Fon’un en iyimser tahminle 2010 yılı ortasında devreye gireceği anlaşılınca Baş
bakan Yardımcısı Ali
Babacan, “Bizimle oyun mu oynuyorsunuz” diyerek
Türkiye Bankalar Birliği ve
TOBB’daki konunun muhataplarını fırçaladı
Ekonomik krizde zor durumda kalan reel sektörün
kredi kanallarını rahatlatmak amacıyla yeni bir yapıya dönüştürülen ve
Hazine’nin
destek olarak 1 milyar lira aktardığı Kredi
Garanti Fonu (KGF) formülü tam anlamı ile elde patladı. Reel sektörün kredi temini için umutla beklediği ve 13 Eylül’de
imzalanmasına rağmen bir türlü işlerlik kazanamayan KGF,
Türkiye Bankalar Birliği (TBB) ile TOBB’un karşılıklı kaprislerine
kurban gitti. Bu haliyle fonun reel sektöre ilaç olabilecek şekilde işlerlik kazanmasının 2010 ortasına kaldığı yorumları yapılıyor. Projeye başından beri destek veren Ekonomiden Sorumlu
Devlet Bakanı Ali Babacan’ın gelişme karşısında çok öfkelendiği ve her iki kurum yönetimini de “Hazine buraya 1 milyar lira aktardı. Bizimle oyun mu oynuyorsunuz” diyerek fırçaladığı öğrenildi.
ASO’nun dünkü meclis toplantısında KGF’nin bir an önce işlerlik kazanmasını beklediklerini belirten sanayicilere Babacan, “Biz hükümet olarak, üstümüze düşen her şeyi yaptık. 1 milyar liralık kaynak ayırdık. Reel kesim ile
finans kesimi arasındaki sorunlar nedeniyle gecikti. Biz bu sorunlarda hatta arabuculuculuk bile yaptık. Artık bu gecikmeyi onların çözmesi gerek” dedi. Babacan’ın bu sözlerinin arkasında geçen hafta yaşanan olaylar dizisi olduğu ortaya çıktı.
Edinilen bilgiye göre, Babacan KGF’deki sorunları geçen hafta öğrendi. Babacan’ı öfkelendiren gelişmeler dizisi şöyle ortaya çıktı.
Ankaralı sanayiciler geçtiğimiz hafta Salı günü Babacan’ı makamında ziyaret ederek, KGF’nin bir türlü işlemeye başlamadığını söyleyerek şikayet etti. Bunun üzerine Babacan, TOBB Başkan Vekili ve KGF Başkanı Faik Yavuz’u arayarak, fonun neden işe başlamadığını sordu. Mazeretler Babacan’ı öfkelendirdi.
Fon’un devreye girememesinde en önemli nedenin TOBB ile TBB arasında “iflas
erteleme” isteyen firmaların kapsama alınıp alınmamasıyla ilgili anlaşmanın sağlanamaması gösteriliyor. İşe başlanabilmesi için, protokoldeki 20 ayrı
bankanın genel müdürünün imzasının da tamamlanması gerekiyor. Bu yüzden protokole imza atan banka, kendisi kredi işlemine başlayamıyor. Fon’un işlerlik kazanması için prosedürlerin tamamlanmasının en az 1 ayı bulabileceği belirtiliyor. Ancak bu kez de yeni yılla birlikte bankalar kredi kullanacak firmalardan 2010 yılı bilançolarını isteyecekler. En yeni bilanço için
Mart/
Nisan dönemi beklenecek. Böylece KGF’den en
erken 2010 ortasında ekmek yenebilecek.
Bütçe açığına hızla çeki düzen vermeliyiz
Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Orta Vadeli Program’daki önemli bir unsurun kamu açıklarına nasıl baktıkları olduğunu belirterek, “son 1 yıldır
bütçede ciddi açıklar verildi. Bu yıl yaklaşık 63 milyar lira civarında bir açık oluştu. Bunun ağırlıklı sebebinin
vergi gelirlerinin ekonomide yavaşlamaya paralel şekilde düşmesi oldu. Yavaşlamadan kaynaklanan bütçe açığına hızla çeki düzen vermeliyiz” dedi. Son 1 yıllık döneme bakıldığında, bankaların kredi hacminin fazla
büyümediğini ancak portföylerindeki Hazine kağıtlarının yükseldiğini belirten Babacan, “Bu yıl Hazine’nin iç borç döndürme oranı yüzde 110-115 arasında seyretti. Yani 100 lira anapara
faiz borç ödüyor yerine 110-115 lira anapara borçlanıyor” dedi. Bunun 1 yıl yapılabileceğini, 2. yıl yavaşlatılması gerektiğini, ilelebet devamının mümkün olmadığını vurgulayan Babacan, “Özellikle sanayicilerimizin, işadamlarımızın ve hatta tüketicilerin kredi konusunda ihtiyacı olduğu bir dönemde mevcut kaynakların devlet tarafından bir bakıma kullanılması
ekonomik yapımıza zarar veriyor” diye konuştu.
e-
muhtıra ile büyüyemedik 5 milyar dolar kaybettik
Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Ankara
Sanayi Odası (ASO) meclis toplantısında yaptığı konuşmada, ülkelerin ekonomik güçlenmesinde, istikrar, güven ve öngörülebilirliğin önemine dikkat çekerek, siyasi istikrarın da güçlü bir
demokrasi ve hukuk devleti ile sağlandığını ifade etti.
Türkiye’nin, siyasi çalkantıların, belirsizliklerin olduğu dönemlerde daha düşük bir oranda büyüdüğünü belirten Babacan, bu dönemlerde, yatırımcıların da Türkiye’ye yatırım yapmaktan kaçındıklarını kaydetti. Ali Babacan, e-muhtıra döneminde, uluslararası doğrudan yatırımların da olumsuz etkilendiğini söyledi. 2008 yılında Türkiye ekonomisinin büyümesinde siyasi olayların etkisinin olduğunu belirten Babacan, birinci çeyrekteki yüksek büyüme oranına rağmen, ikinci çeyrekte yüzde 1.9 oranında büyüyebildiğini, bunun da temelinde Mart 2008’deki
AK Parti kapatma davasının etkili olduğunu söyledi. Bu arada bir örnek veren Babacan, “e-muhtıra döneminde bir yatırımcı bizi aradı ve ’5 milyar dolarlık doğrudan yatırım yapmak üzere
hazırlık yapıyorduk, olup bitenler bizi ürküttü. Bir 15 yıl daha Türkiye’ye bakmayalım, gidelim diyoruz’ dedi” şeklinde konuştu.
Vatan