Eğitim-
öğretimin başlaması ile özellikle
küçük çocukların, evlerinde alıştıkları hijyenik ortamdan, mikrobik hastalık risklerinin bulunduğu toplu
yaşam alanlarına geçişlerinde sağlık sorunlarının arttığı, okullardaki hoş olmayan durumların ise çocuklarda psikosomatik sorunlara yola açabileceği bildirildi.
Çukurova Üniversitesi (ÇÜ)
Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi
Çocuk Sağlığı ve
Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Bülent Antmen, okula yeni başlayan çocukların bünyelerinin yeni mikroorganizmaları tanıyınca kadar salgın hastalıklara yakalanabileceklerini söyledi.
Özellikle evlerinden ilk kez ayrılan
ilköğretim ve
kreş çocuklarının bağışıklık sistemlerinin gelişmediğine dikkati çeken Antmen, şöyle konuştu:
“
Okulların açılmasıyla birlikte grip salgınları da artar.
Eylül-ekim ayları içerisinde özellikle alerjik ve kronik hastalığı olan çocuklara grip aşı yapılması gerekiyor.
Grip dışında
menenjit,
zatürre gibi aşıları eksik olan çocukların bu aşıları tamamlanmalı. Aşıların tamamlanması toplu yerlerde fazlaca bulunan hastalık risklerini oldukça azaltacaktır. Ayrıca okulların açılmasıyla birlikte, çocuklardaki
Hepatit A (sarılık) ve bağırsak paraziti riski de artıyor.”
Bulaşıcı hastalıkların önlenebilmesi için okullarda hijyenik ortamlar oluşturulması ve dışardan
yiyecek girişlerinin önlenmesi gerektiğine dikkati çeken Antmen, okul idareleriyle, okul
aile birliklerinin birlikte hareket etmesinin sorunların çözümü kolaylaştıracağını söyledi.
Yaklaşan kış ayları nedeniyle dersliklerin ısıtılmasının önemini de vurgulayan Antmen,
sınıf sıcaklıklarının ortalama 20-25 derece arasında tutulmasının salgın hastalıklara yakalanma riskini önleyeceğini, bunun yanı sıra eğitimin konforunu artıracağını kaydetti.
GİTTİĞİ ORTAMIN, YAŞADIĞI ORTAMA BENZEMESİ GEREK
ÇÜ
Eğitim Fakültesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Bölümü
öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Rezan
Çeçen de, çocukların aileden sonra ikinci toplumsallaşacağı yer olan okullara sağlıklı şekilde başlamasının sağlanması gerektiğini, aksi takdirde pozitif duyguların, negatif duygulara dönüşebileceğini söyledi.
Çeçen, çocukların genellikle alıştıkları ev, oyun ortamından, tanımadıkları sınıf ortamına geçişlerinde kaygı ve korku yaşayabileceklerini belirterek, şöyle konuştu:
“Bu duygulara farklı duygular da eklenebilir. Bunlar ortama, öğretmenin ve velinin tutumuna göre değişir.
Oyun ortamı sonrası, sevimsiz sıralar ve sevimsiz dört
duvar ile tanışan öğrencilerde hoş olmayan durumlar yaşanabilir. Çocuklarda okula gitmemek için,
baş ağrısı,
karın ağrısı, ateş yükselmesi, isteksizlik gibi psikosomatik (
psikolojik kökenli rahatsızlıklar) bozukluklar ortaya çıkabilir. Bu durumların diğer rahatsızlıklarla karıştırılmaması gerekir. Okul kaygısı ve şikayetler spesifik şekilde okulla birlikte ortaya çıkar.”
Okulların çocuklarda hoş ve sevimli duygular uyandırması gerektiğine dikkati çeken Çeçen, sınıfların, ürkütücü ve
soğuk sıralar yerine, oyun ve oyuncaklarla sevimli ve insancıl hale getirilmesinin önemine değindi.
“Ben her zaman senin yanındayım”, “okula gitmende bir sakınca yok” şeklinde çocuğa güvende olduğu mesajının verilmesi gerektiğini vurgulayan Çeçen, eğitim ve öğretime istekli başlayan çocukların ise eğitim hayatları boyunca başarılı olduklarını söyledi.