Ergenekon sanıklarının
dava dosyasına ait ek klasörlerin kitap halinde bastırılması yönündeki talebi,
Savcı Selim Berna
Altay tarafından değerlendirildi. Altay, Ergenekon evraklarının kitap haline getirilmesinin çok masraflı olduğu şeklinde görüş bildirdi. Ancak talep halinde
Sayıştay tarafından
ödenek çıkarılabileceği ve bu talebin yerine getirilebileceği anlatıldı.
Ergenekon davasının tutuksuz sanığı
Erdal İrten savunmasında 25 yıldır çalıştırdığı börekçi dükkanına gelen polislerin, Abdullah Arapoğulları'nı aradığını, daha sonra da Arapoğulları'nı bulamayınca kendi evinde
arama yaptıklarını söyledi. Evindeki duvarlarında
Cumhuriyet Halk Partisi bayrağı,
Atatürk, Hz. Ali ve
Deniz Gezmiş resimlerinin asılı olduğunu belirten İrten, polislerin, "İşte aradığımız
terörist burada. Söyle bakalım bombalar nerede?" diyerek çocuklarının gözü önünde kendisini yere yatırıp arama yaptıklarını söyledi. Evine gelen polislerin makinalı
tüfek ve susturucu takılı
silah taşıdıklarını, "Doğudan gelip memleketi batırdınız" diyerek kendisine
hakaret ettiklerini söyledi. Devletine bağlı bir kişi olduğunun sıklıkla altını çizen İrten "Beni
Vatan Caddesi'ndeki
emniyet müdürlüğüne görürlerken sürekli Doğudan geldiniz, memleketi mahvettiniz diyorlardı. Bir ara başıma susturucu takılmış üç silahın dayandı. Emniyette dört gün devletimin verdiği ekmeği yedim.
Allah razı olsun. Ancak bu psikoloji ile nasıl ifade verdiğimi taktirinize bırakıyorum" dedi.
Polis ve
savcılık işlemlerinden sonra eline geçen iddianamede kendi ifadesinin yanlış olduğunu, poliste ve savcılıkta verdiği ifadesinin olduğu gibi yansıtılmadığını ileri sürdü. Polis ve savcılık ifadelerini kabul etmediğini belirten İrten, bu nedenle Arapoğulları hakkındaki suçlayıcı ifadelerini kabul etmediğini, kendisinin de silahlara karşı bir sevdası olmadığını söyledi.
Sanık Abdullah Arapoğulları ile Kuvayı Milliye 1919 derneğine gittiğini belirten İrtem, dernekte
Kahraman Şahin'i görmediğini, Hüseyin Görüm tarafından karşılandıklarını söyledi. İrten, "Hüseyin Görüm bey bizi kardeşi gibi karşıladı, sevgiyle kucakladı. Bunun için kendisine teşekkür ediyorum" diye konuştu. Derneğe gitme amacının Atatürk ve
Türkiye sevdası olduğunu belirten İrten, 4-5 kez Kuvayı Milliye derneğine gittiğini, üye olduktan sonra da
ekonomik durumu nedeniyle bir daha gitmediğini söyledi. Savunmasının ardından Çapraz sorgusuna geçilen İrten aslı astarı olmayan ithamlarla suçlandığını söyledi.
Ergenekon davası kapsamında yargılanan sanıkların bir kısmının talebi üzerine davanın tüm yazışmalarının bir kitap haline getirilerek
tutuklu sanıkların bulunduğu
Silivri 4-5 No'lu L Tipi
Ceza İnfaz Kurumu kütüphanesine konulması yönündeki talep
Beşiktaş'taki
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından incelendi. Ergenekon dava dosyasının kitap halinde 350 cilt olarak basılması için 50 bin TL masraf gerektiği bildirildi.
Cumhuriyet Savcısı Selim Bera Altay tarafından gönderilen yazıda, CMK hükümlerine göre tarafların dava dosyasından suret alma haklarının olduğu, ancak bunun masraflarını tarafların karşıladığı ve uygulamanın da bugüne kadar bu şekilde devam ettiği anlatıldı. Bugüne kadar devlet bütçesinden harcama yapılarak dava dosyasından taraflara suret çıkarılarak verilmediği ifade edilen yazıda, şöyle denildi: "2008/209 esas sayılı davaya ait yaklaşık 500 klasörden fazla evrak bulunduğu görülmüş olup, bu evrakın bir
takım halinde, ortalama 350 cilt basılması işleminin 50 bin TL masraf gerektirdiği öğrenilmiştir. Bütün tutuklu sanıkların dosyasının kitap halinde bastırılıp kendilerine bedelsiz verilmesini talep etmeleri halinde büyük masraflar gerekmektedir." denildi. Yazıda, bu uygulamanın bütün dava taraflarının da talep etme ihtimallerinin bulunduğu ifade edilerek, ayrıca kitap haline getirilecek dava evrakının ceza ve tutukevi kütüphanelerine konulması işleminin de cezaevlerine sokulacak her türlü
eşya ve basılı eserlerle ilgili yönetmelik ile genelgeler çerçevesinde ceza idarelerince takdir edildiğine dikkat çekildi. Bu şekilde 50 bin lirayı bulacağı tahmin edilen harcama için Sayıştay tarafından zimmet çıkarılabileceği ifade edilen yazıda, "Bütün bunlara rağmen dosyanın matbaada çoğaltılarak cezaevine konulması Mahkeme Başkanlığınızca uygun görülecekse keyfiyetin bir yazıyla Başsavcılığımıza bildirilmesi halinde gerekli ödenekler istenerek gereğine tevessül edilecektir." denildi.
(CİHAN)