Sabah Gazetesinde yayınlanan yazı dizisin ilk gününde
ücretli öğretmenlerin durumları ele alınmış.
İşte Part time öğretmenin isyanı :
Öğretmen açığı olan okullarda saati 5.6 YTL'ye derse girip ayda en çok 600 YTL kazanan 100 bin part time öğretmen isyan etti: "Sosyal hakkımız yok. Bizler, modern çağın kölesiyiz."
Öğretmenlikte en alt statüdekiler
ücretli öğretmenler.
Okulların açık olduğu günlerde çalışıyor ve sigortaları yatırılıyor. "Mevsimlik
işçi gibiyiz" diyorlar
Onlar "Bir kelimelerine bin yıl köle olduğumuz" öğretmenlerimiz. Kimisi anne babasının izinden giderek bu mesleği seçmiş, kimi de öğretmenine duyduğu sevgiden. Nedenleri ne olursa olsun onlar işlerini çok seviyor. Ancak öğretmenler artık sadece kadrolu olarak çalışmıyor. Aralarında kadrolu,
sözleşmeli, ücretli,
vekil, usta öğreticiler diye ayrılıyorlar. Son yıllarda ise daha çok ücretli ve
sözleşmeli öğretmen sözlerini duyar olduk. Birer yıllık sözleşmeler karşılığı çalışanlara "
sözleşmeli öğretmenler", verdikleri dersler karşılığında ücret alanlara ise "ücretli öğretmenler" deniliyor. İşte bu iki grup kendilerini yalnızca öğretmen olarak tanımlamıyor. Başlarına bir de "modern köleler" ve ücretliler "mevsimlik öğretmenler" tanımlarını ekliyor. Bir de yıllar önce
mezun olmalarına rağmen bir türlü mesleğe başlayamamış olanları var ki onlara da "işsiz öğretmenler" diyoruz. Sayılarının 200 bini aştığı belirtiliyor. Bu dizide onların sorunlarını, neden kendilerini köle gibi hissettiklerini, kadrolu öğretmenlerle aralarındaki farkları, yaşadıkları gelecek korkusunun nedenlerini bulacaksınız.
Öğretmenlikteki statüler piramidin basamakları gibi yükseliyor. En üst dilimde kadrolu öğretmenler yer alıyor. Hakları hukuki güvence altında. Onların altında sözleşmeli öğretmenler bulunuyor. Kâğıt üzerinde kadroluların haklarına sahip gibi görünseler de her yıl sözleşme imzalıyorlar, o yüzden de kendilerini "iş güvencesinden yoksun" görüyorlar. Piramidin en alt basamağına gelince işte onlar ücretli öğretmenler. Kendilerini "mevsimlik işçi" olarak nitelendiriyorlar. Onlara "part-time öğretmenler" diyenler de oluyor. Çünkü okulların açık olduğu günlerde çalışıyorlar. Onlar için yaz tatilleri ya da bayramlar "işsizlik" günleri. Çünkü çalıştıkları günler için sigortalılar. Yani yaz tatillerinde ya da bayramlarda sigortaları yatırılmıyor. Öğretmenler ama öğretmen kimlikleri yok, hatta öğretmen evlerine bile giremiyorlar. En fazla ayda 18 gün sigortalı olarak gösteriliyorlar. Hiçbir sosyal hakları yok. İşe başlarken onlarla sözleşme bile yapılmıyor. Onlar kadrolu ya da sözleşmeliler gibi
bakanlık tarafından atanmıyor. Ücretleri İl Özel İdare bütçelerinden karşılanıyor.
MÜDÜRLERE BAĞLI
Kaderleri ise okul müdürlerinin "iki dudağı arasında." Görev yaptıkları okullara kadrolu bir öğretmen geldiği zaman "Sana ihtiyacımız kalmadı" denilerek, gönderiliyorlar. Okul yöneticileri ücretli öğretmen olduklarını söylememelerini istiyor. Çünkü veliler her an gidebilecek bu öğretmenlerin çocuklarını okutmalarını istemiyor. Bakanlık sayılarının 36 bin olduğunu söylüyor. Sendikalara göre sayı 100 binin üzerinde. Çünkü Doğu ve Güney
doğu'daki ilçe ve köylerde
İstanbul gibi büyük kentlerdeki varoşlarda onlar görev yapıyor. Kendilerini tarım işçileri gibi "mevsimlik öğretmenler" olarak tanımlıyorlar. Saatleri 5.60 YTL. Haftalık 25 saat ders veren ayda 560 YTL civarında
maaş alıyor. Bazı branş öğretmenlerinin ders sayısı düşük olduğu için 400 YTL civarında alıyor. Bunun anlamı bir kadrolu öğretmen yerine 3 ücretli öğretmen çalıştırabilmek.
SABAH