yasasını artık çıkarması gerekeceğini, Kürt kesiminin enerji kaynaklarından daha fazla pay talebinde bulunmasının Irak'ta siyasi sorunları artırdığını kaydeden yetkililer, Türkiye'nin de içinde bulunduğu tüm bölgelerde etkin rol olacağı bir rolün, bir anlamda Irak'ta istediği üniter yapının korunması anlamına da gelebileceğini ifade ettiler. K. Irak-Türkiye işbirliği olabilir Dolayısıyla PKK ile mücadelede son dönemde başlayan aktif işbirliğinin de bu kapsamda yani Irak'ın enerji kaynakları kapsamında değerlendirilebileceğinin altını çizen yetkililer, "Son gelişmelerin enerji işbirliğinin, hem ekonomik hem siyasi olarak Türkiye'nin geleceği açısından ne kadar stratejik bir öneme sahip olduğunu" ortaya çıkardığını kaydettiler. Yetkililer, enerji alanındaki işbirliğinin geliştirilmesinin ABD'nin PKK ile mücadelede daha fazla katkı yapmasını beraberinde getirmesinin de doğal sayılması gerektiğini söylediler. Bu arada Kuzey Irak yönetiminin de ABD'nin zorlamasıyla da olsa, PKK ile mücadelede önümüzdeki dönem Türkiye ile aktif işbirliğine girmesinin de beklenebileceği belirtiliyor. Yetkililer, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün ABD'ye giderken uçakta yaptığı " Kuzey Irak yönetimi terörle mücadelede destek versin, yaptığımız yardımları 10 katına çıkaralım" açıklamasının da Türkiye'nin Kuzey Irak yönetiminden beklentisini gösterdiğini kaydettiler. Buna karşılık ise yetkililer, "Türkiye'nin orta vadede Kuzey Irak'ın dahil olacağı federatif bir Irak devletini kabul edebileceğini" ifade ettiler. Bu arada aynı kapsamda 2008 Mayıs ayına ertelenen Kerkük referandumunun tümüyle iptal edilmesi, Türkiye'nin istediği bir düzenleme. Eğer referandum iptal edilirse, bu, "ABD'nin belirli plan çerçevesinde tüm tarafları ikna ettiğinin bir göstergesi" olacak. Suriye ve İsrail kapıları Irak'taki enerji kaynaklarının pazarlanması açısından en şanslı kapının Türkiye olduğunu ama bunun yanı sıra İsrail ve Suriye seçenekleri de bulunduğunu kaydeden yetkililer, Türkiye'nin kendi siyasi ve ekonomik çıkarları için diğer pazarlama güzergahı seçeneklerini devre dışı bırakmak için çalışmasının da doğal sayılması gerektiğini belirttiler. İsrail'in Kuzey Irak yönetimi ile girdiği işbirliğinin bilindiğini kaydeden yetkililer, ABD'nin bu konuda İsrail'i ikna etmesi gerektiğini düşünüyorlar. Suriye kapısı konusunda ise Türkiye'nin zaten ABD ile bu ülke arasında arabulucu konumda bulunduğunu hatırlatan yetkililer, Suriye ile Türkiye'nin her konuda çok yakın işbirliğini başlattığını, bu nedenle Türkiye'nin bu plan konusunda Suriye'yi ikna edebileceğini söylediler. Irak'ın enerji kaynaklarının pazarlanmasının Türkiye üzerinden gerçekleşmesinin Avrupa'nın da çıkarına olduğunu kaydeden yetkililer, şu anda AB yetkililerinin enerji güvenlikleri ve kaynakların çeşitlendirilmesi açısından atıl kaldığını ve kendi çıkarlarını bile savunamadığını belirttiler. Aynı yetkililer, AB yetkilileri savunmasa da, ABD'nin "özellikle Rusya'ya karşı batının çıkarlarını korumak" için de Türkiye güzergahını tercih ettiğini, yani Irak gazının, örneğin 10 yıl sonra Avrupa'ya doğalgaz sağlayacak mevcut Nabucco projesine dahil edilebileceğinin altını çizdiler. ERDAL SAĞLAM- REFERANS
<< Önceki Haber Beyaz Saray'da enerji pazarlığı Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER