Bakan
Ergün, "Suni bir
iktidar yapısı oluşturuldu. 28
Şubat,
Türkiye'nin en büyük
bankacılık
soygununa göz yumulmasına fırsat verilmesi olayıdır. Bu ortam,
2001 krizinin de zeminini oluşturmuştur." dedi.
Cumhuriyet tarihinin en büyük
ekonomik ve siyasi krizinin patlak verdiği 2001 yılı için
Sanayi ve
Ticaret Bakanı
Nihat Ergün'den çarpıcı bir değerlendirme geldi. Dönemin, önceki gün
vefat eden baş
bakanı Necmettin Erbakan'a karşı gerçekleştirilen 28 Şubat postmodern darbesinin siyasi yapıyı altüst ettiği için 2001 krizine de etki ettiğini belirten Bakan Ergün, "Bu süreçte
doğal düzen bozuldu. Suni bir iktidar yapısı oluşturuldu. 28 Şubat, Türkiye'nin en büyük bankacılık soygununa göz yumulmasına fırsat verilmesi olayıdır. Suni
siyaset ortamı 2001 krizinin de zeminini oluşturmuştur." dedi. Türkiye'de 28 Şubat sürecinin sadece politik boyutlarıyla değerlendirildiğine dikkat çeken Nihat Ergün, ekonomik boyutunun ise ele alınmadığını belirtti. Ergün, 28 Şubat'la ilgili şu değerlendirmede bulundu: "Siyasete müdahale edildi; hükümet
istifa etmek zorunda kaldı, işte meşhur kararlar çıktı, şu oldu, bu oldu bunlar üzerinde duruluyor. Ama aynı dönem, aslında
ülkeyi 2001 krizine götüren o sürecin bir başka uzantısıdır. Yani o süreç adeta Türkiye'de bankaların içinin boşaltılmasını ve bu iç boşaltmanın görülmemesini temin etmiştir."
Bankacılık lisansı verilen kişilerin muteber isimler olması gerektiğini dile getiren Ergün, bankacılık izni alan bazı isimlerin kendi şirketlerine
kredi verdiğini aktardı. Banka izni verilirken "Hamili
kart yakınımdır, iyi çocuktur" şeklinde mektuplar verildiğini kaydeden Bakan Ergün, "Bankacılık lisansı verilenlerin yaptıklarına iyi bakılması gerekiyordu. Reklamlara dikkat edin, 'dolara,
marka yüksek
faiz' diyerek
küçük tasarruflara bile yöneldiler. Çoluk çocuğun bayram harçlığına dahi yöneldiler. Onların bayram harçlıklarını bile suistimal ettiler." diye konuştu. Ergün, denetimsizlik sonrasında yaşananların ardından 22 tane bankanın fona devredildiğine dikkat çekti.
Bu konularda bazı isimlerin hukuki yaptırımlarla karşı karşıya kaldığını vurgulayan Sanayi Bakanı, suç niteliği taşıyanların zamanaşımına uğramadı ise yargının önüne çıkacağını kaydetti. Ergün, vatandaşın 2002 yılında da o dönemin iktidarını cezalandırdığını söyledi. Ergün, "2001 krizinin siyasi sorumluluğunu üstlendiler, peki 28 Şubat'ın organizatörleri bir
fatura ödediler mi?" sorusuna ise şu cevabı verdi: "28 Şubat'la bağlantılı birtakım olaylardan suç niteliği taşıyanlar zaman zaman yargı önüne çıkıyor. Bir bütün halinde 28 Şubat ele alınmış değil. O iklimin
ürünü olan siyasî aktörlere, yaptıkları yanlışlardan dolayı
toplum fatura kesti. Toplum el attı meseleye."
2001 krizi sonrasında IMF'nin, verdiği 30 milyar doların yönetimi için Kemal Derviş'i gönderdiğini aktaran Ergün, Fon'un o dönemki talebini ise şöyle anlattı: "Ben bu parayı veririm ama, yönetimini size vermem, şartlarım var, parayı veririm, yönetecek adamı da yanında gönderirim. Adeta yani bu parayı yönetecek, bundan sonrasını dizayn edecek adamı da yanında gönderirim şartıyla verdi. Çünkü hükümet kompozisyonuna güvenilerek 30 milyar dolarlık bir borç verilmedi.
Meclis, adeta hiç müzakere etmeden 15 günde 15
yasa geçirmek mecburiyetinde kaldı."
Sıfır hata ile üretiyoruz, geri çağrılan aracımız yok
-Başta
Toyota,
Honda, General
Motors ve
Chrysler olmak üzere otomotiv şirketleri geçen yıl
üretim hataları sebebiyle 17 milyon 200 bin aracı geri çağırdı. Sektörde tarihin en büyük geri çağırma operasyonları geçen yıl meydana geldi. Sanayi Bakanı Nihat Ergün ise bu ortamda Türkiye'nin çok iyi bir sınav verdiğini belirterek, "Türk malları denince, artık bütün dünyada akıllara güven ve kalite gibi kavramlar geliyor. Mesela Türkiye'de otomobiller sıfır hata ile imal ediliyor ve bugüne kadar ülkemizde üretilip de üretim hatası sebebiyle geri çağrılan bir otomobil olmamıştır." dedi. Türkiye'de geçen yıl 1 milyon 95 bin adet
araç üretildi.
Almanya'nın Hannover kentinde Türk-Alman Ticaret ve Sanayi Odası tarafından düzenlenen 'Türk-Alman Buluşması'nda konuşan Bakan Ergün, 223 ülke ve ekonomik bölgeye 7 binin üzerinde farklı ürün
ihraç ettiklerini kaydetti. Bu ihracatın yarıdan fazlasının ABD ve
Avrupa'ya gerçekleştirildiğini dile getiren Sanayi Bakanı, "Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki; İtalya'dan Çin'e kadar olan coğrafyada en rekabetçi üretim yapılabilir ülke Türkiye'dir. Zira Türkiye,
Avrupa Birliği standartlarında ve kalitesinde daha düşük maliyetle üretim yapabiliyor ve bu ürünleri dünyanın tamamına yakın ülke ve bölgelerine pazarlayabiliyor." dedi.
Bakan Nihat Ergün, 2002 yılından itibaren uygulanan güven ve istikrara dayalı ekonomi politikalarının, Türkiye'yi yatırım için cazip bir ülke haline getirdiğini,
demokrasi ve hukuk alanında attıkları adımların,
serbest piyasa ekonomisinin daha da iyi işlemesi için gerekli olan zemini oluşturduğunu sözlerine ekledi.
AA