Al Jazeera Türk'e açıklamalarda bulunan YÖK Başkanı Çetinsaya, Türkiye'de akademik özgürlüklerin neden tam olarak kurulamadığı sorusu üzerine bunların yasalarla değil ancak ortak irade ile çözülebilecek sorunlar olduğunu dile getirdi. 12 Eylül, 28 Şubat ve çeşitli dönemlerde üniversitelerin akademik tasfiye ve yıldırma ile karşılaştığını belirten Çetinsaya, “21. yüzyıl Türkiye'sinde akademisyenlerin de doğru bildiklerini kamuoyuyla paylaşmaları gerekiyor. Çözüm ve Gezi sürecinde ‘akademik özgürlük nedir, ne değildir' bunu çok vurguladım.” ifadelerini kullandı. Çetinsaya eleştirilerini kaleme aldığı ya da fikrini sözlü açıkladığı için soruşturmaya uğrayan hocalar hakkında da şöyle konuştu: “YÖK olarak itiraz makamıyız. Genellikle cezalardan sonra üst itiraz makamı olarak bize geliyor. Oradaki örneklerden de gördüğüm, maalesef işin yarısı yasa ise yarısı da zihniyet. Disiplin yönetmelikleri mobbing unsuru olarak kullanılıyor.”
YÖK Başkanı, üniversitelerdeki siyasal baskıyla ilgili son 40 yılın mirasından bugünkü öğretim üyelerinin zihniyet, akademik kültür ve etik sorunlar kaynaklı olarak etkilendiğini ifade etti. Bu durumun aşılması gerektiğine dikkat çeken Çetinsaya, “Akademik özgürlük nedir, ne değildir diye ‘Özgürlükler Bildirgesi' açıkladım. Onun da arkasındayım. Şimdi bir adım daha ileri gidip etik ve mobbing sorunlarına dair ‘Akademik Etik İlkeleri' belgesi oluşturuyoruz.” diye konuştu. Daha önce de ‘YÖK lağvedilmeli' dediğini belirten Çetinsaya, şöyle konuştu: “YÖK'ün bu mevcut haliyle buharlaşması gerekiyor. Yoksa mutlaka ve mutlaka yükseköğretimin planlamasını, koordinasyonunu ve kalite denetimini yapacak bir kurum, kuruluş lazım. Ya da bakanlık modeli olabilir. Yükseköğretim ve Bilim Bakanlığı'nın dünyada da örnekleri var. Türkiye için de neden olmasın?”
ZAMAN