İzmir'de Özel Çakabey
Okulları'nda öğretmenler ve dershane temsilcilerinin katılımıyla düzenlenen ''
Türkiye'de
Üniversiteye Giriş Sistemi'' konulu konferansta konuşan
Yarımağan, Türkiye'de üniversiteye giriş sisteminin tarihçesini ve uygulanan mevcut sistemi anlattı.
Merkezi yerleştirme sisteminin 35 yıldır uygulandığını, 2 milyona yakın öğrencinin girdiği ve öğrencilerin birbirinden farklı programlara yerleştirildiği bir sistemde bundan daha iyisinin yapılamayacağını belirten Yarımağan, şu bilgileri verdi:
''Bu kadar kapsamlı bir yerleştirmede tek oturumlu sınavla tabii ki mükemmel yakalanamaz. Eleştirecek çok yönü olabilir. Tek oturumda çok sayıda öğrenciyi çok değişik yüksek
öğretim programlarına yönlendirmek için bugünkünden farklı bir şey yapmak mümkün olmuyor. 'Çok sınav olsa' deniyor. Tek sınav bile Türkiye'nin kaldırmakta güçlük çektiği bir şey. Tüm basın, kamuoyu, aileler bu sınava odaklanıyor. Bunu Türkiye'nin üç beş kere yaşamaya tahammülü yok. Bir kerede yapmak zorundasınız.''
2007 yılında 1 milyon 775 bin 100 başvuru yapıldığını, başvuru ve yerleşme açısından geçen yıllara göre oldukça mesafe alındığını, fakat hala çok yetersiz bir noktada bulunduklarını belirten Yarımağan, başvuranla yerleşen arasındaki farkın giderek açıldığını, bu açılmanın üniversite kapısında birikmenin oluşmasına yol açtığını dile getirdi.
YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER
Yeni yapılan değişiklikler sonrası sistemin ayrıntılarını anlatan Yarımağan, soru sistemleri hakkında bilgi verdi.
Öğretmenlerden sık sık yeni uygulamada hangi derslerden soru sorulacağı yönünde sorular geldiğini belirten Yarımağan, ortak müfredata dayalı dersleri ilk 4 testte sorduklarını, diğer testlerde müfredata ve alanlar arasındaki paylaşıma baktıklarını söyledi.
2007 yılında yapılan sınav sonrası 185 puanı geçen öğrenci sayısının bir önceki yıla göre oldukça arttığını belirtti.
''EN ŞANSSIZ GRUP''
Türkiye'de üniversiteye girme açından en şanssız grubun, genel liselerin
sosyal bilimlerinde okuyan öğrencilerden oluştuğuna dikkati çeken Yarımağan, şöyle konuştu:
''Sanıldığı gibi meslek liseleri değil. Sosyal bilimlerin gireceği kontenjan 26 bin. Toplam 400 bin
aday için sunabildiğimiz imkan sadece 26 bin. Bu oran Sayısal 2 grubu için çok daha yüksek.
Liselerin fen kolunda okuyanların üniversiteye girme şansı daha yüksek. İkinci sırada
Türkçe Matematik geliyor. Bu dalda okuyan adayların kontenjanları 61 bin.
Sosyal bilimlerden sözel 2 puanlardan kaçış var. Birçok program puan türünü değiştirmek, Eşit Ağırlıklı veya Sayısal 2 puanıyla öğrenci almak istiyor. Bu eğilim devam ediyor. O zaman liselerdeki sosyal bilimler alanını kapatalım. Bu çocuklara yazık değil mi? Bunlara sunduğumuz kapasite zaten az. Bu kadar öğrenci nerede okuyacak? Üstelik
iş bulma imkanları da yok. En büyük, en şanssız grup.''
UYANIK OKULLAR
Orta öğretim başarı puanı hesaplama yönteminin 2006 yılında değiştirildiğini, bu hesaplama yönteminin karmaşık olmasının eleştirildiğini belirten Yarımağan, sistemin açıklarını kullanan bazı okullar bulunması nedeniyle buna mecbur kaldıklarını söyledi.
Türkiye'de bazı okulların ''başarılı değil, uyanık olduğunu'', puan belirleme sisteminin zayıf noktalarını kollayarak buna göre öğrenci
mezun ettiklerini ve daha sonra da, velilere ''en iyi Orta Öğretim
Başarı Puanı bizim okulumuzda'' diye reklam yaptıklarını söyleyen Yarımağan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''60 öğrencinin 50'sini 3.85 ile mezun etmiş. Sistemin açığını yakalamış bundan yararlanıyor. Bu nedenle bugün eğer bir okul 60'ın 50'sini en yüksek notla mezun ederse hiçbiri 100 alamıyor hepsi birden örneğin 88 alıyor.
Çok karmaşık hesaplama yönetimimiz var ama karşımızdaki kitle de çok akıllı. Bizim sistemimizin açıklarından yararlanmalarını istemiyoruz. OÖBP hesaplama yöntemini bulmak için 3 ay, 4 istatistik profesörüyle çalıştık. Yarı yolda dediler ki 'İrrasyonel bir ortamda rasyonel bir çözüm olmaz.' Haklılar irrasyonel bir ortamda çalışıyoruz.''
HER BİN KİŞİDEN
Türkiye'de son rakamlara göre her bin kişiden 457 kişinin orta öğretimi bitirdiğini belirten Yarımağan, bunun 296'sının genel, 161'inin meslek lisesi mezunu olduğunu, bunlardan 372'sinin örgün veya açık öğretime girme şansını yakaladığını, bu şansı hiç yakalamayan sayısının 85 olduğunu söyledi.
Yarımağan şöyle devam etti:
''Gönlünde yatan programa giden kaç kişi? O ayrı konu. En az bir kez üniversiteye
kayıt olma hakkını kazanan öğrenci yüzde 80 civarı. Bunun ne kadarı üniversiteyi bitiriyor. 372'nin 246'sı bitiriyor.
Gelişmiş
ülkelerde lise bitirme oranı yüzde 80'lerde biz daha yeni yaklaşıyoruz. Avrupa'da üniversite bitirme oranı yüzde 50. Birçok ülke bunu geçmek üzere.
Japonya ve ABD'de çok daha yükseklerde. Türkiye eğitim açısından aday olduğu AB ülkelerinden çok geride. Bir taraftan lise bitirme oranının artması lazım.
Bizim elimizdeki rakamlara göre son yıllarda liseyi bitirme oranında hızlı bir yükselme var. Bugün yüzde 45 olan rakama bir kaç yıl önce 40'tı. Üniversite bitirme oranında ise bu yükselmeyi göremiyorsunuz.''
2008 BAŞVURU SAYISI
Yarımağan, geçen yıl sınava başvuru yapanlar içinde lise son
sınıf oranının yüzde 45 iken bu yıl yüzde 17'ye gerildiğini, önceki yıllarda mezun yerleşmemiş aday oranının ise yüzde 39'dan yüzde 58'e çıktığını, önceki yıllarda mezun yerleşmiş adayların oranının ise yüzde 20'ye yükseldiğini belirtti.
Geçen sene üniversite bitirmiş adayların yaptığı başvuruların 39 binden bu yıl 67 bine çıktığını ifade eden Yarımağan, ''Bu sene üniversiteye girmek kolay diye bazı adaylar fırsattan yararlanmak için başvurmuşlar. Biz başvurunun 500 bin az olacağını tahmin ediyorduk. Son sınıf düzeyindeki adaylardan gerçekten 510 bin küsur eksik var. Buna karşılık önceki yıllarda mezun olanların başvurusu 380 bin arttı. Bir tarafta artış olunca genel azalma bir önceki yıla göre 130 bin dolayında oldu'' dedi.