İzmir Cumhuriyet Savcılığı'na "eğitim
öğretim hakkının engellenmesi", "özel hayatın gizliliğini ihlâli", "kamu görevinin sağladığı yetkiyi kötüye kullanarak hürriyeti tehdit", "kişinin huzurunu bozma", "ayrımcılık yasağını ihlâl" ve "manevi işkence" gerekçeleriyle suç duyurusunda bulunan
Matematik Bölümü öğrencisi F.G., Prof. Dr. Pekünlü'nün özellikle
derslere giriş saatini takip ettiğini, bölüm binasının kapısında ya da koridorda bekleyip karşısına geçerek başörtülü olarak okula girmesini engellediğini, ardından cep telefonuyla fotoğrafını çekerek
hakaret ettiğini söyledi. Bunun üzerine peruk takarak okula girmeye çalıştığını anlatan öğrenci, bu sefer de, "Perukla dahi giremezsin." diyerek kendisini engellediği iddia etti. Tek isteğinin okumak olduğunu belirten F.G., bunun da engellendiğini kaydetti. Yaşıtları derslere girerken kendisinin gözü
yaşlı dışarıda beklemesinin anlaşılır bir yanı olmadığını ifade eden F.G., bunun yanında duyduğu hakaretlerin de had safhaya ulaştığını söyledi.
YÖK'e başvuran Matematik Bölümü öğrencilerinden E.O. ise
final sınavlarına girmek için okula gittiklerini ancak Pekünlü'nün binada başörtüyle bulunmalarının suç olduğunu ve ayrılmalarını istediğini aktardı. Dekanlıktan izin aldıklarını söylemesi üzerine hocanın yanlarından bir süre ayrıldığını belirten E.O, sınav başlamak üzereyken tekrar gelen hocanın güvenlik görevlisi çağırdığını ve öğrencilerin suç işlediği gerekçesiyle dışarıya çıkarılmalarını istediğini kaydetti. Pekünlü'nün üniversite güvenlik görevlisinin, "Canınıza kast edecek bir şey mi yaptılar?" sorusuyla daha çok sinirlendiğini anlatan E.O., gerekli izni
dekanlıktan aldıklarını söylediğini, güvenliğin de, "Polisle halledin." diyerek
sınıftan ayrıldıklarını söyledi. Dekanlığın Prof. Dr. Pekünlü'nün üzerinde fazla
yaptırım gücü olmadığından sınavın C blok yerine A bloğa alındığını ve sıkıntının bu şekilde aşıldığını ifade etti. Yaşadıklarını hiçbir şekilde haketmediklerini, kendilerinin yanında başı açık arkadaşlarının da bu gereksiz tartışmayı duymak zorunda kaldığını belirten E.O., "Biz
mağdur olduğumuz gibi arkadaşlarımız da bizim yüzümüzden mağdur oluyor fakat suçlu olan biz değil, bizi binaya dahi almayan
Rennan Pekünlü hocamızdır. Onun yüzünden herkes mağdur oluyor. Artık gereğinin ivedilikle yapılmasını saygılarımla arz ediyorum." şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Pekünlü'nün mağdur ettiği öğrencilerden biri de M.D oldu. Derslere başörtülü girdiği için üniversitenin huzurunu bozmakla suçlanan M.D., Pekünlü'nün sözleri ve bakışlarıyla
psikolojik baskı yaptığını söyledi. Kendisi hakkında
tutanak tuttuğunu ve sınıf arkadaşlarının yanında rencide edici sözler sarfettiğini aktaran M.D., "Ders bölündüğü için özür dilerim diyerek hem dersi işlemedi hem de sınıfı kışkırtarak, öğrenci arkadaşlarımda bana karşı cephe oluşturmak istedi. Sonuçta biz de derse giremedik." dedi.
Yaz okulu kapsamında geldikleri
Bilgisayar Bilimleri dersine alınmadıklarını belirten N.G. ise, "Bizi hiçbir şekilde içeriye almayacağıını, üstü olmasına rağmen dekan dahil olmak üzere hiç kimseyi tanımayacağını söyledi. Dört yıldır çektiğim sıkıntı yüzünden psikolojim düzelmiyor. Son
yaz okulunda da aynı şeyle karşılaştım. Artık bu mağduriyetimin giderilmesi için gereğinin yapılmasını istiyorum." diye konuştu.
Mazlum-Der İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Gün, Prof. Dr.
Esat Rennan Pekünlü'nün, fakülte girişinde
nöbet tutarak bütün başörtülü öğrencilere müdahale ettiğini, binaya girişlerini engellediğini, kapıya da "Başörtülüler giremez" yazısı astığını söyledi.
(CİHAN)