Krizin tetiklenmesinden yaklaşık 3 ay sonra 4 Nisan'da yaşanan bir olay, çöküşün simgesi haline gelecekti.
Başbakan Bülent Ecevit'in, arabasına binmek üzere
Başbakanlık binasından çıktığı bir anda "Sayın Başbakan'ım, ben bir esnafım." diye seslenen bir vatandaş,
yazarkasa fırlatmıştı. Tarihî olaya
imza atan adam, 6 bin dolar borcu bulunan ve kurun yükselmesi sebebiyle borcu bir anda katlanan Ankaralı esnaf Ahmet Çakmak'tı. Şimdi bir işyerinde
işçi olarak çalışan Çakmak,
Türkiye'de dünün çabuk unutulduğu görüşünde. Krizden yıllar sonra Zaman Gazetesi'nin bulduğu Çakmak, 2001
krizinde evi ve tüm birikimini sattıktan sonra 6 bin dolar da borcunun kaldığını vurguluyor. Bugün ise hem evi hem de kiracısı olduğunu belirtiyor. Krizin zor günlerinde tüm eşyaları satmak zorunda kalan Çakmak'ın yaşadıkları, ekonominin yerinde bulunduğu durumu gözler önüne seriyor: "Normal bir hayatımız yoktu. Evime haciz memurları gelip gidiyordu. İki kanepemiz ve bir gardırobumuz kalmıştı. Okula gitmeyen iki çocuğum olduğu için evin ısınması için gardırobumuzu kırıp
yakmak zorunda kaldık."
Koalisyon hükümetinin ardından tek parti iktidarının gelmesiyle tekrar ticarete başladığını belirten Çakmak, 2007'deki
muhtıra sebebiyle ticareti bırakmış. Çakmak, "Muhtıraya kadar emlakçılık yapıyordum. Her şey çok güzeldi. Evimi almıştım. Ancak ikinci bir krizi kaldıramam diye muhtıra sonrası dükkânı kapattım. Sonrasında bir dönem işsiz kaldım. Şimdi bir işletmede çalıyorum. Emekliliğime üç yıl kaldı. Sonrasında yine ticarete döneceğim." diyor.
Çakmak, geleceğe dair herhangi bir endişe taşımıyor: "Türkiye, 2000'li yıllara girdiğinde üçüncü dünya ülkesiydi. O günden bugüne çok şey değişti. Uzun süre işsiz kaldım. 2001'deki gibi çaresiz değilim. Şimdi ufkumuz var. Ben çocuklarımın ayakta durabileceğine inanıyorum." Başbakanlık'ta yazarkasa
eylemiyle kriz döneminin simgesi haline gelen Ahmet Çakmak, bugün 45 yaşında. O dönemde okula gitmeyen çocuklarından biri lisede, diğeri ise
ortaokul sonda okuyor. Bir işletmede işçi olarak çalışan Çakmak, yaşananların sorumlusu olarak dönemin iktidarını gösteriyor.
Eylem sonrasında Ecevit ile birkaç kez görüşmüş. Eylem yapacağını dönemin Cumhurbaşkanı Sezer ve Ecevit'e telgrafla bildirdiğini anlatan Çakmak, yaşananları şöyle aktarıyor. "Başbakanlık'ta kuş uçurtulmuyordu. Onlar eylemi şubatta yapacağımı düşünüyordu. Ben ise uygun bir zaman kolluyordum. Başbakanlık'ın girişinde bulunan basın bölümüne girdim. Yazarkasayı
kamera ayaklarının olduğu kısma yerleştirdim. Gazetecilere de eylemi yapacağımı anlattım. Ancak onlar, 'Sakın böyle bir şey yapma, seni vururlar.' diyordu. Başbakan'ın çıkışını orada bekledim. O merdivenlerden aşağı inerken de yazarkasayı fırlattım."