Saint Benoit Lisesi'nde düzenlenen ''Türkiye'de
Üniversiteye Giriş Sisteminin dünü bugünü ve yarını'' konulu konferansta konuşan
Yarımağan, Türkiye'de üniversiteye giriş sisteminin tarihçesini ve mevcut sistemi anlattı. Yarımağan, Yüksek
öğretim Kurulunca (YÖK) ''sınav yapıldıktan sonra sınav sisteminde bazı değişiklikler yapılacağı'' şeklinde açıklamada bulunulduğunu hatırlatarak, bugünkü sistemin yürürlükte daha ne kadar kalacağının belli olmadığını, ancak çok radikal değişiklikler beklemediğini söyledi.
Örgün yüksek öğretim programına yerleştirilebilmek için ÖSS'de 185'in
baraj olduğunu anımsatan Yarımağan, 2007 yılında bu barajı 604 bin öğrencinin geçtiğini, ancak çeşitli nedenlerle kontenjanların doldurulamadığını belirtti. Yarımağan, zaten sınırlı olan kontenjanların boş kalmaması düşüncesiyle 185 puan barajının indirilmesi üzerinde çalışmalar yapıldığını ifade etti.
YÖK'ün bu yıl kontenjanları da artırdığını dile getiren Yarımağan, böylece bu yıl en az 100 bin öğrencinin daha üniversiteye girme şansını yakalayacağını vurguladı.
Ünal Yarımağan, liselerin 4 yıla çıkarılması nedeniyle 2008-ÖSS'ye başvurularda 400-500 bin civarında düşüş beklediklerini, ancak eski
mezunların başvurularındaki artış nedeniyle
aday sayısında geçen yıla göre sadece 130 bin civarında azalma olduğunu bildirdi.
CEP TELEFONLARI
Prof. Dr. Yarımağan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Bu senenin en önemli konusu, cep telefonu ile sınava gelmeyiniz. Çünkü cep telefonları ile baş edemiyoruz. Bir binada bin kişi sınava giriyorsa hepsi cep telefonu ile geliyor. Oradaki yetkililerin bu telefonları teslim alması, emanete koyması ve sonra karıştırmadan vermesi gerekiyor. Binbir türlü zorluk çıkıyor. Bazı adaylar telefonlarını vermeden içeri giriyor.
Teknoloji günümüzde maalesef iyi yönlerinin yanı sıra kötü amaçla da mesela
kopya çekmek için de kullanılabiliyor. Onun için bu sene cep telefonu ile sınava gireceğiniz binaya gelmek
yasak.
Cep telefonu ile gelirseniz sizi binaya almayabilirler. Emanete de almayacaklardır.''
Ünal Yarımağan, bu sene yaptıkları bir değişikliğin de öğrencileri boy ve kiloları ile uyumlu yerlerde sınava almaya çalışmak olduğunu belirterek, ''Çünkü geçmiş yıllarda 120 kiloluk 190 santimetre boyunda bir aday
ilköğretim 1.
sınıf sırasına denk gelebiliyor ve çok ciddi sıkıntı çekebiliyordu. Oturma yerinin numaralanmasını ve soru kitabının dağıtımını bilgisayar ile yaptık. Size Ankara'nın söylediği soru kitabı türünü vermeleri lazım. Kapıda nereye oturacağınız Ankara'dan gönderilen çizimler üzerinde yazılı olması lazım. Bunlara dikkat edin.
Sınavdan birkaç gün önce mutlaka sınava gireceğiniz yeri gidip görün ki sınav sabahı panik yaşamayın'' şeklinde konuştu.
SINAVA GİRİŞ BELGELERİ
ÖSYM Başkanı Yarımağan, giriş
belgelerinin dökümlerinin yapılmaya ve gönderilmeye başlandığını da dile getirerek, ''Sınava giriş belgeleri gönderilmeye başlandı. 2-3 gün öncesine kadar bekleyin. Gelmeyen olursa her sınav merkezinde belge çıkartmak mümkün'' dedi.
İstanbul'da
Üsküdar ve Beyazıt'ta belge çıkartılabileceğini anlatan Yarımağan, sınav belgelerinin 1 haftadır ve belli yörelerden başlanarak gönderildiğini söyledi. Yarımağan, belgelerin dökümünün sürdüğüne dikkati çekerek, ''Bizim amacımız dökümlerin en geç 7-8 Haziran'a kadar tamamlanması ve 10 Haziran'a kadar postaya verilmesi. İstanbul daha dökülmemiş bile olabilir'' diye konuştu. Eski mezunların bu yıl sınava yoğun başvuruda bulunduklarını ve büyük olasılıkla bir yerlere yerleşeceklerini dile getiren Yarımağan, bu nedenle gelecek yıl sınava ilk kez girecek olan son sınıf öğrencilerinin şanslarının daha yüksek olacağını vurguladı.
''EN ŞANSSIZ GRUP SOSYAL BİLİMLER OKUYANLAR''
Yarımağan, üniversiteye girme açından en şanssız grubun genel liselerin Sosyal Bilimler alanında okuyan öğrenciler olduğuna dikkati çekerek, bölümlerin genellikle
Fen Bilimleri veya
Matematik-
Türkçe testlerini içeren Eşit Ağırlıklı puan türüne göre öğrenci almayı
tercih ettiklerini anlattı. Fen Bilimleri alanında okuyanların üniversiteye girme şansı en yüksek olan kesim olduğunu, ikinci sırada Türkçe Matematik alanının geldiğini dile getiren Yarımağan, Türkiye'de diğer bölümlerde başarılı olamayanların sözelde okuduklarına dair yanlış bir inanış bulunduğunu, bu nedenle psikoloji ve sosyoloji bölümlerinin bile Sosyal Bilimler yerine Eşit Ağırlıklı puan türüne göre öğrenci almak için başvuruda bulunduklarını kaydetti.
Sınava başvuranlar ile herhangi bir yüksek öğretim programına yerleştirilenler arasındaki farkın giderek açıldığına işaret eden Yarımağan, üniversitelerin kontenjanlarının, altyapıları düzeltilerek artırılması gerektiğini söyledi. Sınavsız öğrenci alan bölümlerin sayısının da çoğaltılması gerektiğini belirten Yarımağan, Türk Dili ve Edebiyatı veya Fizik gibi bölümlere isteyenlerin sınavsız alınmaları gerektiğini söyledi.
''ÜNİVERSİTE BİTİRME ORANI YÜZDE 25'LERDE''
Ünal Yarımağan, Türkiye'de son rakamlara göre her bin kişiden 457'sinin orta öğretimi bitirdiğini, bunlardan 372'sinin örgün veya açık öğretime girme şansını yakaladığını, 372 kişiden 246'sının mezun olduğunu söyledi. Türkiye'de liseyi bitirme oranının yüzde 50, üniversiteyi bitirme oranının da yüzde 25'lere yaklaştığını belirten Yarımağan,
Avrupa ülkelerinde üniversite bitirme oranının yüzde 50 civarında bulunduğunu
Japonya ve ABD'de bu oranın çok daha yükseklerde olduğunu sözlerine ekledi.