Başörtülü oldukları için eğitim haklarını kaybetmek istemeyen kız öğrenciler,
şapka ve perukla
derse girme yoluna gidiyordu fakat bu bile dünyaya ideolojik gözlükle
bakan bazı akademisyenlerin keyfi uygulamalarına takılıyordu. Son olarak şapka ve perukla sınıfa giren dört öğrenci hakkında
tutanak tutulurken bazıları da sınıfta olmalarına rağmen yok sayıldı. Buna
itiraz eden
mağdur öğrencilereyse, "Cumhurbaşkanı,
Başbakan düzeltemiyor. Ben ne yapayım?" denerek alaycı bir ifadeyle kapı gösteriliyordu.
Benzer bir mağduriyet de
İstanbul Üniversitesi (İÜ) Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde bir öğrencinin, türbanı sebebiyle dersten çıkarılmasıyla tekrar alevlendi. Konunun intikal etmesiyle toplanan YÖK, bundan sonra başörtülü öğrencilerin
disiplin yönetmeliğine aykırı durumu sebebiyle sınıftan çıkarılamayacağını, çıkaran
öğretim görevlisi hakkında
soruşturma açılmasını kararlaştırdı. Öğretim görevlisinin hiç kimsenin eğitim hakkını kısıtlama lüksü bulunmadığı, kılık kıyafetle ilgili bir durumda ise sadece tutunak tutma yetkisi olduğu hatırlatılan karar, daha sonra İÜ Rektörlüğü'ne gönderildi. Rektörlük de öğretim görevlilerinin e-
posta adreslerine yolladı. Bunun emsal bir karar olduğunu belirten YÖK Başkanı Prof. Dr.
Ziya Özcan da, "Tüm üniversitelerde uygulanacak. Hiç kimsenin yaka paça dışarı atılmasını kabul edemeyiz." demişti.
Kararı sevinçle karşılayan
Buca Eğitim Fakültesi öğrencilerinden T.D., "Yrd. Doç. Dr.
Necip Beyhan, ders başında, 'T.D., seni derste yok yazıyorum.' dedi. Aynı kişi, geçen yıl da derse şapkalı girmemden dolayı beni sınıfta bırakmıştı. Ben de, 'Nasıl yani hocam? Ben burada olmama rağmen nasıl yok yazıyorsunuz?' dedim. O da bunun üzerine sesini yükselterek sınıfın içinde bana, 'Bu meseleyi Cumhurbaşkanı, Başbakan çözemedi, sen mi çözeceksin? Bana şapkayla derse girebileceğine dair bir
belge getir, seni ona göre derse alayım. Yoksa şapkanı çıkaracaksın.' dedi. Ben de YÖK Kanunu ve Anayasa'da şapka takmaya dair herhangi bir
yasak bulunmadığını söyleyince ses tonunu daha da yükselterek ve üstüme doğru çok sinirli bir şekilde yürüyerek, 'Sen derse böyle girerek benim pes etmemi istiyorsun ama pes etmeyeceğim, etmem de!' diye bağırdı." dedi. Bu olaydan bir gün sonra, 23
Eylül 2010'da ise "drama" dersine giren T.D., bu defa da Yrd. Doç. Dr. Hülya Hamurcu tarafından, 'Biliyorsun şapka takmak yasak.' diye uyarılıp hakkında tutanak tutuldu. Bir gün sonra da
Hayat Bilgisi dersine giren Yrd. Doç. Dr.
Hanife Keskin tarafından tutanakla cezalandırıldı.
Diğer mağdur bir öğrenci de Biyoloji Öğretmenliği bölümünü bitiren ancak staj yapamadığı için beklemeli konuma düşen Öznur Tamer. İnançlarını tatbik ettiği için yüzde 99'u
Müslüman olan bir ülkede mağdur olduğunu anlatan Tamer, "Hep kelebeklerin ömrünün bir güne sıkışmış olduğunu düşünürüz ama bu ülkedeki yasaklar ve yasak oyununun aktörleri yüzünden pek çok
yaşam kelebek ömrüne indirgendi. Biz okula her gidişimizde günü kurtarmış olmayı umut ediyor ve bunu dualarımıza ekliyoruz.
Okul kapısına her geldiğimizde, 'Allah'ım sana yalvarıyorum, bir sorun çıkmasın.' diye dua ediyoruz." şeklide konuştu.
Aynı fakültede öğrenim gören Ayşe B. de, "Burada dördüncü yılım. Bu engeli doğuran ve arkasına saklanan, bilim adına bir şeyler yapma kisvesi altında bilimden ve ilimden başka her şeye o güzel kafalarını yoran bu bir avuç kendini bilmez insanı yakından tanıma fırsatına eriştiğim için ne kadar (u)mutluyum anlatamam. Artık bukalemun gibi yaşamak zorunda kalmadan üniversitede öğrenim alabilmek mümkün olacak. Ayrıca, 'Kamusal alan ya hani, o yüzden çalışamıyoruz.' serzenişlerine de şahit olmak istemiyoruz. Lütfen artık örtümüzle uğraşmaktan vazgeçin ve muasır medeniyetler seviyesine, İslâm'a ve başörtüsüne düşman olmadan da erişilebileceğinin farkına varın." dedi.
DEÜ Hukuk Fakültesi'nde de Sema Y. isimli öğrencinin, derse şapka takarak girdiği için Yrd. Doç. Dr.
Münevver Aktaş tarafından tutanak tutularak kurallara uymadığı gerekçesiyle disiplin kuruluna sevki istendi.
Başörtüsüne Özgürlük
İzmir Platformu Grup Sözcüsü Sıdıka Çetin, siyasi liderlerin bile biraraya gelerek bu meseleyi çözmek için gayret gösterdiği bir dönemde bazı üniversite hocalarının şapka ve peruk avına çıkmasının utanç verici olduğunu vurguladı. Çetin, YÖK'ün yeni uygulamasının kendilerini umutlandırdığını, artık bu çağda böyle bir problemle karşılaşmak istemediklerini söyledi.