Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Ali
Babacan, ''Attığımız adımlar bizim önümüzdeki dönemle ilgili atmış olduğumuz özgün adımlardır çünkü dünyada ilk ve herkes merakla takip ediyor. İşe yarayacak mı, yaramayacak mı noktasında da hala izleniyor. Biz de bakıyoruz. Sonuçlarından biz de bugün itibarıyla açıkçası çok emin değiliz. Trendlere, bugüne kadarki gelişmelere baktığımızda doğru adımlar attığımızı düşünüyoruz. Bu adımların belki dozajı yeterli olmaz, dozajına tekrar ileride bakılabilir'' dedi.
Babacan, Mövenpick Otelde düzenlenen ''
Türkiye'nin Güncel
Ekonomik Göstergeleri Işığında Yakın Dönem Beklentileri'' konulu ''Bab-ı Ali Toplantıları''nda yaptığı konuşmada, küresel ekonomideki gelişmelere değinerek, 2008-2009 yıllarında en derin şekilde etkisini gösteren, sürekli
pazar değiştirerek devam eden, hala süren küresel krizin,
finans sektörü ile başladığını hatırlattı.
Babacan, finans sektöründeki krizin pek çok
ülkede
ekonomik krizi ve ekonomik yavaşlamayı beraberinde getirdiğini, bugün itibarıyla bakıldığında finans sektöründeki kırılganlıkların hala devam ettiğini anlattı.
Pek çok ülkede
bütçe açığı ve kamu borç stoğunun yükseldiğini ifade eden Babacan, ''Bu tablonun sürdürülemez olduğu ortada. G-20 toplantılarında acilen
tedbir alınması gerektiğini vurguluyoruz. Pek çok ülke, önümüzdeki dönemde acı reçeteler uygulamak zorunda kalacak.
Kamu dengelerinin pek çok ülkenin başına uzunca bir süre dert olacağını görmek mümkün. Bazı ülkelerde yıllarca, bazı ülkelerde on yıllarca süre gerekiyor ki bu rakamlar makul seviyelere çekilebilsin'' diye konuştu.
Babacan, mayıs ayının ikinci haftasında İstanbul'da ev sahipliğini yapacakları En Az Gelişmeler Ülkeler Konferansının, her 10 yılda bir yapıldığını anımsatarak, 15 bin ziyaretçinin geleceği zirveye, BM üyesi tüm ülkelerin devlet ya da hükümet başkanlarının davet edildiğini bildirdi.
Ortadoğu'daki gelişmelere de değinen Babacan, ''Genç ve işsiz insanların, hele hele gelecekle ilgili umudu kalmayan insanların yaşadığı
toplumlarda her türlü sıkıntılı tablo muhtemel. Açık toplum yapısını kapalı rejimlerle götürmeye çalışan bir siyasi düzeni aynı anda yürütmeye çalışıyorlar. Bu sürdürülebilir bir durum değil. Bizim son yıllarda sık sık, bölgedeki bütün ülkelerle liderlerle bire bir, özel görüşmelerde sık sık vurguladığımız bir gerçek... Artık insanlar her şeyi görüyor. En azından Türkiye'yi görüyor. Türkiye'deki gelişmeyi, kalkınmayı görüyor'' şeklinde konuştu.
Bir yandan küresel ekonomideki şartları, bir yandan bölgedeki gelişmeleri göz önüne aldıklarında, Türkiye'nin izleyeceği çizgi, kendisine seçeceği yolun ve uygulayacağı
politikaların çok büyük önem taşıdığını kaydeden Babacan, ''Sadece kendi içimizde değil, burada yaptıklarımızın yankısını biz, binlerce kilometre ötede izliyoruz. Böylesine de ağır bir sorumluluğun altındayız. Türkiye artık söylediği, yaptıklarıyla etkisi çok çok artan bir ülke. Bu dışarıdaki etkimizin önemli kaynağı, kendi içimizdeki başarı'' dedi.
2008'in sonundan itibaren çok kısa sürede krizin ilk şokunu atlatmaya yönelik bazı tedbirler uyguladıklarını, 2009'un ortalarında mali sıkılaştırmaya başladıklarını anlatan Babacan, güvenin büyük önem taşıdığını, güven olduktan sonra işlerin kolaylaştığını, 2009'un son çeyreğinde Türkiye'nin pozitif
büyümeye geçtiğini ve geçen yıl beklenenin çok üzerinde büyüme performansı olduğunu kaydetti.
-''BU SONUÇ NASIL ELDE EDİLDİ?''-
Ali Babacan, ''Bu sonuç nasıl elde edildi? Halkımız korkmadan 2010 yılı içerisinde alışverişini yaptı. Sanayicilerimiz, yatırımcılarımız korkmadan yatırımlarına devam etti.
Yatırım ve
tüketim harcaması 2010'da çok çok yüksek noktalara ulaştı'' dedi.
Bunun, mali disipline bağlı kalarak, bütçe açığını azaltarak ekonomik büyümenin mümkün olduğunu gösterdiğini kaydeden Babacan, güven ortamı oluşturulduğunda gerisinin arkadan geldiğini söyledi.
''Geldiğimiz nokta sevindirici'' diyen Babacan, tablonun sürdürülebilir olmasının büyük önem taşıdığını vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Bizim hem ciddi bir enflasyon problemi yaşamamamız hem de büyümede belli bir noktaya varmamız güzel. Ancak bunun devamı çok önemli. Çünkü Türkiye'nin tarihinde defalarca yaşanmış; Türkiye çok hızlı büyümüş, 1-2 yıl, arkasından da çok ciddi sorunların yaşandığı yıllarla karşılaşmış. İki ileri bir geri... Tarihimizde çok örneği var. Bu hızlı büyüme, özellikle artan tüketim harcaması, artan ithalat ve bunun hemen yanı başında, bunların da bir sonucu olarak artan cari açık, ekim ayından itibaren bizi politikalarımızda tekrar yeni bir yön çizmemize sebep oldu. Artık büyümede belli bir noktayı yakaladık. Şimdi bunu sürdürülebilir hale nasıl getireceğiz, olası risklerden kendimizi nasıl koruyacağız? Artık yeni fazdayız.
Attığımız adımlar, bizim önümüzdeki dönemle ilgili atmış olduğumuz özgün adımlardır çünkü dünyada ilk ve herkes merakla da takip ediyor. İşe yarayacak mı, yaramayacak mı noktasında da hala izleniyor. Biz de bakıyoruz. Sonuçlarından biz de bugün itibariyle açıkçası çok emin değiliz ama trendlere baktığımızda, bugüne kadarki gelişmelere baktığımızda doğru adımlar attığımızı düşünüyoruz. Bu adımların belki dozajı yeterli olmaz. Dozajına tekrar ileride bakılabilir. Sürekli izlenen, her hafta takip edilen ve her haftaki gelişmelere göre icabında yön değiştirebilen bir politika seti bu... ''
-''PİYASA RİSK GÖSTERGELERİ, TARİHİ DÜŞÜK SEVİYELERDE''-
Babacan, reel faizlerin Türkiye'de hiç bu kadar düşük olmadığını belirterek, ''Bir yandan da 'cari açık' diyoruz, bir yandan da piyasa risk göstergeleri tarihi düşük seviyelerde dolaşıyor. Türkiye'nin borcunu
sigorta ettirmek için yatırımcıların ödediği sigorta primi, bugünlerde yüzde 1,5 civarında seyrediyor. 10 AB üyesi ülkenin bu sigorta pirimi, Türkiye'nin üzerinde'' diye konuştu.
Risk göstergelerinin tümünde de Türkiye'nin şu anda çok iyi bir noktada bulunduğunu kaydeden Babacan, Türkiye'de güçlü bir yönetimin ve doğru politikaların birlikte olduğunu, gerektiğinde en sert tedbirleri, en zor kararları almaktan kaçınmayacak bir hükümetin iş başında bulunduğunu, Türkiye'yi farklılaştıran en önemli konulardan birinin
siyasi istikrar olduğunu söyledi.
Babacan, haziran ayındaki seçimden sonra Türkiye'nin önünde çok önemli reform alanları bulunduğunu, bunların başında yeni anayasa konusunun geldiğini ifade ederek, halkın anlayacağı, kolay yazılmış, basit ve açık bir anayasanın büyük önem taşıdığını, bunun Türkiye'nin ekonomik kalkınması açısından da çok önemli olduğunu, mahkemelerin kendi alanlarında uzmanlaşması gerektiğini vurguladı.
2023 hedeflerine de değinen Babacan, eğitimin önemine işaret ederken, ''Bizim şu anda cari açığımızın en önemli sebeplerinden birisi bu. 'Ne alakası var?' diyeceksiniz. Çok alakası var. Bir ülkenin milli gelirinin bir tanımı da fert fert insanların ürettiği katma değer... Eğitim seviyesi yükseldikçe, eğitimi daha iyi olan bir insanın ürettiği katma değer de yükseliyor. Türkiye, daha yüksek katma değer üretmeden bu cari açık sorununu aşamayacak. Çünkü biz tasarruf oranı düşük bir ülkeyiz. Ancak başkalarının tasarrufunu Türkiye'ye getirerek bu yüksek ekonomik büyümeyi sağlayabiliyoruz'' şeklinde konuştu.
Eğitim sistemi ile iş gücü piyasasının daha uyumlu olması gerektiğini ve iş gücü piyasasında esneklik olmadığını belirten Babacan,
vergi reformu sisteminin basitleştirilmesi ve denetimin objektif hale getirilmesinin büyük önem taşıdığını söyledi.
AA