VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan ekmek fırını işletmecisi Mahmut Kendir 1 liralık zam için, “Artan maliyetleri göz önünde bulundurursak kesinlikle yeterli olmadı. Un fiyatlarına yüzde 600 civarında bir zam geldi. 96 liradan unu alıyorduk, şimdi 530 lira oldu. Haliyle 1 liralık bir zam kesinlikle bir anlam ifade etmiyor. Elektrik keza. 40 bin liraya yakın elektrik ödüyoruz. Şu anda 5 liranın altında ekmeğin satılmaması gerekiyor ki biz de iyi kötü bir şekilde işimizi çevirebilelim” dedi.
“TMO’nun ucuz un desteği yeterli değil”
Kendir, Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) anlaşmalı un fabrikalarından düşük maliyetle fırıncı esnafına un satışı yapmasının da yeterli bir destek olmadığını belirterek, “O bizi bir nevi güldürmeye çalışıyor ama yetmiyor. Direkt fabrikalardan aldığımız için fabrika da yarı yarıya un veriyor. Yani 100 torba un aldığımız zaman 50'sini kendi unundan, 50'sini de devletin vermiş olduğu undan veriyor. Kendi unları 530 lira, devletin vermiş olduğu un ise 340 lira. Depomda en az bin çuval unum vardı. Şimdi 200 çuval un depolayabiliyorum. Üstüne üstlük artık sadece peşin alabiliyoruz, daha önce unculardan açık hesap alabiliyorduk” diye konuştu.
Kendir, ekmek üretiminde temel ham madde olan un fiyatlarının artmasının nedenini, Ukrayna-Rusya savaşıyla dünyada buğday fiyatlarının yükselmesine ve Türkiye’de buğday üretimin azalmasına bağladı. Kendir, Türkiye'de fırsatçılığın da çok olduğunu, onlar olmasa işlerin düzene girebileceğini de belirtti.
Türkiye ekmeklik buğdayda yeterlilik oranı düşük kaldığı için iç pazara yönelik olarak ve buğday mamulleri ihracatı amacıyla Dahilde İşleme Rejimi (DİR) kapsamında ithalat yapıyor. Ancak son dönemde Corona virüsü salgını ve Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle küresel gıda tedarik zincirinin sekteye uğraması ve gıda ithalatının da giderek daha pahalı hale gelmesi üzerine, Türkiye’nin buğday açığını dış ülkelerde buğday üreterek kapatması dahi gündeme gelmişti.
Türkiye’nin yerli üretimi arttırmak yerine ithalatı tercih ettiğini söyleyen tarım yazarları ise TMO tarafından yurtdışından yüksek fiyatla alınan buğdayın sübvanse edilerek sanayicilere verilmesi yerine buğday üreticilerine destek verilmesini istiyor.
“Üretim olmadıktan sonra her şey zamlanacak”
Bir başka fırıncı esnafı olan Nihat Taşkın da ekmeğin fiyatının 5 TL’ye çıkarılması talebini tekrarladı. Taşkın, “Eskiden mayayı 75 liradan alıyorduk, şimdi 250 TL. Eskiden bir çuval unu 175 liradan alıyorduk, şimdi 500 TL. Bu nasıl kurtaracak maliyeti? Eleman çıkarsan olmuyor. Bir sürü eleman çalışıyor. Maliyeti karşılamıyorsa mecbur zam koyacaksın. Eskiden üretimde böyle bir sıkıntımız yoktu. Her şey bol oldukça ucuz şekilde satılıyordu ve maliyeti kurtarıyordu. Şimdi her şeye, her gün zam geliyor. Onlar zam yaptıkça artık mecburen biz de ekmeğe zam koyuyoruz” ifadelerini kullandı.
Taşkın, artık zam yapmak istemediklerini de vurgulayarak devletten girdi maliyetlerinin düşürülmesi için destek istedi. Müşterilerin ekmeğe art arda zam yapılmasına tepki gösterdiğini anlatan Taşkın, “Bazı müşterilerimizde ekmek parası bile yok. Günde belki yaklaşık 100 kişi askıdaki ekmekleri almaya geliyor. Art arda zam yaptığımız zaman insanlar artık bir poğaça, bir açma, bir boyoz yiyemez hale geldi” dedi.
Türkiye’de buğday üretimindeki düşüşün ekmeğe zam olarak yansıdığı görüşünü paylaşan Taşkın, “Üretim kalmadı artık. Çiftçilik diye bir şey kalmadı. Eskiden buğdayını yapıyorlardı, arpasını yapıyorlardı, her şey yapıyorlardı. Ama şimdi bitti. Üretim olmadıktan sonra her şey zamlanacak” diye konuştu.
“Ekmek 4 lira olunca diğer ürünler çok daha yüksek fiyatta oluyor”
VOA Türkçe’nin mikrofon uzattığı İzmirli vatandaşlar da ekmeğe yeniden zam beklentisi nedeniyle endişeli. Zam talebini üreticiler açısından haklı bulduğunu belirten emekli öğretmen Ayşe Şenkaya özellikle kalabalık ailelerin ekmeğe zam yapılmasından olumsuz etkilendiğine dikkat çekti.
Şenkaya, “Un fiyatları çok artmış, onlar da haklılar ama bu zam çok fazla bir zam. Sadece kendimizi değil başkalarını da düşünmek zorundayız. Daha küçük aileler daha az etkilense de kalabalık bir ailenin evine giren ekmek sayısını düşünürseniz maliyet çok yüksek oluyor. Onun için ben ekmek zammını çok fazla buluyorum. Sadece ekmek zammı da değil, gelen zamların hepsi fahiş” dedi.
Türkiye’de buğday üretimi artarsa ekmek fiyatlarının da düşeceğini söyleyen Şenkaya, “Artık ülkemizde tarım ölmeye başladı. Yediğimiz her şey yurt dışından gelmeye başladı. Tarıma yönelirsek bunların önüne geçileceğine inanıyorum” diye konuştu.
Emekli Zuhal Özden ise ekmeğin fiyatının artmasının diğer gıda ürünlerinin de pahalanmasını tetikleyeceği düşüncesinde.
Özden, “Ben 150 liraya bir markete girdiğim zaman, her şeyi çok miktarda alır getirirdim. Ama şimdi iki üç kalemde bitiyor. Ekmek en sona kalıyor benim için. Artık lüks oldu neredeyse. Ekmek 4 lira olunca diğer ürünler çok daha yüksek fiyatta oluyor. En başta ekmeğin ucuz olması gerekiyor. Çok nüfuslu insanlar ekmeği ucuz alırlarsa belki diğer gıdalarına katık yapacaklar. Ama baştan ekmek 4 lira olunca öbür gıdalara da zor yetişeceğiz” ifadelerini kullandı.
Özden, “Başta akaryakıtın zamlanması ve ithalatla gelen buğdayın Rusya ve Ukrayna üzerinden gelmesinin sıkıntıya girmesiyle maliyetler yükseliyor diye düşünüyorum. Eğer bizim ülkemizde buğday yetişseydi hiç bunları yaşamayacaktık” dedi.
Emekli çiftçi Selami Arabacı da mazot fiyatları düşerse ekmek dahil tüm gıda fiyatlarındaki pahalılığın sona ereceğini söyleyerek, “Bu ekmek nereden geliyor? Bu para, çiftçiyi kurtarmıyor, üretim yapılamıyor. Ekmek şu anda ucuz, bu zam yapılsa bile hala ucuz. Maliyetler çok yüksek. Bütün her şey mazota dayanıyor. Mazot düşsün her şey düşecek” diye konuştu.