İlk
öğretim okullarında ve liselerde ‘yan bakma’, ‘laf atma’, ‘kırık not’ ve ‘kız yüzünden’ meydana gelen olaylardan sonra suça karışanların, ‘
Kurtlar Vadisi’nin kahramanlarına özendiklerini söylemesi, gözleri bir anda beyazcamın vurdulu-kırdılı film ve dizilerine çevirdi. Bu konuda en büyük
eleştiri, Kurtlar Vadisi dizisine yöneltildi.
Yapımcı ve yönetmenler ise artan
yaralama,
gasp gibi olayların dizilere
fatura edilmesinin kolaycılık olduğunu, olayların ardındaki
toplumsal sebeplerin araştırılması gerektiğini söylüyor. Tek suçlunun diziler gibi gösterilmesinin bilimsel dayanağının olmadığını düşünen yapımcılar, çocukların şiddet görüntüleriyle yalnızca televizyonda değil, bilgisayar ve atari salonlarında da karşılaştıkları görüşünde. Pisikologlara göre de okullarda yaşananların yalnızca ‘Kurtlar Vadisi’ne fatura edilmesi yanlış. Bu konuda yapılmış herhangi bir bilimsel araştırmanın olmadığına dikkat çeken Psikiyatrist Prof. Dr.
Nevzat Tarhan, Kurtlar Vadisi ve benzeri dizilerin, şiddeti direkt artırıcı etkisi olmadığını, ancak yöntemini değiştirdiğini düşünüyor. Daha önce gençlerin şiddet eylemlerini bıçakla gerçekleştirdiğini, şimdi ise Kurtlar Vadisi’ndeki yöntemleri kullandığını söyleyen Tarhan, “Eskiden gençler
spor giyinirdi, bu dizi sayesinde
takım elbise giyiyorlar.
Şiddet çizgi filmler de dahil pek çok dizi ve filmde var. Bunu bilimsel olarak açıklayabilmek için şiddete başvuranlar üzerinde yapılacak bir araştırmaya gerek var.
Anne ve
babalara, konuşma yöntemiyle çocuklarına ‘yanlışı’ anlatmalarını öneriyoruz.
Filmleri birlikte izleyip, yaşananların
sanal bir durum olduğunu anlatsınlar. Çocuğun yorum yeteneğini geliştirerek bir sonuç elde edilebilir.” diyor.
Dünyada da benzer dizi ve filmler var
Mafya ve şiddet içerikli dizilerin pek çok ülkede yayınlandığını söyleyen yapımcılar, şiddetin kaynağını yalnızca dizilerde aramanın yanlış olduğuna dikkat çekiyor. Şiddetin yer aldığı bazı film ve diziler şöyle: The Sopranos: New Jersey’de (ABD) yaşayan, dünyanın en meşhur kurmaca
mafya ailesinin yaşantısı anlatılıyor. Nikita: Luc Besson’un ünlü filmi “La Femme Nikita”dan diziye uyarlanan yapım, aksiyon sahneleriyle dikkat çekiyor. Baba: Mafya hesaplaşmalarını konu alan Francis
Ford Coppola’nın ‘Baba’ serisi beklenenin üstünde ilgi görmüştü.
[GÖRÜŞLER]
Prof. Dr.
Haluk Şahin (İletişim Bilimci)
“Şiddetin birçok nedeni vardır. Toplumsal, aileye ilişkin,
ekonomik vs... Bir toplumun değer sistemi, şiddetin çözüm olduğu üzerine bina edilirse ve birtakım medya programları bu savı destekleyen yayınlar yaparlarsa -Kurtlar Vadisi böyle bir yayın-, o takdirde o toplumdaki şiddette, bu türden programların rolü olduğu söylenebilir.”
Osman
Sınav (Yapımcı-
Yönetmen)
“Okullardaki şiddeti dizilerin üzerine yıkmak kadar saçma bir şey olamaz. Her evde bilgisayar var ve buradaki oyunlarda, adam öldürmenin her yolu en ince ayrıntısına kadar anlatılıyor. Bu mantık doğru olsaydı, o zaman dünyanın en çok satan yapımları, aksiyon filmleri olmazdı. Biz, kötü karakteri canlandırın da gidin kötülük yapın mı diyoruz?
Ben 10 tane aksiyon filmi yaptıysam, bunlarda nefsi müdafaa hariç,
silah kullanmama prensibini işlemişimdir. Bu tarafını görmüyor, ezbere konuşuyorlar. Toplumda her şey güllük gülüstanlık da tek sorun televizyon dizileri mi? Toplum zaten stres topu, gençler işsiz.”
Avni Kütükoğlu (Yönetmen)
“Şiddeti dizilere indirgemek yanlış. Toplumdaki sosyal kahramanlar, arızalar, insanları şiddete yönlendiriyor. Bunda ekonomik zorlukların da etkisi var. Ancak dizi ve filmlerin eğitsel taraflarının olduğu unutulmamalı. Ben de özendirici yönünün olmaması gerektiğinden yanayım. Çektiğim dizilerde asla sigara içirtmiyorum, çünkü sigara içiminin özendirici bir yanı olduğunu düşünüyorum. Tüm bunları göz önüne aldığımızda; belli bir etkisinin olduğu muhakkak. İnsanlar ertesi gün o kahramanların yerine kendilerini koyuyor.”
Ragıp Duran (
Galatasaray Üniversitesi Öğretim Görevlisi)
“Bazı gençlerin dizilerden etkilenmesi ve kahramanlara öykünmesi söz konusu olabilir; fakat ekonomik, siyasi, idiolojik, sosyal, kültürel sorunlar ve çıkmazlar da bu şiddeti körükleyen unsurlar arasında sayılmalı. Sonuç olarak medya hem oluşmasında katkıda bulunduğu, hem de toplumda zaten var olan şiddet ortamına karşı, yumuşak barışçı dayanışmacı bir yayın politikası uygulamalı. Bunu hem haberlerde hem de dizilerde uygulasa sorumluluğunu daha çok yerine getirebilir.”