Dünyanın en gelişmiş 20 ekonomisinin kurduğu G-20, kasım zirvesinde dünyanın işsizlik ve enflasyon gibi ortak problemlerini masaya yatırdı. The Economist dergisi tarafından düzenlenen 'Değişim sürecinde Türkiye-Türk hükümetiyle 18. yuvarlak masa toplantısında konuşan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Babacan, kriz sürecinde günübirlik kararlar değil uzun vadeli düşünerek karar aldıklarını belirterek, "G-20 masası etrafında aldığımız kararların hepsi Türkiye'nin yaptığı doğruları bir bakıma diğer ülkelere 'yapsınlar, etsinler' diye anlattığımız, konuştuğumuz kararlar. G-20'de ne tartışılıyorsa Türkiye zaten 1-1,5-2 yıl önce onların hepsini yapmış bir ülke. Biz günlük esen rüzgârlarla politika değiştirmeyen bir hükümetiz." dedi. Türkiye'nin dünyada 16. büyük ekonomi olduğunu vurgulayan Babacan, politika uygulamalarında ısrarla doğruları yaptıklarını ifade etti. "Serbest ticaret, serbest sermaye hareketleri ve serbest kurdan yanayız. Bunu da ısrarla, inatla sürdürüyoruz." diyen Babacan, konuşmasına "Bu konuda 8 yıldan sonra bir taviz, bir farklı uygulama kimse bizden beklemesin, olmayacak. Güven bizim ana temamız." şeklinde devam etti. Bakan Babacan, gelişmiş ekonomilerde istihdam hâlâ çözülmemiş dururken, Amerika'nın bile esnek çalışma saatleri olmaması halinde yüzde 10'luk işsizlik oranının çok daha yukarılarda olacağı bilgisini verdi. Babacan, Türkiye'de geçen yılın ikinci çeyreği ile bu yılın ikinci çeyreği karşılaştırıldığında 1,5 milyon yeni istihdam oluşturduklarını kaydetti. Bu rakamın bütün Avrupa'nın son bir yılda sağladığı istihdamdan daha fazla olduğunu belirtti. İşsizliğin gelişmiş ekonomiler üzerinde ciddi baskı oluşturacağını ifade eden Babacan, şöyle konuştu: "Zor bir dönem. Ancak bu zor dönemlerde dahi temel ilkelerden taviz vermemek gerekiyor. Korumacılık, ticaretle ilgili kısıtlamalar. Bunların hepsi yanlış yollar." Babacan, dünyanın hâlâ zor dönemlerden geçtiğini, temellerdeki sorunların durduğunu, bankacılık sisteminin hâlâ problemli olduğunu, bütçe yapılarının son derece bozulduğunu dile getirdi. KAMU BANKALARIYLA İLGİLİ SÜRPRİZ Bakan Babacan, Halkbank'ın yüzde 25'lik halka açıklık oranını genişletmek, Vakıflar Bankası'nın halka arz oranlarını artırmak ve Ziraat Bankası'nın borsaya açılması gibi kamu bankalarıyla ilgili üç önemli gündemlerinin olduğunu kaydetti. Ali Babacan, "Kamu bankalarıyla ilgili atacağımız adımların her biri önemli olacak, her biri ses getirecek. Zamanlamasını iyi tespit etmemiz, sıralamasını doğru yapmamız gerekiyor. Bunların hepsi gündemimizde." ifadelerini kullandı. Özelleştirme İdaresi ile bankaların çalışmalar içinde olduğunu vurgulayan Babacan, ancak uygun zamanı ve ortamı, piyasa şartlarının uygun olduğu bir dönemi yakalamanın önemli olduğunu kaydetti. Hem piyasa şartlarının hem de iç piyasaların şartlarına göre senaryolara sahip olduklarını kaydeden Babacan, zamanlamanın iç ve dış piyasalarla ilgili olduğuna dikkat çekti. Babacan, "Evvelsi gün Türkiye'de çok önemli bankacılık operasyonu oldu. Türkiye'nin önemli bankalarından bir tanesine yine dünyanın önemli bankalarından biri ortak olarak girdi. Bunlar önemli gelişmeler." dedi. Bakan Babacan'dan satırbaşları Türkiye'nin Ortadoğu'da, Balkanlar'da, Kafkaslar'da, Kuzey Afrika'da ve Orta Asya'da çok daha etkili, Rusya, Çin, Hindistan ve Güney Amerika ile ilişkileri geliştirmesi, Afrika'da 12 tane büyükelçiliğe 18 tane daha ekleniyor olması, Türkiye'nin sahip olduğu kültür, tarihi miras ve içinde bulunduğu coğrafyanın yüklediği doğal bir görev. Türkiye'nin başka bölgelerde daha aktif olması, AB sürecinden uzaklaşıldığı anlamına gelmez. Borçların yeniden yapılandırılması konusunda telafisi mümkün olmayan bir af anlamına gelecek ve beraberinde bir dizi hatayı getirecek adımlar atmak istemiyoruz. Çalışma ilk olarak sadece vergi ve sigorta primlerinin yeniden yapılandırılmasıyla başladı. Ama kapsam sonradan genişledi. Toplam tahsilatlarla ilgili havada uçuşan rakamlara itibar etmeyin. Mahsuplaşmayla ilgili yasa şu anda Meclis Genel Kurulu'nun gündeminde. Gelirden aldığımız vergi Türkiye bütçesinde anlamlı bir şekilde yer alırsa o zaman doğrudan vergileri azaltırız. Çünkü bu vergilerden fedakarlık yapabilecek marjımız yok. Piyasalar açısından baktığınızda bugün Türkiye'nin risk ölçütleri AB'ye üye, Euro bölgesinde, hatta G-7 üyesi olan ülkelerden daha iyi noktalarda.