Günler öncesinden heyecanlı bir bekleyişin içine giren çocuklar, anne-babasıyla okul alışverişine çıktı. Çantalar beğenildi, önlükler alındı, defterler kaplandı. İstanbul'da okulöncesi ve 1.
sınıf öğrencilerinin velileri ilk kez çocuklarıyla birlikte
ders başı yaptı.
Uyum programı geçtiğimiz cuma günü sona erdi. "Peki ya anne babası olmayanlar için okullu olmak nedir?" diye merak edip
Eyüp Çocuk Yuvası'nın kapısını çaldık. 7-12 yaş grubu çocukların kaldığı kurumda; kimi terk edilmiş, kimi geçim sıkıntısı çeken ailesi tarafından bırakılmış, kimi de şiddet gördüğü için devlet korumasına alınmış 60 çocuk
tatlı bir telaş içindeydi. Yurt tarafından okul malzemeleri dağıtıldı, manevi anneleri (öğretmenler) akşamdan
banyo yaptırdı minik yavrularına.
N.Ş. (11) iki yıl önce katılmış yuvanın sakinleri arasına.
Öğretmen olmak istiyor
küçük kız.
Okulların açılmasına çok seviniyor. "Arkadaşlarımı, öğretmenimi, sıramı, tahtamı bile özledim." diyerek dile getiriyor duygularını. Bu yıl tüm okul gereçleri yenilenmiş N.Ş.'nin. Öğretmenlerinin kendilerini çok sevdiğini, bir anne gibi ilgilendiğini ifade eden öğrencinin bir yanı hâlâ buruk. Yurda verilmeden önce okula bile gidemiyormuş,
yiyecek ekmek bulamadıkları zamanlar oluyormuş. "Şimdi her şeyim var ama annem babam yanımda değil. Keşke önlüğüm olmasaydı da annem yanımda olsaydı." derken gözyaşlarına hakim olamıyor.
BABAMIN OKULA GÖTÜRMESİNİ İSTİYORUM
2 yıldır
yurtta kalan Y.B.A. da buruk sevinç yaşayanlardan.
Annesi terk edip gitmiş. Babası çareyi iki çocuğunu yurda bırakmakta bulmuş. Önceden ziyaretine gelen annesi artık uğramıyormuş. Ancak babasıyla sık sık görüşüyormuş. Bir süre Fenerbahçe'nin altyapısında top koşturan
genç, babasını futbola
tercih etmiş. Görüşme günlerinde
antrenman olduğu için takımdan ayrılmış. Okul açılacağı için heyecanlı olsa da büyük bir eksiklik hisseden Y.B.A., hayalini gözleri dolarak söylüyor: "Babamın elimden tutarak okula götürmesini istiyorum."
Öğretmen Eda Hacan, aynı zamanda 16 çocuğun annesi. Okulda veli sıfatıyla toplantılara katılıyor, her sabah çocuklarını uyandırıyor, kahvaltılarını yaptırıyor, ellerinden tutup okula götürüyor. Yurt müdürü Süleyman Evbaşı ise okul hazırlıklarını şöyle anlatıyor: "Eksikliklerini tespit edip onlarla birlikte alışverişe çıktık. Çoraptan ayakkabıya, çantadan önlüğe kadar her türlü ihtiyaçlarını aldık." Hayırseverler de unutmuyor çocukları. Emekli muhasebeci Feriha
Öztürk, bağışçılardan sadece biri. Her bayram ve okul öncesinde 2-3 çocuğun ihtiyaçlarını karşılayarak yüzlerini güldüren Öztürk, herkesi yardıma çağırıyor: "Çocukların yüzlerindeki mutluluk dünyalara bedel."
Sokakta mendil satması için ablasıyla birlikte Adana'dan getirilmişti 7 yaşındaki N.G. Anne- babası "
Bayramı teyzenin yanında geçireceksin" diyerek kandırıp göndermişlerdi küçük kızlarını koca İstanbul'a. Bir hafta önce denetim yapan polisler kendisini otobanda mendil satarken bulmasaydı, ya bir otomobilin altında kalacak ya da uzun süre dilenecekti. Eyüp Çocuk Yuvası'na teslim edilen N.G. için bugün yeni bir hayat başlıyor. Anne dediği öğretmeninin elinden tutup okula gidecek.
7-12 yaş grubu çocukların kaldığı yuvada birkaç gündür tatlı bir telaş var. Okul malzemeleri dağıtıldı, saç tıraşları yapıldı, manevî anneleri (öğretmenler) akşamdan banyo yaptırdı minik yavrularına. 11 yaşındaki N.Ş. de iki yıl önce katılmış Eyüp Çocuk Yuvası'nın sakinleri arasına. Öğretmen olmak istiyor. Okulların açılmasına da çok seviniyor. "Arkadaşlarımı, öğretmenimi, sıramı, tahtamı bile özledim." diyor. Bu yıl tüm okul gereçleri yenilenmiş N.Ş.'nin. Öğretmenlerinin kendilerini çok sevdiğini, bir anne gibi ilgilendiğini ifade ediyor. Ama hâlâ bir yanı buruk. Gözyaşları içinde şu sözler dökülüyor dudaklarından: "Keşke önlüğüm olmasaydı da annem yanımda olsaydı."