Devlet her yıl 3 milyar dolar kaybediyor.
Kaçakçılık gelirinin önemli bölümü de
terör örgütlerine gidiyor.
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, “
Petrol kaçakçılığının arkasında babalar var.” açıklaması, gözleri yeniden bu konuya çevirdi. Her yıl yaklaşık 3 milyar dolar kayba yol açan kaçakçılığın önüne geçmek için
Enerji Bakanlığı, Enerji Üst Kurulu ile
Maliye ve
Gümrük teşkilatları sürekli denetim yapıyor. Ancak, kurumlar arasında koordinasyon sağlanamaması ve cezaların hafif kalması sebebiyle ekonomideki karadelik kapatılamıyor.
Meclis Yolsuzlukları
Araştırma Komisyonu raporu, Tüpraş ve Petrol
Sanayii Derneği’nin yanı sıra istihbarat verilerine dayanılarak hazırlanan bilgi notunda, çarpıcı tespitlere yer veriliyor. Kontrol altına alınamayan akar
yakıt kaçakçılığının
ülke güvenliğini tehdit eder boyuta ulaştığı belirtilen notta, meselenin sadece yolsuzluk kelimesiyle tanımlanamayacağı vurgulanıyor. Kaçakçılıkla elde edilen paranın bir bölümünün terör örgütlerine aktarıldığına işaret edilen notta, “Bu konunun ülkemize yönelik bir çeşit nitelikli terör halini aldığı anlaşılmaktadır.” deniliyor. Bir suçun ‘nitelikli’ kabul edilmesi, daha ağır ceza verilmesinin önünü açıyor.
Türkiye’deki petrol kaçakçılığının boyutlarını gözler önüne seren bilgi notunda, yüksek
vergi ve denetim yetersizliğinin
yasa dışılığı
teşvik ettiği kaydediliyor. Çeşitli yollarla gerçekleşen kaçakçılığın yıllık miktarı 2,5-3 milyon ton, parasal değeri ise 3 milyar dolar olarak açıklanıyor. Kaçak ve bozuk akaryakıtın ülke ekonomisine verdiği zarar ise tespit edilemiyor. Yasa dışı faaliyet için sınır kapıları,
limanlar ve açık
deniz kullanılıyor.
Gemilerle yapılan
kaçakçılık miktarı yaklaşık 500 bin tonu buluyor.
Vatandaş her 10 liralık akaryakıt aldığında bunun 8 lirasının vergi olarak devletin hazinesine girmesi gerekiyor. Ancak
kayıt dışı satışlarda bu para kaçakçının cebinde kalıyor. Türkiye’de trafikteki
motorlu
araç sayısı yıldan yıla artarken, petrol tüketiminin azalması petroldeki
kayıt dışılığın gerçek boyutunu gösteriyor. Tüpraş kayıtlarına göre son 10 yılda Türkiye’deki
taşıt sayısı yüzde 77 oranında artarken benzin tüketimindeki artış yüzde 9, motorin tüketimindeki artış yüzde 33 ile sınırlı kaldı. Bu oran son 10 yılda araç sayısındaki artışla kıyaslandığında benzin tüketiminde yüzde 38, motorin tüketiminde yüzde 25 oranında azalma görüldü. Notta, “Azalan bu oranlar kaçak yakıtla karşılanmaktadır.” deniliyor. Bu hesaba göre yılda 30 milyon ton petrol tüketen Türkiye’de bu rakamın üçte biri de kayıt dışı olarak egzozlardan uçup giderken,
Hazine adına vatandaştan alınan 10 milyar dolarlık servet, kayıt dışı çalışanların kasasına akıyor. Bilgi notunda, 3 milyar doları bulan
akaryakıt kaçakçılığının basit yöntemlerle yapılamayacağı görüşüne yer veriliyor. Buna göre kaçakçılık, gemiler ve
tankerlerle sınır ve limanlar üzerinden yapılıyor. Raporda, özellikle
Irak’ta
Amerikan askerî birliklerinin ihtiyacını karşılamak için Türkiye’den akaryakıt
ithalatı yapan Irak
Ulusal Petrol Şirketi’nin (SOMO) son yıllarda Türkiye’den hangi firmadan ne kadar ve ne tür petrol
ürünü aldığının belirlenmesi isteniyor. Çalışmada ayrıca, akaryakıta kimyasal maddelerin katılması yöntemi ile yapılan kaçakçılıkta önemli boyuta ulaştığı vurgulanıyor. Bu nedenle, white sprit, benzol, solvent hekzan, toluen, çeşitli petrol yağları, dişli ve redüktör yağları,
ucuz ve kolay ithal edilen diğer katkı maddelerinin nerelerde kullanıldığı sıkı takip edilmeli. Gümrüklerde
eleman sayısı artırılmalı. Bilgi notunun sonuç bölümünde ise kaçakçıların mevcut basit cezalardan, paravan kişi ve şirketler aracılığı ile kurtulduğu, cezaların tahsil edilemediği vurgulanarak, sorunun çözümü için mutlak suretle radikal ve geniş çaplı yasal düzenlemeler yapılması isteniyor.
10 yıllık vergi kaybı 20 milyar dolar
Başbakan Erdoğan’ın geçen hafta sonu gündeme getirdiği akaryakıt kaçakçılığı, çeşitli kurum ve kuruluşların hazırladığı raporlara konu olmuştu. Kaçakçılıkla mücadele için Meclis’te
Akaryakıt Kaçakçılığını Araştırma Komisyonu kuruldu. Raporunu tamamlayan
komisyon, kaçakçılığın malî boyutunun tahmin edilenin çok üzerinde olduğunu ve olayın yurtiçi-yurtdışı bağlantıları bulunduğunu tespit etti.
Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Orgaize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı tarafından yapılan çalışmada da ithalat,
transit, ihracat ve antrepo rejimlerinin suiistimali yapıldığı ve ciddi vergi kaybına neden olduğu vurgulandı. Akaryakıt kaçakçılığına
sektör temsilcileri de el atmıştı. BP,
Shell,
Petrol Ofisi,
Total gibi ana dağıtım şirketlerinin üye olduğu Petrol Sanayii Derneği önceki yıl hazırladığı raporda, kaçakçılığın son 10 yılda sebep olduğu vergi kaybının (ÖTV, KDV) 20 milyar doları aştığı bilgisine yer verilirken, yüksek vergi ve denetim eksikliğinin kaçağı artırdığına dikkat çekti. Dernek, çözüm olarak, denetimlerin yoğunlaştırılmasını, vergilerin makul düzeye çekilmesini, sınırda ve limanlarda akaryakıt girişlerinin sıkı denetlenmesini,
otogaz-tüpgaz arasında vergi farkının eşitlenmesini, ana dağıtım şirketi kurmanın
disiplin altına alınmasını önermişti. Sektörde
kayıtdışı çalışanlar, yasalardaki derin ve
akıl almaz boşlukları kullanıyor. Türkiye’de
yerli üretimi bulunan, vergisi yüzde 8’e düşen bir paket
tekstil ürünü veya iki kitap bile
faturasız ve irsaliyesiz taşınamazken, akaryakıt taşımacılığında böyle bir mecburiyet bulunmuyor. Herhangi bir kara tankeri kolluk kuvvetleri veya vergi denetmenlerince durdurulduğunda irsaliye için 3 gün, fatura için 7 gün süre verilmesi 213 sayılı kanundan kaynaklanan bir hak olarak kullanılıyor. Durdurulup sorulmadığı için kara tankerleri irsaliye ve fatura bulundurmuyor. Durdurulup sorulursa da belirtilen süreler içinde istenen irsaliye ve fatura bilahare ibraz ediliyor. Defalarca ertelenen pompaya
yazarkasa ve fiiliyatta uygulanmayan fatura veya fiş kesilmemesi kayıtdışı akaryakıt satışını kolaylaştırıyor. Bilgi notunda, fatura ve irsaliyesiz dağıtımın önüne geçecek bir düzenlemenin
vakit geçirmeden yapılması talep ediliyor. Ödemeler de bankacılık yoluyla yapılmasının zorunlu olması isteniyor. Karada kayıtdışı petrol taşıyan her bir tanker devletin 40 bin YTL’sinin çalınması anlamına geliyor.
Kaçağın büyük kısmı denizden
Akaryakıt kaçakçılığının önemli bölümü gemi ve tankerlerle yapılıyor. Kaçakçılığın yaklaşık 1 milyon tonu
Habur, 650-850 bin tonu
İskenderun-
Mersin ve geri kalan 500 bin tonu ise
Karadeniz ve Burgaz çevresinde gerçekleşiyor. TIR ve otobüsler, sınırdan giriş yaparken ihtiyaçlarının çok üzerinde yakıtı ülkeye sokuyor. Denizde ise farklı yöntemler kullanılıyor. Rafineriden Mersin'e götürülmek üzere alınan yakıt, başka bir bölgeye boşaltılıyor. Aynı gemi, açık denizde kaçak akaryakıt alarak Mersin Limanı’na normal boşaltma yapıyor. Ayrıca
Rusya,
Bulgaristan ve Romanya‘dan alınan akaryakıt, geceleri karaya indirilerek
küçük deniz araçlarına aktarılıyor. Kaçakçılık
ekonomik ve sosyal tahribata yol açıyor Kaçak akaryakıt ile elde edilen kara paranın bir bölümü terör örgütlerinin finansmanına aktarılıyor.
Dengeleri bozuyor ve ülkeyi yoksullaştırıyor. Sosyal yapıyı yıpratıyor. Kaçakçılıktan elde edilen parayla özellikle
İstanbul,
İzmir,
Bursa, Mersin ve
Antalya gibi illerde
arsa ve
gayrimenkul alımı yapılıyor. Sağlanan yüksek
kazanç, haksız siyasi gücün elde edilmesinde kullanılıyor. Bu durum ekonomik ve sosyal ağır tahribatlara sebep oluyor. Yüksek vergi teşvik ediyor 1 metreküp benzinin
fiyat oluşumu (YTL)Ürün fiyatı - 614,87 Gelir payı - 1,50 Vergiler (ÖTV+KDV) - 1.862,6 Toplam fiyat - 2.478,63
KAÇAKÇILIK YÖNTEMLERİ
1- İhraç edilecek akaryakıt Türkiye’de bırakılıyor Türkiye karasularında yılda yaklaşık 800 bin ton vergisiz-transit deniz yakıtı işlem görüyor. Bu yakıtın önemli kısmı yurtdışına giden
yabancı gemilere yüklenmiş gibi gösterili-yor. Ama
tekne, motor gibi Türk deniz taşıtlarına satılarak haksız ÖTV kazancı sağlanıyor.
2- Sloventi akaryakıta karıştırıyorlar Vergi yükü akaryakıta oranla daha az olan solvent ve benzol gibi ürünler ithal edilerek, akaryakıta karıştırılıyor. Yılda 3 bine yakın kuruluşun solvent ithal etmesi denetim zaafiyetini ortaya koyuyor. Ayrıca geri kazanım için toplanan yağlar motorine karışıtırılarak tekrar piyasa sunuluyor.
3- Gemiden karaya kaçak akaryakıt Karadeniz üzerinden Rusya, Bulgaristan ve Romanya’dan alınan benzin ve motorin gibi ürünler
Marmara, Karadeniz ve Ege’de geceleyin karaya indiriliyor. Aynı yöntemle kaçak yakıt küçük deniz vasıtalarına aktarılıyor. Kaçakçılığın
Sahil Güvenlik’in sorumluluk sahasında gerçekleştiğine dikkat çeken yetkilier, “Sahil Güvenlik’in imkanları geliştirilmeli.” diyor.
4- TIR’a niyet, istasyona kısmet
Sınır geçişlerinde TIR ve otobüsler, kendi ihtiyaçları üzerinde yakıtı ülkeye sokuyor. Bu yöntem bütün sınır kapılarında uygulanıyor. Araçlar, Türkiye çıkışlarını çok az yakıtla yaparken, dönüşte depolar tamamen dolduruluyor. Biyodizel adı altında ithal yağlar düşük vergiyle yurda getiriliyor. Devletin bu yolla 350 milyon dolar zarar uğratıldığı belirtiliyor.
5- Liman bilmecesi çözülemiyor Rafineriden alınan yakıt, farklı limanlara boşaltılıyor. Örneğin Tüpraş’ın İzmir Aliağa’daki rafinerisinden Mersin’e götürülmek üzere alınan yakıt, Antalya ya da başka bir bölgede boşaltılıyor. Aynı gemi, açık denizde kaçak akaryakıt doldurarak tekrar Mersin Limanı’na normal boşaltma yapıyor. Böylece, önemli miktarda kaçak ya-kıt ülkeye yasal kılıfla girmiş oluyor.
6- Irak’a götürmeyip Türkiye’de satıyorlar
Irak’a
ihraç edilmek üzere yüklenen akaryakıt ve LPG, tankerlerleGüneydoğu’daki iller başta olmak üzere yurtiçine satılıyor. Tankerler su doldurularak Irak tarafına geçiş yapıyor. Oto gaz / dökme gaz ile tüplü LPG’deki ÖTV farkı ton başına 190 dolar. Boşluğu fırsat bilen bazı istasyonlar, vergisi daha az olan tüpgazı otogaz olarak satarak haksız kazanç elde ediyor.
ZAMAN