Bu yüzden olsa gerek, eski üniversitesindeki
rektörlük
seçimiyle çok yakından ilgileniyor. Hatta müdahil oluyor.
Galatasaray'da önceki hafta rektörlük seçimi yapıldı. Seçime 136
öğretim üyesi katıldı. En yüksek oyu, sırasıyla Ethem
Tolga (51), Ahmet İnsel (49) ve Köksal
Bayraktar (32) aldı.
Yasa gereği, YÖK'e 6 isim bildirmek gerektiği için üç tane de dolgu
aday konuldu. YÖK de geçen hafta aday sayısını 3'e indirerek
Çankaya'ya gönderdi. Ama
Hukuk Fakültesi Dekanı Bayraktar'ı liste dışı bırakıp yerine bir oy alan bir başka aday koyarak.
Böylesi bir durum, başka üniversitelerde de çok yaşandı. Ama söz konusu üniversite Galatasaray olunca dikkatleri daha bir üzerine çekti.
Teziç, YÖK Başkanlığı döneminde büyük yanlışlara
imza attı. Kendi üniversitesine rektör atanırken de bu halkaya yenilerini ekledi.
Mühendislik Fakültesi Dekanı Tolga'yı yıllardır tanırım. Kompleksleri olmayan mütevazı bir
bilim adamı. Teziç'in adayı o ve seçilmesi için elinden geleni yaptı. Hatta daha fazlasını.
Tolga önce
dekan, ardından rektör yardımcısı, sonra da YÖK üyesi oldu. Şimdi sırada rektörlük var. Hak etmiyor mu? Fazlasıyla. Tıpkı diğer adaylar gibi. Ama keşke üzerinde Teziç'in gölgesi olmasaydı. YÖK üyesiyken seçime girmeseydi.
Bu yarışta asıl üzerinde durulması gereken konu, tam da seçim öncesinde Bayraktar aleyhine estirilen hava. Sapla saman karıştırılıp aleyhine yazılar yazıldı. Emekliliği geldiği iddiası ortaya atıldı. Onun da ötesinde, Çankaya'ya gönderilecek listeye alınmadı. Bir
öğretim üyesi için hele hele Galatasaray'a gönül vermiş bir öğretim üyesi için bundan daha onur kırıcı bir durum olabilir mi? Ama oldu. Aynı durum diğer adayların da başına gelseydi yine bu yazıyı yazacağımı ve böylesi durumlarda hep yazdığımı, öküzün altında
buzağı arayacaklara özellikle hatırlatırım.
Seçim aşamasında belden aşağı vurmak ne kadar etik? Bunu özellikle etik değerleri ağzından düşürmeyenlere sormak isterim.
Emeklilik yaşına gelince, Köksal Hoca'nın daha bir yılı var. İşte bu noktada, Teziç'e, kaç yaşında rektör, kaç yaşında YÖK Başkanı olduğunu sormak gerekir? Teziç 1936, Bayraktar da 1941 doğumlu. Emeklilik yaşı ise 67.
Neden liste dışı?
Rektörlük seçimlerinde, adayların en ağırına giden hareket, YÖK ya da Çankaya tarafından liste dışı bırakılmak. Mademki seçim yapılıyor, dikkate alınması gerekir. Sezer, Gürüz döneminde bazı adaylar liste dışı bırakılınca,
demokrasi dersi verdi. Ama bazen kendisi de üniversitenin tercihinin tam tersi yönde hareket etti. Onun bu tutumunu eleştirenlerin başında da AKP geliyordu. Ancak Gül de daha ilk rektör atamasında eleştirdikleri noktaya geldi.
YÖK'ün de, Cumhurbaşkanı'nın da böyle bir yetkisi var, elbette kullanacaktır diyenler çıkabilir. Onlara cevabımız: Ya bu saçma sapan seçim sisteminden vazgeçilsin ya da eğer ortada bir "sakınca" varsa, bu, kamuoyuyla paylaşılsın.
Örneğin GS Hukuk dekanlığı için hiçbir sakınca görülmeyen Bayraktar'ın rektörlük için ne eksiği ya da kabahati var ki liste dışı kaldı? Bunu öğrenmek onun da, ona oy verenlerin de en temel hakkı.
Hele bir de şunları gerçekleştirdiyseniz:
ÖSS'de ilk 110 öğrenciden 25'i GS Hukuk'u seçtiyse,
Mezunları, Türk hukukuna, Dışişleri'ne, büyük avukatlık bürolarına, kamu kuruluşlarına
hizmet verir noktaya geldiyse,
Yüksek
lisans öğrencilerine, eşzamanlı olarak Galatasaray ve Sorbonne'da
yüksek lisans yapma olanağı tanınıp çift diploma olanağı sağlandıysa,
Erasmus ve Sokrates programlarıyla öğrenciler bir yarı yıl için
Fransa,
İsviçre ve Almanya'ya gönderiliyorsa,
Yabancı öğrenci oranı yüzde 400 arttıysa,
10'a yakın hukuk kitabının ve 150'ye yakın bilimsel makalenin yazarıysanız...
siz olsanız üzülmez miydiniz?..
Özetin özeti: İnsanları kırmak bu kadar kolay olmamalı.
ABBAS GÜÇLÜ- MİLLİYET