Konferansın ‘Neden Küresel İlkeler Sözleşmesi?’ başlıklı oturumunda konuşan Koç Holding Kurumsal İletişim ve Bilgi Grubu Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyesi Ali Y. Koç, dünyanın 172’inci büyük kuruluşu olan Koç Holding’in Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi’ne imza atmadan önce ve sonrasında bu alanda attığı adımları katılımcılarla paylaştı. Moderatörlüğünü 2008 yılında Yale Üniversitesi tarafından Küresel Lider unvanı verilen Koç Holding Kurumsal İletişim Direktörü Oya Ünlü Kızıl’ın üstlendiği oturumda, Ali Y. Koç, “Küresel İlkeler Sözleşmesi’nin kurumsal vatandaşlık uygulamaları konusunda uluslararası düzeyde ortak bir dil ve iş yapış tarzı yarattığı kanısındayız. Bu nedenle bu inisiyatifin bir parçası olarak tüm dünyaya sadece sözlerimizle değil davranışlarımızla da toplumsal fayda için aynı yolda olduğumuzu gösterdiğimizi düşünüyoruz” dedi. 26 Mayıs-2 Haziran tarihleri arasında düzenlenen ‘Türkiye’de Yale Haftası’ etkinlikleri kapsamında Boğaziçi Üniversitesi’nde gerçekleştirilen sempozyumda, Koç Holding Kurumsal İletişim ve Bilgi Grubu Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyesi Ali Y. Koç, Koç Topluluğu’nun kurumsal vatandaşlık, sosyal sorumluluk ve sürdürülebilir kalkınma konularındaki yaklaşımını katılımcılarla paylaştı. ABD’nin en köklü eğitim kurumlarından Yale Üniversitesi’nden çok sayıda öğretim üyesi, idareci ve öğrencinin katıldığı ve Koç Holding’in de sponsorları arasında yer aldığı etkinlikler kapsamında, Boğaziçi Üniversitesi’nde tam gün süren ’10. Yılında Küresel İlkeler Sözleşmesi ve Sürdürülebilirlik’ konulu konferansın ‘Neden Küresel İlkeler Sözleşmesi’ başlıklı oturumunun moderatörlüğünü, Yale Üniversitesi tarafından 2008 yılında ‘Küresel Lider’ unvanı verilen Koç Holding Kurumsal İletişim Direktörü Oya Ünlü Kızıl üstlendi. Koç: “Kayıtdışılığın maliyet avantajını ortadan kaldırdığı için önemli” Konuşmasına Koç Holding’in Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi’ne (Global Compact) 2006 yılında imza atmış bir kuruluş olduğunu hatırlatarak başlayan Ali Y. Koç, sözlerini Koç Holding için Küresel İlkeler Sözleşmesi’ni bir soysal kontrat olarak gördüğünü ve bu sözleşmeye imza atmış olmanın üç temel sebebi olduğunu söyleyerek, bu üç temel sebebi şöyle açıkladı: “Öncelikle Koç Grubu’nun değerleri ve iş yapış biçimi ile örtüşen uluslararası bir çerçeve olarak gördüğümüz için bu sözleşmeye imza attık. İkinci olarak, Türkiye’nin son yıllarda ekonomi ve dış politika alanlarında gösterdiği başarıyla bölgesel liderlik için güçlü bir aday olduğunu düşünüyoruz. Ancak kayıtdışı, yolsuzluk gibi alanlarda dünya listelerinde üst sırada iken, şeffaflık gibi alanlarda alt sıralardayız. Global Compact ilkelerinin Türkiye’de yaygınlaşması ile rekabet ortamında kayıtdışılığın maliyet avantajı ortadan kalkacak ve böyleme hem Türkiye hem de Koç Topluluğu için daha iyi bir rekabet ortamı oluşacaktır. Son olarak ise; küreselleşmenin yarattığı negatif bazı etkilerden, kelebek etkisinden ancak ortak bir dille, ortak değerlere sahip çıkarak korunabileceğimize inanıyoruz.” “Bu ilkeler, küresel düzeyde ortak değerleri tanımlayan bir damgadır” Bugünkü dünyada küresel bir dile, ortak değerler bütününü ortaya koyan bir ifade tarzına ihtiyacımız var. Bize göre, dünyanın en büyük kurumsal vatandaşlık inisiyatifi olarak Küresel İlkeler Sözleşmesi, bu gereksinimleri karşılayan en güvenilir ve en kapsamlı çerçevedir. Tıpkı ürün ve hizmetlerdeki uluslararası standartlar gibi, Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi’nin de bir işletmenin iyi davranış özelliklerini ortaya koyan bir küresel damga olduğunu düşünüyoruz” dedi. Ali Y. Koç, Küresel İlkeler Sözleşmesi’ne atılan imzanın Koç Holding açısından sürdürülebilirlik yolunda bugüne kadar yapılanların teyidi, yapılacak olanların da taahhüdü olduğunu belirtti. “İmza atmak yetmez; sözle değil davranışlarla ispat gerekir” Küresel İlkeler Sözleşmesi’ne imza atan kuruluşların ‘toplumsal iyiye ulaşma’ yolunda kaydettikleri gelişmeyi tüm dünyaya sadece sözlerle değil, davranışlarla da anlatmak yönünde bir tercih yaptıklarını ifade eden Ali Y. Koç, bu kuruluşların bu alanda elde ettikleri gelişmeyi ölçümleme ve raporlama taahhüdünde de bulunduklarına dikkat çekti. “Küresel İlkeler Sözleşmesi’ne imza atmak kolay ama asıl süreç sonra başlıyor” diyen Ali Y. Koç, Koç Topluluğu olarak Küresel İlkeler Sözleşmesi’nin insan hakları, çalışma koşulları, çevrenin korunması ve yolsuzlukla mücadele alanlarında ortaya koymuş olduğu 10 ilkeyi benimsediklerini; şimdi de bu ilkelerin pratik uygulamalarını hep daha iyiye götürmek için çalıştıklarını belirtti. “70 kişilik uzman ekip koordinasyonu sağlıyor, üst düzey yöneticilerden oluşan izleme komitemiz var” Küresel İlkeler Sözleşmesi’nin iş dünyasına yalnızca bir ilkeler bütünü sunmakla kalmayıp, bu ilkelerin uygulanmasında kaydettikleri mesafeyi de net bir şekilde ölçümlemesini talep ettiğini belirten Ali Y. Koç, şirketlerin bu yoldaki esas samimiyetinin işte bu noktada ortaya çıktığını vurguladı. Küresel İlkeler Sözleşmesi şartlarının uygulamasında elde edilen ilerlemeyi raporlar halinde kamuoyu ile paylaştıklarını belirten Ali Y. Koç, Koç Holding’in 71 bin 221 çalışanı ile dünyanın 172’inci büyük kuruluşu olduğuna dikkat çekti ve şöyle devam etti: “2009’da tam 159 bin 288 kişi/saat sağlık ve iş güvenliği eğitimi verdik. Toplam 76.5 milyon TL’lik çevre dostu yatırım yaptık. 2007 yılından bu yana da tüm bu yaptıklarımızı hazırladığımız yıllık raporlarla kamuoyu ile paylaşmaktayız.” Koç Topluluğu içerisinde 70 kişilik uzman kadronun sadece bu aktivitelerin koordinasyonu ve raporlaması için çalıştığını açıklayan Ali Y. Koç, aynı zamanda ilerlemeyi takip etmek üzere Holding üst düzey yöneticilerinden oluşan bir de takım oluşturduklarını ifade etti. “Bu iş için ciddi çaba harcıyoruz ama buna değer…” Ali Koç, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu iş için gerçekten büyük bir çaba sarf ediyoruz, önemli bir enerji harcıyoruz. Ama buna değer… Küresel İlkeler Sözleşmesi, sürdürülebilirlik ve hesapverebilirlik konularındaki çalışmalarımızı daha bütünlüklü yürütmemiz için süreci hızlandırdı. Bu anlamda Küresel İlkeler Sözleşmesi şirketler ve sivil toplum için bir rehber konumunda, bu noktadan sonra yaptırım ya da ödüllendirme tüketiciye, sivil topluma ve yasalara kalıyor” dedi. “Küresel İlkeler Sözleşmesi işimiz açısından da önemli bir açılım yaratıyor” Küresel İlkeler Sözleşmesi’nin ortak bir dil kullanımının yanı sıra kurumsal sürdürülebilik için de bir çerçeve sunduğunu vurgulayan Ali Y. Koç, şöyle devam etti: “Son 10 yılda Küresel İlkeler Sözleşmesi ile bütünleşen bir durum olarak şirketlerin sorumlu vatandaşlar olarak hareket etmesi ve faaliyetlerine bu ilkeler temelinde yön vermesi, özellikle risk yönetimini sağlayarak önemli bir açılım yaratıyor. Sorumlu bir vatandaş olarak hareket ettiğimizde içinde bulunduğumuz toplumla kuvvetli ilişkiler kuruyoruz. Bunun doğal bir sonucu olarak toplumsal itibarımız yükseliyor, ki bu durum da bir şirketin kurumsal sürdürülebilirliği için artık olmazsa olmaz bir faktör.”