Başbakan Erdoğan, 2006-2007 Eğitim Öğretim Yılı'nın başlaması dolayısıyla
Haşim İşcan
Kültür Merkezi'nde düzenlenen törene katıldı.
Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, bugünün ve geleceğin dünyasında ilerlemenin, kalkınmanın ve uluslararası rekabetin en önemli göstergesinin eğitimde alınan mesafe olduğunu vurguladı.
Cumhuriyet'in,
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün işaret ettiği gibi, ''Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür'' nesillerle yükselmeye devam edeceğini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
''Türkiye'yi muasır medeniyetler seviyesinin üstüne, ancak güçlü bir eğitim sistemi ile taşıyabiliriz. Buna inanmamız, bunu yaşamamız gerekiyor. Onun için hükümet olarak başından beri eğitim sistemimizi çağın ihtiyaçlarına
cevap verecek hale getirmenin gayreti içinde olduk. Bütün adımlarımızı bu doğrultuda attık, bu doğrultuda atmaya devam ediyoruz.Bir çok alanda olduğu gibi eğitimde de ciddi başarılar elde ettik. Sıkıntıları önemli ölçüde geride bıraktık. Ülkemizin yarınlarında söz sahibi olacak çocuklarımızın, gençlerimizin haksız rekabete maruz kalmadan, hayata eksiksiz hazırlanmaları için gerekli zemini sağlamak zorunda olduğumuzu biliyoruz ve bunun gereklerini de yerine getiriyoruz. Aslolan, önemli olan tüm yavrularımızın öz güvenini kazanabilmesidir ve bunu kazanmakta kararlıyız.''
EN BÜYÜK PAY EĞİTİME
Bu doğrultuda müfredatı yeniden düzenlediklerini ve büyük bir değişiklik gerçekleştirdiklerini anlatan Başbakan Erdoğan, ''Çocuklarımıza güveniyoruz. Gençlerimize güveniyoruz. Onların öz güveninin gelişmesine büyük önem veriyoruz'' dedi.
Öğrencileri okumaya, araştırmaya ve düşünmeye yönelten bir eğitim sistemini yerleştirmeye çalıştıklarını belirten Erdoğan, bundan önceki dönemde ezbercilik sisteminin
egemen olduğunu, düşünmenin, araştırmanın ve diyalogun olmadığını söyledi.
Okul yöneticilerine ve öğretmenlere daha çok görev düştüğünü kaydeden Erdoğan, ''Daha çok sorgulayan, daha çok araştıran, bilgiye giden yolu öğrenen, ezberleyen değil, bilginin özünü anlayan öğrenciler yetiştirmeliyiz'' diye konuştu.
En büyük yatırımı eğitime yaptıklarını vurgulayan Başbakan Erdoğan, Cumhuriyet tarihinde bütçede eğitime en çok payın
AK Parti Hükümeti döneminde ayrıldığını ifade etti. Erdoğan, şöyle konuştu:
''Biz, eğitime harcanan her kuruşun Türkiye'nin geleceğine yapılan yatırım olduğunu düşünüyoruz. Son 3.5 yılda bütün olanlar, rakamlarla, her şeyiyle, eserlerle ortadadır. Gerek okullarımızın yapımı ve fiziki imkanların güzelleştirilmesi, gerek
ders kitapları konusunda attığımız adımlar, gerek okullarda öğretmen eksikliğinin süratle giderilmesi noktasında attığımız adımlar bugüne kadar olan şeyler değildi.''
''KUSURA BAKMASIN BENİM BÜROKRAT KARDEŞLERİM...''
Uşak'ta dün 7 okulun açılışını yaptıklarını hatırlatan Erdoğan, bunlar içinde bir
hayırseverin yaptırdığı okulun da olduğunu kaydetti.
''Peki bu hayırseverlerimiz dün yok muydu?'' diye soran Erdoğan, göreve geldikleri eğitim, sağlık, kültür ve turizm alanlarında hayırsever vatandaşların gider olarak gösterebildikleri yüzde 5 olan
vergiden düşme payını yüzde çıkardıklarını ifade etti.
Erdoğan, ''Gelin yapın yatırımı, yüzde yüzü gidere sayalım. Benim iş adamım, hayırseverim bu parayı nasıl olsa vergi olarak verecek. Ben diyorum ki, vergi olarak bize verme. Gel yatırım yap. Çünkü bize kaldığı zaman bu iş, kusura bakmasın benim bürokrat kardeşlerim, arkadaşlarım. Üç sene mi sürer, dört sene mi sürer, bu okulun yapımı? Uzar gider... Ama hayırsever işine bir başlıyor. Bir senede, bir buçuk senede okulu oraya dikiveriyor'' diye konuştu.
Başta
terör olmak üzere çeşitli nedenlerle atıl kalan 3 bin köy okulunu hizmete açtıklarını ifade eden Erdoğan, eğitime kazandırılan 85 bine yakın dersliğin 16 bin 796'sını hayırseverlerin yaptığını bildirdi. Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Her yıl kamuya tahsis edilen
personel sayısının yüzde 50'den fazlasını milli eğitim hizmetlerine verdik. Bu işe bu kadar önem veriyoruz. Diğer bakanlıkların hepsi bir tarafa ama
Milli Eğitim bir tarafa. Bu kadar önem veriyoruz bu işe. Çok önemli. Ama tabii Sayın Çelik hala bu işin kıymetini anlamış değil. O da diyor ki hala, 'Az veriyorsunuz' diyor. Yüzde 50'sini veriyoruz. Bütün bakanlıklar bir tarafa Milli Eğitim bir tarafa.Bugüne kadar bunlar olmuş değil, ilk defa oluyor. Bir defa birincilik kürsüsüne
Milli Eğitim Bakanlığını çıkartmışız. Çünkü biz öyle bir medeniyetin mensubuyuz ki, o medeniyette ilk emir 'Oku'. İşte bu medeniyetten geliyoruz. Cehaleti ayaklarımızın altına almak durumundayız. Bunun kavgasını, bunun mücadelesini hep birlikte vermek durumundayız.''