Resmi ziyaret için Hindistan'a giderken uçakta
Başbakan Erdoğan, her
TOBB üyesinin bir
işçi istihdam etmesi önerisini ima ederek, TOBB Başkanı
Hisarcıklıoğlu'na “yalnız ben bir şey istiyorum. Bunu kendisi çok iyi bilir” dedi.
Bunun üzerine Başbakan Erdoğan ile Hisarcıklıoğlu arasında şöyle bir
diyalog gelişti:
“Hisarcıklıoğlu: Sayın Başbakanımız 'her
işletme bir kişi alsın' diye söylüyor.
Erdoğan: Diyor ki benim 1 milyon 300 bin ortağım, üyem var. Ben de diyorum ki 1 tane, o 1 taneyi ne için söylüyorum, biliyor musun? Çoğunda, bunda tabii elimde delillerim var,
kayıt dışı çalıştırılanlar var.
Rifat doğruyu söyle.
Hisarcıklıoğlu: Dost sohbetindeyiz.
Erdoğan: Dost sohbetindeyiz.
Hisarcıklıoğlu: Sağlanan
ekonomik ve siyasi istikrarla beraber toplam 3 milyon kişiye istihdam sağlandı. Yeni
yasa çıkarıldı biliyorsunuz,
genç ve kadın girişimciler için. Bunu kamuoyu çok iyi bilmiyor da onun için anlatıyorum. Bu piyasalara çok da anlatılamadı. Çalışma Bakanımızla bunun tanıtımını birlikte yapacağız. İnşallah sizin arzunuzu bu devrede yerine getireceğiz.
Erdoğan: Bir dakika, bir dakika, yine ipin üzerine un serdin.
Hisarcıkloğlu: Siz Başbakanımızsınız
Erdoğan: Hemen anında görüntü yap. Piyasalar alt üst olur, ama olumlu alt üst olur.”
Başbakan Erdoğan,
CarrefourSA Genel Müdürü Guillaume Vicaire'nin 2011'e kadar 7 bin işçi alacaklarını ifade ettiğini hatırlatarak, Hisarcıklıoğlu'na “Ben senden 1 milyon 300 bini istiyorum” dedi. Hisarcıklıoğlu da “inşallah” yanıtını verdi.
'ELİMİZDE SİHİRLİ DEĞNEK YOK'
Uçakta iş adamları ile tek tek sohbet eden Erdoğan'a gazetecilerin sorduğu “Reel
sektör ile bugün bir aradaydınız.
İş adamlarının tepkisi nasıl” sorusuna TOBB Başkanı
Rifat Hisarcıklıoğlu araya girerek, “Başbakan şimdi değil, 2002 yılından itibaren bizimle birlikte” karşılığını verdi. Başbakan Erdoğan da soruyu şöyle yanıtladı:
“Reel sektörün bir numaralı temsilcisi ne dedi? '2002'den beri beraberiz' dedi, ama ben
finans sektörünün de karşısında değilim. Dün
akşam da söylediğim gibi finans sektörüyle reel sektör etle tırnak gibidir. Ne finans sektörü reel sektörsüz ne de reel sektör finans sektörsüz olur. Hele hele büyüyen dünya küresel ekonominin rekabetçi dünyasında bunların biri bir tarafa, diğeri bir tarafa konulamaz. Biz bu inceliğe dikkati çekiyoruz. Yani finans sektörüne diyoruz ki 'Bakın yanlış yapıyorsunuz. Kredileri geri çağırmayın. Müşterilerinizi köşeye sıkıştırıp faizleri yükseltmeyin. Çünkü reel sektörün şikayetleri var, yatırımları, talepleri var. Bu taleplere şu anda kapılarınızı kapamayın. Çünkü reel sektör güçlü olursa finans sektörü de güçlü olur, ama reel sektörün yatırımları bu dönemde
darbe yerse yarın finans sektörü de bu darbeden nasibini alır. Çünkü müşterilerinizi yarın er veya geç kaybedebilirsiniz. Bunun yarını da var. Israrla üzerinde durduğumuz konu bu.”
Merkez Bankasının özel bir kuruluş olduğunu da anımsatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Tabii ki bizimle sürekli ilişki halinde, açıklamalar yapıyor. Bakın döviz depolanması olayına, şu anda vadeleri bir haftadan bir aya, faizleri de dövizde yüzde 10'dan yüzde 7'ye, Avro'da yüzde 9'a düşürdü. Bunların hepsi birer yaklaşım. Paket şu anda geneli itibariyle açılıyor. Aynı şekilde bizim şu anda
yurt dışında geri çağırma diyeceğimiz veya geri getirme diyeceğimiz
sermaye noktasında yasayı çıkardık, işi sağlama aldık. Hiç endişeniz olmasın diyoruz. Getirin şirketlerinize ister reel, ister finans sektörü bunları enjekte edin. Dolayısıyla bu işi rahatlatalım. Aynı şekilde iç piyasaya da diyoruz ki içerden getirirsen bunun da yasalarla teminatını koyduk. Gelin burada bu adımları atalım.
Döndükten sonra arkadaşlarım hazırlıkları yapıyorlar. Bizler bunu takip eden adımları daha da atacağız. Arkadaşlarım gerekli çalışmaları ben dönene kadar yapacaklar. Ben döndükten sonra ayrıca açıklayacağız. Ama bizim elimizde sihirli bir değnek yok. Biz kalkıp da bütün kuruluşlarımızı abad edeceğiz diye bir şey söz konusu da değil. Herkes yine programını kararlı, ciddi bir şekilde yürütecek. Reel sektörümüzün de yanındayız, finans sektörünün de arkasındayız, yanındayız, ama hiçbir zaman tehdit unsuru olarak bunları kendileri için bir fırsata dönüştürme gayreti içine girmemeli. Girerlerse de karşılarında bizi bulurlar. Bunu açıkça söylüyoruz.”
AA