Samanyoluhaber.com'daki köşesinde
SBS sonuçları değerlendiren Hakan
Baykal öğrencilerin yüksek puan almasının aldatıcı olduğunu vurguladı.
İşte Baykal'ın değerlendirmesi :
SBS sonuçları açıklandı ve beklenildiği gibi soruların tamamını doğru yanıtlayan öğrenci sayıları oldukça yüksek oldu.
Milli Eğitim Bakanlığı özellikle bu yıl yaptığı OKS ve SBS
sınavlarında kolay sorulardan oluşan sınavlarla öğrencilerin başarısını belirleme gibi bir yol seçti.
OKS’de 100 sorunun tamamını doğru cevaplayan öğrenci sayısı 263 oldu. 6.
sınıf SBS’sinde bu
rekor kırıldı ve tam 829 öğrenci bütün soruları doğru yanıtladı. 7. sınıf SBS’sinde ise 61 öğrenci hiç yanlış yapmadan sınavda derece elde etti.
İlk bakışta bu rakamlar
ümit verici görülebilir. Fakat ne oldu da bu sene sınav tarihinde karşılaşmadığımız sayıda öğrenci bütün soruları doğru yanıtladı? Bu seneki öğrenciler çok mu çalıştılar ya da çok mu zekiydiler? Ya da çocuklar
ceviz ve balığı çok mu yediler bu sene?
Tabii ki böyle bir şey yok.
Milli Eğitim Bakanlığı testlerdeki soruların zorluk derecesini ve yapısını değiştirdi.
Peki, bu kadar çok birincinin çıktığı sınavlar, sınav hazırlama ölçütleriyle değerlendirildiğinde ne derece sıhhatlidir?
829 tane öğrencinin bütün soruları doğru cevaplaması yapılan sınavın ayıklama ve
sıralama fonksiyonunu tam anlamıyla yerine getiremediğinin işaretidir. Çünkü ideal ölçütlerde yapılan bir testin sorularının bilen ve bilmeyen öğrenciyi ayırt etme gücünün yüksek olması gerekir.
Ayrıca test maddelerinin güçlük düzeyi orta seviyede olmalıdır. Çok kolay ya da çok zor sorulardan oluşan testlerin güvenirliği düşüktür. Dolayısıyla bu durum testin geçerliğini de tehlikeye düşürmektedir.
Her test grubunda çeldiricileri güçlü, ayırt etme vasfı olan sorular olması gerekirdi. Belki de Milli Eğitim Bakanlığı ‘sıfır çeken öğrenci’ sayısını azaltma düşüncesiyle yukarıda belirttiğim ölçme değerlendirme ilkelerini göz ardı etti.
Zaten
Türkiye’de esas alınan kriterler güçlük ve ayırt edicilik derecesi ideal ölçütlerden oluşan testler hazırlamak değil. Öncelikli amaçlar ‘sıfır çeken öğrenci’ sayısını azaltmak ve dershanelere duyulan ihtiyacı ortadan kaldırmak.
Eee kriterler bunlar olunca doğru ölçütlerde bir sınavdan bahsetmek de mümkün olmuyor. Çünkü
sistem oluştururken hareket ettiğimiz odağımız, belirlediğimiz referanslarımız hatalı.
Şunu da ifade etmem gerek: Özünde SBS’ye karşı değilim. Bunu söylerken tabii ki ideal ölçütler esas alınarak yapılan SBS’leri kastediyorum. Bu sene yapılan SBS’leri ne derece sınav olarak değerlendirebiliriz? İşte eleştirdiğim nokta bu…
Özetle, eğer bir sınavda, sınava göre değil de okul başarılarına göre öğrencileri sıralıyorsanız ve filtre ediyorsanız (OKS’de birinci sayısını 263’den 97’ye indirmek gibi) bu sınavın görevini ifa edecek yeterliliği taşımadığı açıktır.
Okul başarılarının puanlamada kullanılmasının da ayrı handikapları olacaktır. Bu konuyu bir diğer yazıya bırakalım