'Mevzuatta kamusal alan yok’

Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Ergun Özbudun, Danıştay’ın başörtüsü ile ilgili kararının arkasında Anayasa Mahkemesi’nin yanlış laiklik yorumunun yattığını savunuyor.

'Mevzuatta kamusal alan yok’

Özbudun, Danıştay’ın okula geliş gidişinde başörtüsü kullanan bir öğretmenle ilgili verdiği kararın yasağı sokaklara kadar genişletme anlamı taşıdığını dile getiriyor. Yasağa gerekçe gösterilen ‘kamusal alan’ kavramına da tepki gösteriyor: “50 senelik hukukçuyum. Türk mevzuatında kamusal alan diye bir şey görmedim. Böyle bir kavram varsa gösteren olursa sevinirim.” Yargı tartışmalarını Zaman’a değerlendiren Prof. Dr. Özbudun, Anayasa Mahkemesi’nin daha önce yanlış bir laiklik yorumu yaptığına ve türban yasağına ilişkin uygulamaların bu yorumlara dayandırıldığına vurgu yapıyor. Avrupa İnsan hakları Mahkemesi'nin başörtüsüyle ilgili karının da Türkiye'de yanlış anlaşıldığına dikkat çeken Özbudun, AİHM'nin 'yasak uygulanmalı' demediğini, sadece 'mevcut durumun sözleşmeye aykırı olmadığı' yönünde tespitte bulunduğunu aktarıyor. Özbudun, yargı kararlarına yansıyan laiklik anlayışını şu sözlerle eleştiriyor: “Anayasa Mahkemesi, başörtüsüyle ilgili kararında din ve vicdan özgürlüğüyle laiklik ilkesi arasında denge kurmalıydı. Bu yapılamamış, konunun din ve vicdan özgürlüğüne ilişkin yönü ihmal edilmiş ve karar tümüyle laiklik ilkesi üzerine kurulmuştur. Kaldı ki üniversitelerde kız öğrencilerin laiklik ilkesini nasıl aşındıracağı ve bozacağı da kararda tatminkar şekilde açıklanmamıştır. Laiklik elbette sahip çıkmamız gereken bir değerdir. Fakat laikliği din özgürlüğüyle birlikte düşünmek ve bu iki değeri birbiriyle çatışmayacak ya da mümkün olduğu kadar az çatışacak biçimde dengelemek gerekmektedir.” Demokratik bir toplumda kişilerin özel hayatlarına bu şekilde bir sınırlama getirilemeyeceğini belirten Özbudun, ‘kamusal alan' kavramının da başörtüsü yasağı için hukuki dayanak oluşturmayacağının altını çiziyor. Özbudun, “50 senelik hukukçuyum. Türk mevzuatında ‘kamusal alan' diye bir deyim görmedim.” diyor. Özel hayata müdahale olamaz Laik bir devlette kamu görevlilerine görev başında dinî simgeler kullanmalarının yasaklanmasının kabul edilebilir bir sınırlama olduğunu ifade eden Özbudun, sınırlamanın özel hayatta uygulanmasının kabul edilemeyeceğini belirtiyor. Prof. Dr. Özbudun, şu değerlendirmeyi yapıyor: “Görev dışında kişi özel hayatında istediği gibi giyinir. Kimse onun sokaktaki, pazardaki ya da evindeki giyim kuşamına karışamaz. Bu bakımdan Danıştay'ın kararı gerek çağdaş demokratik normlara, gerek laiklik ilkesinin normal demokratik anlaşılış biçimiyle bağdaşmayan bir karardır. Bu mantığı sonuna kadar götürürsek kamu görevlilerinin sokakta, sokaklarda ve evde de belli kısıtlamalara tabi olması sonucuna varırız. Bu takdirde din hürriyetini ve insanın kendini kıyafet yoluyla ifade biçimi olan ifade hürriyetini çağdaş demokratik normlarla bağdaşmayacak ölçüde sınırlandırmış oluruz.” Yanlış yorumlamanın sürmesi halinde başörtülü bayanlara devlet hastanelerinde tedavi imkanı da tanınmayabileceğini ifade eden Özbudun, “Çünkü hastaneler de bir görüşe göre kamusal alandır. Daha önce Yargıtay'da bir sanık duruşma salonundan çıkarılmıştı. Bu mantığa göre vergi dairesinde başörtülü bir kadının vergisini yatıramaması gerekiyor.” yorumunda bulundu. Başörtüsüyle ilgili AİHM'nin verdiği kararın da Türkiye'de yanlış anlaşıldığına dikkat çeken Özbudun, AİHM'nin Türkiye'yi böyle bir yasağı uygulamaya zorlamadığını, sadece bu yasağın sözleşmeye aykırı olmadığı yönünde bir tespit yaptığını aktarıyor.
<< Önceki Haber 'Mevzuatta kamusal alan yok’ Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER