Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, SBS'nin kaldırılacağını açıkladı ama yerine uygulanacak sınav sistemine dair net bir bilgi veremedi. Hal böyle olunca milyonlarca öğrenci ve velinin kafası karıştı. Okulların açılmasına 2 ay kaldı ve şimdi herkes ne olacağını merak ediyor. Zaman Gazetesi Genel Yayın Editörü Veysel Ayhan, Bakan Avcı'nın açıklamalarını ve SBS'nin yerine uygulanacak 'dahiyane' çözümü kaleme aldı. 'Bakanın kucağında bulduğu' projeyi 'zihni sinir' icadına benzeten Ayhan, mevut tablodaki tutarsızlıkları işte böyle gözler önüne serdi.
Erke’den sonra SBS dönergeci...
Dalga geçmenin en kötüsü çocuğa yapılanıdır. Dünyanın hiçbir ülkesinde çocuk ve gençlerle bu kadar alay edilmez. Hiçbir ülkede 10 yılda 10 kere sistem değişmemiştir ve bir o kadar da değiştiriyoruz tehdidi yapılmamıştır. Sistemin neresinde arıza vardı? Halktan bir talep mi gelmişti? Seçmene böyle bir vaat mi vardı? Kaliteli eğitim veren okullara yeteneksiz öğrenciler mi alınıyordu? Boğaziçi’ne denklem bilmeyen öğrenci mi girdi? Tıp fakültesine böbreğin yerini bilmeyen öğrenci mi alındı? Tabii ki hayır! Peki sistemi her yıl değiştirme, her yıl 3 kere değiştiriyoruz diye tehdit etmenin amacı ne?
10 kişilik kaliteli sınıfınız var ama kapıda bekleyen 20 öğrenci varsa en iyi 10’unu seçersiniz. Her şey bu kadar basit. Bu seçimi de sınavla yaparsınız. Başka bir yol denerseniz eğitimde “Erke dönergeci” icat etmeye kalkmış olursunuz. Önceki iki bakanımızın başaramadığı daha doğrusu ‘olmazı’ olduramadığı “Erke” projesini Sayın Bakanımız kucağında bulmuşa benziyor. Kime sorsanız kabinenin en entelektüel, en sempatik ve sevecen bakanı Nabi Bey’dir. Bakan, projenin yani “dönergecin” çalışmazlığının farkında ama ne yapsın. Açıklamakta kıvranıyor, zorlanıyor, sıkılıyor, bir gün çalışacak, bu sezon olacak… Falan diyor ama mızrak çuvala sığmak değil girmiyor bile. Yılda 1 kere SBS yapılıyordu. Bu kaldırıldı. Peki ne oldu? Her yıl 5 farklı dersten 5 ayrı sınav geliyor. Bunlar hangi ay yapılacak? Aynı anda mı, yıl sonunda mı? İlk yarı 3-4 üniteden mi, yıl sonu tüm konulardan mı? Cevabı yok. Sayın Bakan, “Şu an açıklayamadığım yol haritasını o zamana kadar açıklarım, tarih konusunda çok net bir şey söyleyemiyorum, yasal düzenleme gerekiyor” diyor. Yaza girdik, Meclis tatile girecek ve okulların açılmasına 2 ay kaldı. Önümüzde belirli ve net tek bir detayı olmayan bir proje var. Milyonlarca öğrenci ve aileyi belirsizlikle tedirgin etmek nasıl bir siyasi akıldır? Bakan’ın kıvrana kıvrana izaha zorlandığı çözüm projesinin rencide olmayacaksa affına sığınarak bir ‘zihni sinir’ projesi gibi olduğunu söylemek kendilerinin çok sevdiği tabirle “Molla Kasım”lık olacaktır.
Bakanlık bu “dâhiyane” çözümle dershanelere talebi azaltacağını sanıyor. Bilakis artıracak. Adı farklı olsa da 1 sezonda 5 yeni SBS yapılmış olacak. Aslında Avcı SBS’yi kaldırmıyor, sayısını 5’e çıkarıyor. Bir diğer ifade şu: “Kapısında yığılmalar olabilecek olan okullar için ise ayrı bir sınav, küçük ölçekli bir sınav olacak.” Peki öğrenciler bu sınav için hazırlık yapmayacak mı? Yapacak. Ama Bakanımız dershaneleri kapattığı için artık evlere özel öğretmen servisi başlayacak. Ekonomik durumu çok iyi aileler saati 200 TL’den öğretmenleri evlerine getirtecek ve böylece Bakanımız “kapısında yığılma olan okullar”ın kapısını orta düzey ve alt gelir grubu ailelere kapatacak. Bu seçkin okullar çok eskilerde olduğu gibi oligarşik mutlu azınlığın tekeline geçecek. Projenin varacağı nokta, ülkenin en iyi liselerinin kapısını “Anadolu”ya kapatması. Bu da Anadolu insanı Sayın Bakanımıza nasip olacak görünüyor.
Bakan ayrıca uyarmayı da ihmal etmiyor: “Velilerimiz kayıt konusunda çok acele etmesinler. Yaptırmış olanlar için yapacak bir şeyimiz yok.” Kayıtlar azalırsa buralardaki öğretmenler ne olur, neyle geçinir, işsiz kalır mı?.. Bunlar gündemde yok. Nabi Bey mevzuya o kadar uzak ki dershaneler “özel eğitim kurumlarına dönüşecek” diyor. Oysa dershaneler 50 yıldır özel eğitim kurumu. Bakan devam ediyor: “Bu sınav sonuçlarıyla, çocukların gerçekten sınıfta gördükleri derslerden sınavlardaki başarıları değerlendirilecek.” Sayın Bakan yine yanlış bilgilendirilmiş. Dershanelerde fen dersinde Marslıların vücut yapısı öğretilmiyor. Dershanelerde verilen eğitim okullardaki müfredatın bire bir aynısı. Siz öğrenciye gerekli “vitamin”leri okulda veremiyorsanız öğrenci o “vitaminleri” dışarıda arayacaktır. Dışarıdaki vitamin kaynaklarını kapatarak o gereksinimi yok edemezsiniz.
Önceki bakan Dinçer, “Türkiye’de 3 bin 10 dershane var. Bunların okula dönüşebilecek olanlarının sayısı 263” diyordu. Geri kalan 2.837 dershane ne olacak sorusu cevapsızdı. Bakan Avcı ise “Şu anda dershanelerin yüzde 55’i özel okula dönüşmeye istekli” diyor. (Geri kalan yüzde 45 ne olur onun cevabı zaten yok.) İsteklilik eğer yeterlik ve gerekliliği içeriyorsa makul olur. Piyasa arz-talep dengesine göre gerekliliği üretir. Siz manavlardan rahatsız olup onları kasaba çeviremezsiniz. Bunu yapmaya kalkarsanız gülünç olursunuz. Acaba özel okul gereksinimi var mı ki hepsini özel okula çevirelim deniyor. Özel okulların yüzde kırkının yüzde altmış kontenjanı ancak doldurduğu bilinmiyor mu? Halkımız dershaneye 3-5 bin lira vermesin “söğüşlenmesin” derken bunları özel okula çevirelim 10-20 bin lira versinler ne derece mantıklı?
Sayın Bakanımız dershaneleri gerçekten kapatmak istiyorsa öncelikle kimi okullarda 50-70 kişilik sınıfları tarihe gömmeli. Tüm liselerin öğretmen düzey ve yetkinliğini artırmalı, onları mutlu bir şekilde derse girecek ekonomik huzura eriştirmeli ve öğrencilere 30-40 kişilik sınıflarda modern bir eğitim imkânı sunmalı. Bunu yaparsanız dershaneler kendiliğinden kapanır zaten, Sayın Bakanımız da tarihî bir hizmet yapar. Veya erke emeklileri gibi hem proje hem de banileri tebessümle hatırlanır.
VEYSEL AYHAN - ZAMAN GAZETESİ GENEL YAYIN EDİTÖRÜ