Sistemin ana hatlarında değişiklik olmadığı kılavuzun yayımlanmasıyla birlikte ortaya çıktı. Değişikliklerden birisi para yatırıldıktan sonra 2 iş günü beklemeden ÖSS başvurularının yapılabilmesi. Bir diğer değişiklik de öğrencilerin boy ve kilolarına göre okullara ayrılması. Uzun boylu ve kilolu öğrenciler genelde lise ve üniversitelere verilecek. Bu yapıdaki öğrenciler geçmiş yıllarda ilk
öğretim sıralarından az çekmemişlerdi!
Sınav günü öğrencinin boyuna posuna, kilosuna bakarak hangi okulda sınava gireceğini anlayabileceğiz! Bunlar sevindirici düzenlemeler.
Birkaç bölümün puan türünün değiştirileceğine ilişkin beklenti zaten vardı. Daha doğrusu geçen seneden beri bu konuşuluyordu.
Konuşulan bölümler
Coğrafya, Coğrafya Öğretmenliği,
Arkeoloji, Arkeoloji ve
Sanat Tarihi bölümleriydi. Peki, ne oldu?
Bu bölümler içinde sadece Arkeoloji bölümünün puan türü SÖZ-2’den EA-2 puan türüne dönüştürüldü. Yukarıda sayılan diğer bölümlerde puan türü değişikliği yapılmadı.
Hâlbuki geçen sene Coğrafyadaki puan türü değişikliğine ilişkin üniversitelerin Coğrafya bölümlerine yazı gönderildiğini biliyoruz. Neden
ÖSYM bu kararında bir değişiklik yaptı?
Yapılacak bu değişikliğin Coğrafya bölümünü hedefleyen çok sayıda öğrenciyi etkileyeceği düşüncesi geri adım attırmış olabilir. Toplam yirmi bölümde (normal, ikinci öğretim, burslu ve paralı olmak üzere) 953 kontenjana yerleştirme yapıldığı için bu değişiklik sözel alan öğrencilerini olumsuz yönde etkileyecekti. Sözel alan toplam kontenjanın 30 bin olduğu düşünüldüğünde nerdeyse % 4’lük bir kontenjan kaybı söz konusu olacaktı. Gerçi benzer durum Arkeoloji bölümü için de geçerli, ancak Coğrafyanın talep görme oranı Arkeolojiye göre daha yüksektir. Bu düşünceyle ÖSYM böyle bir karar almış olabilir.
Her ne açıdan bakarsak bakalım sene ortası geçmiş, sınava yaklaşık 100 günlük bir zaman dilimi kalmışken tutup da puan türlerini değiştirme, maç oynanırken
kural değiştirmeye benziyor. Bu değişiklik öngörüldüyse en geç ağustos ayı içerisinde kamuoyuna açıklanmalıydı. Senelerdir bu değişiklikler yapılırken öğrencinin hedefleri, hazırlıkları göz ardı edilerek hareket edildi. Bu bölümlerin puan türünün değiştirildiğini açıklamak için
Mart ayının beklenmesindeki maslahatı anlamak mümkün değil.
İşin bir başka garabeti de şu: Arkeoloji bölümünün puan türü değiştirilerek EA-2 yapılmış, ama bu bölüm
Türkçe –
Matematik alan tablosuna eklenmemiş. Büyük bir ihtimalle unutulmuş! Basılıp dağıtılan kılavuzdaki bu hatayı ÖSYM’nin internet ortamında yayımlayacağı kılavuzda düzelteceğini tahmin ediyorum.
Puan türü değişen bir başka bölüm de
Reklamcılık bölümü. Bu bölümün puan türü EA-2 idi. Yapılan değişiklikle SÖZ-2 olarak değiştirildi. Bu bölüm 3’ü
vakıf üniversitesi olmak üzere 4 üniversitede var.
Bir başka puan türü değişikliği yapılan bölüm
Çocuk Gelişimi ve Eğitimi bölümü. Bu bölümün puan türü EA-1’den EA-2’ye çevrildi. Dolayısıyla bu bölüm, meslek liselerinin ilgili alanlarından
mezun olanların ek puan alarak yerleşebileceği bir bölüm olmaktan çıkarıldı. Zaten tek bir üniversitede vardı bu bölüm. Bu noktada benim anlamakta zorluk çektiğim bir durum daha var: Çocuk Gelişimi ve Eğitimi bölümünün EA-2 puan türüyle öğrenci alması planlanırken Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Öğretmenliği bölümü SÖZ-1 puan türüyle öğrenci alıyor. Öğretmenlik olmayışı bir bölüme yerleşmek için çözülmesi gereken testleri bu denli değiştirir mi? Büyüklerimizin bir bildiği vardır herhalde!
Puan türü değişen bir diğer bölüm İşletme Bilgi Yönetimi bölümü. Bu bölümün puan türü EA-2’den EA-1’e dönüştürüldü.
Yeni açılan bölümlerden de bahsedelim. Sanat Tarihi ve Müzecilik bölümü açıldı. Bu bölüm SÖZ-2 puan türüyle öğrenci alacak. Yeni açılan bir diğer bölüm de Kentsel Tasarım ve Peyzaj Mimarisi. Bu bölümün puan türü SAY-2. Aslında bu bölüm Peyzaj Mimarisi ve Kentsel Tasarım adıyla EA-2 puan türüyle öğrenci alan bir bölümdü. Herhalde kentsel
tasarım ifadesinin peyzajı da içerdiği düşüncesiyle bu ifade başa getirildi.
Türkiye’de üniversitelerde görülen isim karmaşasını bir türlü önleyemedik. Özellikle vakıf üniversiteleri öğrenciler için cazip olacak yaldızlı isimlerle bölümler açıyor. Bu noktada ister istemez bir isim enflasyonu yaşıyoruz. Aslında içerikleri aynı birçok bölüm bu düşünceyle çok farklı isimlerle karşımıza çıkıyor.
Yazı uzun oldu, ama söylenecek o kadar çok şey var ki. Yapılması gereken, yamana yamana dikiş tutmaz hale gelen şu anki sistemin, her öğrenci için hakkaniyet prensibi merkez alınarak yeniden kurgulanmasıdır.