Şimşek, TRT 2'de katıldığı bir programda çeşitli konulardaki soruları yanıtladı.
Kamuya 2 bin 500 ziraat mühendisinin alınmasına ilişkin soruya verdiği yanıtta Şimşek, "Onu ben onayladım. Onu
Tarım Bakanımız uzun bir süredir talep ediyordu. Baş
bakanımızın talimatıyla 2 bin 500 tane ziraat mühendisimize istihdam imkanı sağlayacak kararı imzaladım" dedi.
Bakan Şimşek, diğer kadrolarla ilgili açıklamada bulunurken, önceki dönemlerde kamuda
emekli olan her 100 kişin yerine 25 kişi alınabildiğini bu yıl ise bu sayıyı 50'ye çıkardıklarını kaydetti. "Dolayısıyla kadroyu bu anlamda 2'ye katladık" diyen Şimşek, ikinci bir şey daha yaptıklarını bu yaptıkları düzenlemenin ise
özürlülere yönelik olduğunu bildirdi.
Kamuda 38 bin kişiye kadar özürlü istihdam edilebileceğini belirten Şimşek, şunları kaydetti:
"2010 yılı
bütçesinde çok güzel şeyler var. Mesela ne yaptık? Dedik ki kamu da özürlü 38 bin kişi alabilirsiniz. Yani özürlülere çok ciddi bir şekilde istihdam imkanı sağladık. Çünkü eskiden kamuda bu kadrolar sınırlı oldu ğu için özürlü almaktan imtina ediyorlardı. Biz dedik ki 'Özürlü alırsan, bu kadro sınırlamasına tabi değilsin. Yeter ki özürlü al.) Ve 38 bin kişiye kadar özürlü şu an istihdam edilebilir. Bu çok ciddi bir rakam. Dolayısıyla kadrolar konusunda bu sene hakikaten cömert davrandık."
Emeklilere yapılan
maaş zammını da değerlendiren Şimşek, zam oranını belirlerken şartları oldukça zorladıklarını söyledi. Zammın 7,3 milyon emekliyi kapsadığını anlatan Şimşek, emeklilerin haklı olarak daha fazla zam beklediklerini, bunu da hak ettiklerini kaydetti.
Şimşek, ancak
emekli maaşlarının belli bir
prim karşılığı olduğunu, söz gelimi bir Bağ-Kur'lu eğer doğru dürüst prim ödememişse emekli maaşın ın da düşük olmasının normal olduğunu ifade etti. Soru üzerine, emekli maaşları konusundaki iyileştirmenin devam edeceğini de belirten Şimşek, çalışanları enflasyona hiç bir zaman ezdirmediklerini söyledi.
Bazı ürünleri yapılan son zamlar konusundaki görüşlerini de dile getiren Şimşek, yapılan zamların maktu
vergilerin enflasyon oranında güncellenmesini içerdiğini kaydetti. Akaryakıttan alınan vergilerin yüksek olduğunu kabul ettiğini belirten Şimşek, şöyle dedi:
"
Türkiye'de gelir ve kurumlar vergisinin
milli gelire oranı düşük. Söz gelimi
Danimarka gibi ülkelerde milli gelir 100 lira kabul edildiğinde insanlardan 29 lira gelir ve kurumlar vergisi alınıyor. Türkiye'de ise gelir ve kurumlar vergisinin milli gelire oranını yüzde 5,6 oldu. Yani Türkiye, doğrudan çok az vergi toplayabildi. Bunun da temelinde
kayıt dışılık ve yapısal sorunlar yatıyor. Bu sorunun orta ve uzun vadede çözümlenmesi gerekir. Ancak bunun hemen yapılması mümkün değil.
Bu arada ne yapıyor hükümetler. Geçmişte de böyleydi. Şimdi de böyle. Dolaylı olarak vergi topluyoruz. (Şimdi akaryakıta niye bu kadar yükleniyorsunuz) diye sorabilirsiniz. Biz, petrolü
ithal ediyoruz. Yani petrol fiyatlarının yükselmesi aslında Türkiye için felakettir. Çünkü petrol fiyatlarının yüksek seyretmesi demek aslında cari açığın, enflasyonun artması, büyümenin düşmesi demektir. Yani petrol fiyatlarındaki yükseklik veya enerji fiyatlarındaki yükseklik Türkiye'yi olumsuz etkiliyor.
Petrol ürünleri,
doğal gaz bunlar hep ithal edilen ürünlerdir. Bazıları yüzde 99, bazıları yüzde 95 oranı nda. Ama sonuçta büyük ölçüde ithal edilen ürünlerdir. Bu ürünlerden y üksek vergi alınması tabii ki bir miktar
rekabet gücümüzü etkiliyorsa da aslında çevre bilinci açısından, bahsettiğim cari açık perspektifinden bakarsanız çok da kötü bir
tedbir değil.
Gönül isterdi ki Türkiye'de gelir ve kurumlar vergisi AB veya batının ortalamasına yaklaşsın."
Bütün bu nedenler yüzünden, dolaylı vergilere yönelindiğini anlatan Şimşek, Bakanlık olarak yeni bir Gelir Vergisi Reformu üzerinde çalıştıklarını da bildirdi.
2009'da bütçe açığındaki sapmanın yüzde 86'sının ya şanan global
kriz nedeniyle vergi gelirlerindeki düşmeden kaynaklandığına işaret eden Şimşek, 2009'da bütçe açığının büyük bir sapma göstermesine karşın bu durumun sadece Türkiye'ye özgü olmadığını, Türkiye'deki sapmanın birçok ülkedeki sapmadan çok daha az olduğuna vurgu yaptı. Şimşek, yıl sonu performanslarının orta vadeli planda öngörülenden çok daha iyi olacağını bildirdi.
Varlık barışıyla Türkiye'ye 47,3 milyar lira geldiğini belirten Şimşek, bu paranın yüzde 50'den fazlasının döviz cinsinden olduğunu bildirdi.
2009 yılını
ekonomik açıdan değerlendiren Şimşek, 2009'un dünyada son 80 yılın en kötü yılı olduğunu kaydetti. 2. Dünya Savaşı'ndan sonra dünya ekonomisinin 2009 yılında ciddi bir şekilde daraldığına işaret eden Şimşek, 2009'un birçok ülkede olduğu gibi Türkiye'de de kötü başladığını ancak global krizde Türkiye'nin çok ciddi bir dayanıklılık gösterdiğini hatta bazı yönleriyle de krizden en az etkilenen ülkelerden biri olduğunu kaydetti.
Kriz ortamında enflasyonun ciddi oranda gerilediğini, Hazine'nin borçlanma faizlerinin tek haneye indiğini,
Merkez Bankası'nın kısa vadeli faizinin yüzde 6,5 olduğunu anlatan Şimşek, bütün bunların önümüzdeki dönemde Türkiye'nin temellerini güçlendirdiğini kaydetti.
İçerideki tartışmalara bakıldığında Türkiye'nin durumunun kötü olduğunun söylendiğini ve bu eleştirilere katılmadığını belirten Şimşek, Tü rkiye'nin dünyanın 17. büyük ekonomisi olduğunu ve krize rağmen bu durumunu koruduğunu kaydetti. Durumun söylendiği kadar kötü olması halinde bunun mümkün olamayacağına işaret eden Şimşek, 2009'un son çeyreğinde ekonomide güçlü bir toparlanma olduğunu ve bunun devam edeceğine inandığını anlattı.
Türkiye'nin krizi kendi aldığı tedbirlerle yönettiğini de belirten Şimşek, "bundan önceki krizler IMF'ye el açmadan ya da başka tedbirler olmadan atlatılamamıştır" dedi.
AA