Değişim sürecinin iyi yönetilmesi gerektiğini vurgulayan
Boyner, bu süreçte uluslararası işbirliğinin önemine dikkat çekti.
Ortadoğu'daki krizin şimdiden
Türkiye'yi de etkilediğini kaydeden Boyner, ticari ilişkilerin zarar gördüğünü, siyasi gerilimlerin doğduğunu, insani sorunların yaşandığını ifade etti.
TÜSİAD Görüş Dergisi'nin ağustos sayısında, Ortado-ğu'daki gelişmeler ele alındı. Tartışmaya 'Ortadoğu Değişirken Türkiye' başlıklı bir
makale ile katılan
Ümit Boyner, "Fas'tan Suriye'ye Arap sokağı
demokrasi talep ediyor. Bu son derece sancılı bir süreç. İnsani, siyasi ve
ekonomik maliyeti çok yüksek. Sokaklarda insanlar ölüyor, hapishanelerde işkence görüyor, özgürlükler pek çok yerde daha da fazla kısıtlanıyor." dedi. Her ne kadar bu değişim dışarıdan bakanlarca 'bahar' metaforu ile tanımlandıysa da, bölgeye kara bir kışın gelmesinin de mümkün olduğuna dikkat çeken Boyner, "Bu yüzden değişim sürecinin iyi yönetilmesi, demokrasiye geçişin mümkün olduğunca kansız ve zararsız olması gerekiyor. Uluslararası
toplum adına hareket edenlerin bu
ülkeler ile dikkatli bir işbirliğine ihtiyaç duyuluyor. Aksi takdirde krizin derinleşmesi, çevresini, ama aslına bakarsanız tüm dünyayı etkilemesi kaçınılmaz." dedi.
Uluslararası toplum adına hareket ettiği varsayılan ülkelerin süreci yönetmekte gösterdikleri performansın ise hiç iç açıcı sayılamayacağını vurgulayan Boyner, makalesinde "
Libya'da gerçekleştirdikleri aceleci müdahale krizin çözülmesine değil derinleşmesine yol açtı. BM
Güvenlik Konseyi'nin aldığı 1973 sayılı
yaptırım kararı diplomasinin bir aracı olarak kullanılabilecekken, ani bir askeri müdahaleye tahvil edildi. Libya bombalandı, insanlar öldü ama
Kaddafi yerinde kaldı. Batı'nın seçiciliği, Bahreyn'e başka, Libya'ya başka standart uyguladığı
tescil edildi." değerlendirmelerinde bulundu.
Ümit Boyner, bölgede yaşanan değişimin olumlu sonuçları da olacağının altını çizerek, özellikle 'Türkiye için önemli fırsatlar doğduğunu', 'Türkiye modelinin kıymetinin arttığını' kaydederek, Türkiye'nin oluşturduğu ve oluşturacağı ve emsalin bölgeye örnek teşkil edebileceği bilincine sahip olmanın önemine değindi. Bölgenin derinleşen krizinin,
İsrail-Türkiye ilişkilerinin normalleşmesine yardımcı olduğunun, İsrail yönetimini Türkiye'den veya Mavi Marmara'da öldürülen insanların ailelerinden özür dilemeye
teşvik ettiğinin söylenebileceğini ifade eden Boyner, şu değerlendirmeleri yaptı: "Bize öyle geliyor ki, bu krizin bir diğer sonucu da dış politikada kimlik siyasetinin sorgulanacak olmasıdır. Bölgedeki liderler, demokrasiden uzak ve hatta
insanlık suçu işleme düzeyine gelmişlerdir. Bu gelişmeler ışığında, hiçbir ülke veya liderin kimlik özelliklerine bağlı olarak sahiplenilmesinin, desteklenmesinin düşünülemeyeceği artık çok açıktır."
ZAMAN